Gül Güzel
Sürece ayna tutmaya çalıştıkça, direnenlerin maruz kaldıkları sayısız sindirme, katledilme, tutuklanma ve işkenceleriyle irkilirim hep derinden. Öyle de olsa onlar, insanı insan yapan korkudan kaçmak yerine, üstüne üstüne gittiler hep… Bazılarımız da bunları yazmaya devam edeceğiz hep…
Uzun zamandan beri yurtdışında yaşıyor olsam da, sayısız seyahatlarım olmuştur sömürü altındaki ülkeme. Çünkü insan nereye giderse gitsin, insan olma gereği, doğduğu toprağından ve ait olduğu toplumundan hiçbir zaman bağımsız olamıyor. İşte bu yüzdendir ki, özellikle de 2000’li yılların başından beri sayısızca defa ülkeme gitmişimdir. Bu gidişlerimin nedenleri daha çok Newroz kutlamalarını izlemek; bir de yapılan seçimlerde hem çalışma yürütmek, hem de gözlemci heyetlerde tercüman olarak yer almak…
Urfa Newrozu
Sözü şimdi, 4 Haziran 2020’de milletvekilliği düşürülüp, aynı gün yine tutuklanan Musa Farisoğulları’na getirmek istiyorum. Yine dememdeki sebep, Musa arkadaşın verdiği siyasi mücadelesinden dolayı şimdiye kadar defalarca tutuklanmış olması. Kendisiyle tanışmam Newroz 2003 tarihine tekabül eder. Yine yabancı bir delegasyona eşlik ederek, bu sefer Urfa’ya gitmiştim. Çünkü bu grubun çoğu, Katolik kilisesi çevresinden oluşan insanlardandı. O yüzden de dört Peygamber şehri olmakla tanınan Urfa şehrini görmek ve Newroz’u izlemek istiyorlardı. Tabii ki öyle de oldu. 2003 Newroz’u bilindiği gibi, Dehaq’a karşı Kawa direnişi niteliğindeki yeniden bir başkaldırma niteliğinde tarihe geçmişti. Yüzbinlerin katılımıyla gerçekleşen Urfa’daki 2003 Newroz kutlamalarının sesi Şark-a ,Garp-a gitmişti. Bu düzeyde yoğun halk kitlesinin katılımıyla başlayan Newroz kutlamalarında heyecanın doruğa çıktığı anda, benim de delegasyon adına bir konuşma yapmam istendi. Ben de, Urfa şehrinin kısa tarihine atıfta bulunduktan sonra, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın da burda doğduğuna değinmiş ve İmralı’ya selam göndermiştim. Göndermiştim derkenle kıyametin kopması bir olmuştu. Kutlama alanındaki yüzbinlerin denize benzer dalgalanması ve tabii ki güvenlik güçlerinin de bana yönelmesi saniyeler hızında gelişti… Kendimle olan kısma şimdilik nokta bırakarak, Musa Farisoğulları’na dönmek istiyorum. Musa Farisoğulları o zaman Urfa’nın Demokratik Halk Partisi (DEHAP) yöneticisiydi. Bizler o vesileyle de kısaca tanışmıştık. Ama benim Newroz konuşmamdan veya konuşmamın içeriğinden hiçbir bilgisi ve ilişkisi yoktu. O karmaşıklık anında kurulan gençlik güvenlik köprüsüyle ben oradan bir yere götürüldüm. Daha sonra Farisoğullar’ı yanıma geldi. Yüzüne biraz da tebessümü serpiştirerek, “Gulê, polis bana Musa yine yapacağını yaptın. Kendin konuşmadın ama söylemek istediklerini kurnazca bir taktikle gelen delegasyondaki kadına söylettin diyor” dedi ve birlikte bu duruma o zaman oldukça gülmüştük. O an gülmüştük ama ben 5 ay sonra ülkeye izine gittiğimde, o vesileyle tutuklanıp, yaz tatilimi Bakırköy Kadın ve Çocuk Cezaevi’nde geçirmiştim…
Mahkeme salonu
Farisoğulları ile yol kesişmelerimde bana en çok acı veren kareler hala belleklerimde. O anları hatırladığımda isyan ve tepkilerim birbiriyle yarışıyor hala. Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi etrafında alınan aşırı güvenliğin verdiği huzursuzluğun yanısıra, tutsakların mahkeme salonuna getirilirken ring araçlarının ızgaraları arasında dışarıya uzatmaya çalıştıkları, V işareti yapan parmaklarının verdiği hüzün ve ötesi… Musa Farisoğulları’nı ikinci kez olarak, Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayan KCK/TM kapsamında düzenlenen, 4 ayrı operasyonda gözaltına alınan ve aralarında BDP’li 12 belediye başkanının da bulunduğu 104’ü tutuklu, 152 sanığın yargılanması davalarında bu sefer takip edebildim. 18 Ekim 2010’da başlayan bu davada Musa Farisoğulları da yine tutuklu sandalyesinde oturuyordu. Bizler de, o yüksek güvenlikli dava salonunda oturanlar olarak, tutukluları ancak arkadan izleyebiliyorduk. Hatta aramızda yaptığımız sohbetlerde, bu insanların boşuna böyle demir kapılar ardında tutulmadığını, hepsinin bir devleti yönetebilecek bilgi ve birikime sahip olduklarını dile getiriyorduk. Yine direnenlerin başını çeken arkadaşım, bu sefer uzakta ve güvenlik ablukası altında olduğu için sırtı bize hep dönüktü. Bu durum bizler için günlerce, tutuklular için aylarca devam eden bir durum oldu…
‘Gulê sen misin?’
Son görüşmemiz ise yine Amed’de oldu. Bu seferki görüşme hem onun, hem de benim için çok büyük bir sürpriz oldu. Bizler yine grup bir yabancı heyet olarak, 7 Haziran 2015 seçimleri için Amed’deyiz. Hatta uçağımızın yarım saat geç kalkması yüzünden, İstasyon Meydanı’ndaki bomba patlamasından payımıza düşeni alamamıştık. Ancak, bizi karşılamaya gelen arkadaşlarla birlikte bombanın patladığı İstasyon Meydanı’na yaklaştığımızda durumun vahametini görebilmiştik. Olayın sonuçları malum… Seçimlerden 2 gün sonra grup olarak Amed’deki Alevi Akademisi’ni ziyaret etmek istedik. Çünkü Öcalan’ın önerisiyle Amed’de bu Alevi Akademisi açılmıştı ve bizler de o yüzden çok merak ediyorduk. Bizi, akademinin sorumluları karşılayıp, akademiye dair bilgilendirmişlerdi. Ardından salonda arkadaşlarla birlikte bir masada oturduk. İkram edilen çaylar eşliğinde kendi aramızda sohbet ediyoruz. O ara diğer masada oturan gruptan birisi yüzünü bize dönerek hayretle, “Gulê sen misin?” diye seslenmez mi? İşte seslenen bu kişi yine beklenmedik bir şekilde yollarımızın üçüncü defa kesiştiği Musa Farisoğulları’ydı… Gerisi yok, hikayeye burda nokta çok yakışıyor… Çünkü Musa Farisoğulları yine tutuklu ve dördüncü kere yollarımızın ne zaman, nerede kesişeceğini şimdilik hiç bilemiyorum.
Biyografisi
Musa Farisoğulları’nın biyografisine kısaca bir göz atalım birlikte.
Musa Farisoğulları, 1956 yılında Bingöl’ün Genç ilçesinde doğdu. Evli ve 3 çocuk babasıdır. İlk, orta ve lise eğitimini Diyarbakır’da tamamladı. Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Almanca bölümünden mezun oldu. Çok iyi düzeyde Kürtçe, Türkçe ve iyi düzeyde Almanca biliyor.
Farisoğulları 24 Haziran 2018 genel seçimlerinde Halkların Demokratik Partisi’nden 27. Dönem Milletvekili seçildi ve TBMM’de Diyarbakır Milletvekili olarak yer aldı. Partisini temsilen, Meclis bünyesinde yer alan komisyonlarda üyelik yaptı.
Hepimizin son süreçte takip ettiği gibi, HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları’nın vekilliği, 4 Haziran 2020’de düşürüldü ve aynı gün de tutuklandı. Farisoğulları, 14 Nisan 2009’da yapılan tutuklamalar ardından, 18 Ekim 2010 tarihinde başlayan KCK davalarında da, Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davada, “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 9 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Görme kaybı yaşatıldı
Farisoğulları, 17 Nisan 2019 tarihinde zindanlardaki açlık grevlerine dair Diyarbakır’da açıklama yaparken, polis müdahalesi sırasında sıkılan tazyikli su nedeniyle gözü zedelendi ve görme kaybı yaşadı. Ona rağmen, hastaneye kaldırılanken, Farisoğuları, “Beni bedenimdeki acı değil, kritik aşamayı aşan açlık grevindeki arkadaşlarımın durumu üzüyor” demişti…