Sedat Peker’in videolarında ve twitter paylaşımlarında Suriye Lazkiye üzerinden uyuşturucu ticareti yapıldığını, Mehmet Ağar’la birlikte kokain ticaretinin merkezinde yer aldığını söylediği Halil Falyalı’ya suikastiyle ilgili tartışmalar büyüdü. Bağlantı olarak Söylemez Kardeşler Çetesi ve Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) gündeme geldi
Kirli para, kumarhaneler, uyuşturucu ticareti ile anılan ülkücü mafyanın önde gelen isimlerinden Halil Falyalı’nın öldürülmesiyle ilgili gözaltına alınan kişilerin “Söylemez Kardeşler Çetesi (Söylemezler Çetesi)” olarak bilinen suç örgütünün lideri Mustafa Söylemez ile 2 adamı olduğu iddia edildi. Şüphelilerin İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ndeki sorgusunun sürdüğü ifade edildi. Mehmet Sena Söylemez tabip üsteğmen, Mehmet Faysal Söylemez astsubay emeklisi, Mustafa Söylemz komiser, Mehmet Sıddık Söylemez komiser idi.
Gazeteci Ayşenur Arslan, Halk Tv’deki programda Halil Falyalı’nın kendisini, Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) üyesi olarak tanıttığını söyledi. Aslan “Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı adada ve yakın hinterlandında suikastlarla bilinen bir illegal diyelim, yarı resmi bir oluşumdu” dedi. Rauf Denktaş gibi isimlerin içinde olduğu TMT, Kuzey Kıbrıs’ta bir dönem Rumların yanısıra Türk solculara karşı da suikastlerle gündeme gelmişti.
Ahmet Şık, Mahmutyazıcıoğlu ve Akacan’a dikkat çekti
TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık da İstanbul’da Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun öldürülmesine, Girne’de Bulut Akacan’ın polis emeklisi babası Mehmet Akacan ayaklarından vurulmasına dikkat çekti.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık da twitter hesabından şu paylaşımı yaptı: “Su testisi su yolunda kırıldı ve Falyalı da kendinden öncekilerle aynı sonu paylaştı. Siyaset, bürokrasi ve mafyanın iç içe geçtiği bu olaylar zinciri tıpkı Susurluk döneminde olduğu gibi siyasi, ekonomik ve toplumsal krizle birlikte daha da yükselecek bir çete savaşından ibaret.”
Şık diğer paylaşımlarında şunları kaydetti:
“Kendisini Alaattin Çakıcı’nın yeğeni olarak tanıtan Avukat Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun kısa süre önce öldürülmesinin de yasadışı bahis siteleriyle ve doğal olarak Halil Falyalı ile ilgisi olduğunu da söylemeden geçmeyelim… İddialara göre bir iş insanı, Avukat Şafak Mahmutyazıcıoğlu ve daha önce de KKTC merkezli bir yasadışı bahis soruşturmasında 1 yıl hapiste kalan ortağı Rober Güler’in sahibi olduğu bahis sitesinde 12 milyon TL kaybetmiş ödeyemeyince de 25 milyon TL’lik mülküne el konulmuştu… Mahmutyazıcıoğlu’nun sahibi olduğu yasadışı bahis sitesinin asıl ortağının da lisans işinden alacağı komisyona karşılık Halil Falyalı olduğu ancak kendisini temsilen Rober Güler’in ortak göründüğü de bir diğer iddia. Mahmutyazıcıoğlu’nun öldürülmesinden birkaç gün sonra da KKTC’de iş insanı kimliğiyle bilinen ve geçmişte yasadışı bahis suçlamasıyla yargılanan Bulut Akacan’ın polis emeklisi babası Mehmet Akacan ayaklarından vuruldu. Bulut Akacan şu iddialarda bulundu: Bize tehdit mesajları gönderdiler. Bir milyon pound istediler. Vermezseniz sizi, ailenizi vuracağız dediler. Ses kayıtları var. Bu ses kayıtlarını biz polise verdik. Elçilikte görüşme yaptık. Ama büyükelçi ‘bunlar benim hemşerimdir’ dedi.”
Mehmet Akacan vakası
31 Ocak 2022’de de saat 17.50 sıralarında Kuzey Kıbrıs’ta Beylerbeyi’nde tanınmış isimlerden Bulut Akacan’ın (Kuzey Kıbrıs’ta yasadışı bahis suçlamasıyla bir dönem yargılanan isimlerden) babası Mehmet Akacan Girne’de evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu yaralandı. Birkaç el ateş sonrası Akacan, ayağından yaralandı.
Mehmet Akacan’ın oğlu Bulut Akacan ise saldırı sonrasında yayınladığı bir video ile hem Kuzey Kıbrıs Başsavcılığı’na hem de Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi’ne suçlamalar yöneltti. Akacan, saldırıdan sorumlu tuttuğu Ulucan ailesinin daha önceden bir restoranda kendilerine 10 el ateş ettiğini, 1 milyon sterlin istediğini ve vermemeleri durumunda anne-babalarının vurulacağı tehdidini savurduğu iddiasında bulunarak, “T.C. Lefkoşa Büyükelçisi (Ali Murat Başçeri), Ulucan’ları polise şikâyet ettiğim için hata yaptığımı söyledi” dedi.
Kıbrıs Star’da yer alan habere göre Akacan “Bizden bir milyon pound istediler. Vermezseniz sizi vuracağız dediler. Ses kayıtları var. Bu ses kayıtlarını biz polise verdik. Elçilikte görüşme yaptık. Ben cezaevindeyken başsavcılığa baskı yaptılar. Başsavcılık beni çağırdı ve bana dedi ki, ‘bu davanı geri çekeceksin, bu davanı da geri çekersen biz de sana darp davasında yardımcı olacağız. O davayı da geri çektirttiler bize zorla. Polisten koruma tayin etmek istedik. Polis bize koruma tayin etmedi” ifadelerini kullandı.
Akacan, Türkiye Büyükelçisi hakkında da “Büyükelçi, onları polise şikayet ettiğim için hata yaptığımı, onlara kumpas kurduğumu söyledi. Kendisi bu konuyla ilgileneceğini belirtmişti. Büyüklerimiz isterse verelim biz bu parayı… Biz eşkıya değiliz, bu yüzden devlete sığınıyoruz. Büyükelçi bile böyle konuşabiliyorsa yapacak bir şeyimiz yok” dedi
Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği’nden yapılan yazılı açıklamada söz konusu iddiaların ‘gerçek dışı ve iftiradan ibaret olduğu’ savunularak, “Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçilik makamı bu akşam bir video paylaşımında iddia edildiği üzere herhangi bir konuda arabuluculuk makamı değildir” denildi.
Başsavcılık açıklamasında ise “Sayın Bulut Akacan Başsavcı’nın makamına çağırılmadığı gibi, herhangi bir yer ya da zamanda Başsavcılık tarafından şikayetini geri çekmesi hususunda da zorlanmamıştır” denildi.
Ersin Tatar’dan TMS savunması
Falyalı’nun UBP’yi finanse ettiği kaydediliyordu. UBP’den Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı seçilen Ersin Tatar, Türk Mukavemet Teşkilatı’na yönelik açıklamalara sert sert tepki gösterdi. Tatar Şunları kaydetti: “Kıbrıs Türk halkının bağrından doğan TMT, bir saldırı örgütü değil; Rum katillerin saldırılarına ve katliamlarına karşı halkımızı savunan ve koruyan bir direniş örgütüdür. Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs’ı silah zoruyla bir Helen Adası yapabilmek amacıyla devreye koyduğu EOKA terör örgütü, 1 Nisan 1955 tarihinde silahlı saldırıları başlatırken; halkımız tamamen savunmasız bir şekilde katlediliyor, köylerimiz ateşe veriliyor, insanlarımız göç ediyordu. Halkımızı bu saldırılara karşı koruyabilmek amacıyla Mukavemet Birliği, VOLKAN ve 9 EYLÜL direniş örgütleri oluşturulurken; bu direniş örgütlerinin tek çatı altında birleşmesiyle de 1 Ağustos 1958 tarihinde TÜRK MUKAVEMET TEŞKİLATI (TMT) oluşturulmuştur. Kıbrıs Türk halkının bağrından doğan TMT, bir saldırı örgütü değil; Rum katillerin saldırılarına ve katliamlarına karşı halkımızı savunan ve koruyan bir direniş örgütüdür. TMT’nin neferleri, halkımızın evlatları Türklüğün onur ve şerefini korumak, Enosis’i önlemek uğruna toprağa girmiştir. Rum iş birlikçisi ajan-provokatörler ile kendini bilmezlerin bu çirkin saldırılarına karşı seyirci kalacak değiliz. TMT ile halkımızın evlatlarını ve şehitlerimizi, ‘suikastçı ve katil’ olarak suçlayanlara karşı, gereken mutlaka yapılacaktır. TMT, Kıbrıs Türk halkıdır. TMT, ulusal mücadelemizdir. TMT, direniş ruhumuz ve azmimizdir. Vatan size minnettardır.”
Öte yandan RTÜK (Radyo ve Televizyon Üst Kurulu) de Ayşenur Arslan’ın TMT Açıklamasına inceleme başlattı.
GİRNE-İSTANBUL