Depremlerin üzerinde bir ay geçti. Büyük acılar, büyük zorunlu değişimler… Bu süreçten en çok etkilenen çocukların olduğu açık. Ama çocuklar derken homojen bir gruptan söz etmiyoruz. Deprem dolayısıyla farklı sorunlarla karşı karşıya kalan, farklı gereksinimlere sahip çocuklar, çocuk grupları var… Her biri için farklı müdahaleler geliştirmek, onları farklı yöntem ve mekanizmalarla güçlendirmek gerekiyor. Ancak açık olan bir şey daha var ki kamu idaresi başta olmak üzere tüm toplumun bu konuda farkındalığı artmak zorunda. İşte Afet- Çocuk Sivil Koordinasyonu depremlerin birinci ayında, “Çocukların Durumunun Farkında Mısınız?” diye sordu. Sorular hepimize:
“Depremlerden etkilenen bölgelerde yaklaşık 5 milyon 0-18 yaş arası birey olduğunun farkında mısınız? Çocukların yaş ve gelişimsel özelliklerinin, engelli, nadir veya süreğen hastalığı olanların özgün ihtiyaçlarının farkında mısınız? Depremden etkilenen tüm çocuk ve gençlerin içinde bulundukları risklerin farkında mısınız?
Hâlâ ailesi ve yakınları tarafından aranan, kayıp ve refakatsiz çocuklar olduğunun farkında mısınız? Aileler farklı şehirlerdeki hastanelerde, kimsesizler mezarlıklarında, sosyal medyada çocuklarını arıyor, farkında mısınız? Aranan veya refakatsiz çocuklar arasında çok sayıda mülteci çocuk olduğunun farkında mısınız?
Depremler olurken ve sonrasında hapishanelerde; 12-18 yaş arasında çocuklar ve anneleriyle birlikte tutulan 0-6 yaş arasında çocuklar olduğunun farkında mısınız? Refakatsiz çocukların koruma altına alınma süreçlerine dair iddialar toplumda şüphe, güvensizlik ve endişe uyandırıyor, farkında mısınız?
Çocuk ticaretinin özellikle büyük afet ve kriz dönemlerinde arttığını biliyoruz, bu konudaki önlemlerin hiç konuşulmadığının farkında mısınız? Deprem bölgesindeki çocuklarda bit, uyuz, ishal gibi salgın hastalıkların yayıldığının, yenidoğan takiplerinin ve aşılamanın aksadığının, çocukların sağlığının risk altında olduğunun farkında mısınız?
İnsani yardım paketlerinde çocukların iç çamaşırı, ıslak mendil; kız çocukları özelinde ise ped gibi ihtiyaçlarının göz ardı edildiğinin farkında mısınız? Deprem bölgesindeki tüm çocukların yeterli ve besleyici gıdaya, temiz suya ve tuvalete erişiminin olmadığının farkında mısınız?
Depremden doğrudan etkilenen çocukların eğitim öğretime devamlarının aksadığının farkında mısınız? Olumlu ve kapsayıcı bir okul iklimi yaratılmadığında depremden doğrudan etkilenen çocukların ayrımcılığa uğrama riski ile karşı karşıya olduğunun farkında mısınız?
Mülteciler için uygulanan 60 günlük yol izninin pek çok mülteci çocuğun eğitime erişimini engelleyebileceğinin farkında mısınız? Mülteci çocukların hizmet ve sosyal desteklere erişimde ayrımcılığa uğradığının farkında mısınız?
Psikososyal destek çalışmalarının farklı çocukların ihtiyaçlarını kapsayacak bir şekilde, çocukları odağa alan hak temelli bir çerçeveden gerçekleştirilmesi gerektiğinin farkında mısınız? Afet sonrası ergen gruplara yönelik çalışmaların sınırlılığının farkında mısınız?
Çocuklara yönelik psikososyal destek çalışmalarının diğer destek çalışmalarıyla eşgüdüm içerisinde olması gerektiğinin farkında mısınız? Geçici barınma alanlarında çocukların fiziksel, zihinsel ve sosyal sağlığının tehdit altında olduğunun farkında mısınız?
Geçici barınma alanlarındaki mevcut koşulların çocukları ayrımcılık, istismar ve şiddet risklerine açık hale getirdiğinin farkında mısınız? Deprem haberlerinde kullanılan çocuk görsellerinin çocukları ve haklarını istismara açık hale getirdiğinin farkında mısınız? Sosyal medyada, haberlerde çocukları nesneleştiren ve güçsüz gösteren fotoğrafların hala yayıldığının ve bunun çocuk hakları ihlali olduğunun farkında mısınız?
Deprem bölgesindeki çocukların hak arama yollarına ve hukuki destek mekanizmalarına erişimlerinin daha da sınırlı olduğunun farkında mısınız? Türkiye’nin BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzaladığının, çocukların insan haklarının yaşama geçmesinden devletin yükümlü olduğunun ve hepimizin talep etme sorumluluğu bulunduğunun farkında mısınız?”