Vali kovdu, polis dövdü, Fatma Şahin yardımı kesti. Çelik’in tek ‘suçu’ kayıp çocuğunun bulunmasını istemek
Nevin Cerav
Antep, yakın zamanda Mehmet Kaplan’ın evinin penceresinden atılarak katledilen 17 yaşındaki Duygu Delen cinayetiyle geldi gündeme. Yanı sıra tarikatların, fuhuş çetelerinin kol gezdiği erkek egemen bir kent olarak da adından söz ettiriyor. Aynı zamanda Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2018 yılı verilerine göre, çocukların en fazla kaybolduğu kentlerin de başında yer alıyor. Bu çocuklardan biri de 2008 yılında kaybolan 10 yaşındaki Gül Gonca Çelik. Okula gidip gelen, babasının iş yerine uğrayan bazen de halasını ziyaret eden Gül Gonca, bir gün yine aynı döngüdeyken ortadan yok oluyor. “Halama gidiyorum” diye çıktığı evine bir daha geri dönemiyor. Halasına da gitmediği çıkıyor ortaya. Sonrası Gül Gonca’nın ailesi için hâlâ devam eden bir kâbusa dönüşüyor. Küçücük Gül Gonca’nın nasıl bir kâbus yaşadığı, hayatta olup olmadığı ise belli değil. Çünkü tam 12 yıl geçmesine rağmen bulunmayan, akıbeti karanlığa terk edilen çocuklar kervanına katıldı Gül Gonca.
‘Benim kızımı da bulun’
Tam 12 yıldır yana yakıla kızını arayan baba Cuma Çelik’in sesini sosyal medya sitesi Twitter’dan duyduk. Öldürülen kadınlar için adalet arayan, şiddete karşı ses çıkaran kadın örgütlerine, gazetecilere, “Allah rızası için benim kızımı da bulun” diyordu. Sesini duyurmak, yaşadığı zulmü anlatmak istiyordu. Kızının akıbetini öğrenmek, kim ya da kimler suçluysa cezasını çeksin diyordu. Kendisine kayıt cihazını uzattığımızda “Dram görmek istiyorsanız evimize gelin hanfendi” oldu ilk sözü. Gül Gonca’yla birlikte 5 çocuğu olan bir aile Çelik ailesi. Onlarca eziyet yaşayan, hâlâ da yaşamaya devam eden bir aile. En büyük dertleri ise Gül Gonca. Baba Cuma Çelik, kızı kaybolduktan sonra kızını bulmak için her yola başvurmuş ama tüm kapılar yüzüne kapatılmış. Maddi durumu yetersiz olduğundan baroya gitmiş avukat için, “Bizim yapacağımız bir şey yok” cevabını almış. Valiye gitmiş, görüştürülmeden kovulmuş. Belediye Başkanı Fatma Şahin’e “Kızımı neden bulmadınız” diye sormuş, yardımı kesilmiş. Polise, “Kızımı bulun” demiş, ağır şekilde dövülmüş… Gül Gonca’nın kaybolmasının ardından Çelik ailesinin yaşadıkları Türkiye’de çocuklara verilen, daha doğrusu verilmeyen değerin net örneklerinden biri.
Vali kapıdan kovdu
“Kızım 10 yaşındaydı, halasına diye evden çıkıp kayboldu. Bir daha da görünmedi” diyerek anlatmaya başlıyor olan biteni Cuma Çelik. Şöyle devam ediyor: “Halasıyla bizim evin arası 1 kilometre. Halasına da sürekli gider gelirdi. Kaybolduğu gün de 11.00 12.00 civarında gitti halasına ama oraya ulaşmamış. Saat 2-3 gibi aradım bacımı, Gül Gonca gelmedi mi dedim. ‘Yok, gelmedi’ dedi. Hemen emniyet müdürlüğüne gittim, nöbetçi savcıya şikâyetimi yaptım. Ama bir alaka gördünüz mü diye sorun, hiç görmedim. Aramadılar kızımı.” Cuma Çelik, 15 Mart 2008 yılında kaybolan kızının devletin görevlileri tarafından hiçbir şekilde aranmadığını söylüyor. Özellikle Eylül 2011’e kadar motosikletiyle kızını sokak sokak kendisinin aradığını anlatıyor. Hatta o dönem görevli polislerin, kızını kendisine arattıklarını örnekleriyle aktarıyor. Aradan geçen 3 yılda kızı bulunmayınca umudu tükeniyor Çelik’in. Bir umut 2011 yılında o dönem başbakan olan Tayyip Erdoğan’a ulaşıyor. Erdoğan ilgileneceklerinin sözünü veriyor Cuma Çelik’e. Bir müddet geçince gelişmeleri öğrenmek üzere dönemin valisi Erdal Ata’ya gidiyor Çelik. Fakat vali görüşmüyor kendisiyle ve görevliler tarafından kovuluyor kapıdan.
Polis ‘Cezayı sen ver’ dedi
Çelik, kendi olanaklarıyla aramaya devam ediyor kızını. Her verilen ‘akla’ uyuyor, her şüpheliyi takip ediyor günlerce. En nihayetinde bir şüpheli gözaltına alınıyor. Devamını Cuma Çelik şu sözlerle anlatıyor: “2012’de katil zanlısı diye birini çıkardılar. Gözaltına alıp sonra da cezaevine attılar. Ama bu şahıs suçunu itiraf etmediği için geri bıraktılar dışarı. O zaman memurun biri de bana dedi ki: ‘Cuma Bey, biz yapacağımızı yaptık. Bu adamı sen kaldıracaksın artık.’ Yani sen ver cezasını adamın demek istediler.”
Cuma Çelik’in anlattığına göre, gözaltına alınan ve 45 gün cezaevinde yatan kişi, komşuları olan ailenin Vahap G. isimli oğullarıydı. Vahap G.’yi Gül Gonca’nın katil zanlısı olarak tutuklayan polis, suçu itiraf ettiremeyince zanlı ilk mahkemede serbest bırakılıyor. Tabii ortada bir ceset filan da yok zaten.
Baro avukat vermedi
Yaşadıklarını anlatmayı sürdüren Cuma Çelik, kızının kaçırılıp fuhuşa sürüklendiği ihtimali üzerine aylarca fuhuş çetelerine dahil olan kişileri bile takip etmiş. Fuhuş yapılan mekânlara bakmış. Belki polis de bakar diye suç duyurusunda bulunmuş. Ama hiçbir sonuç alamamış. Çelik, “Ben çatlayacağım artık o zaman. Zanlı serbest bırakılmış. Aramaya devam ediyorum. Bir gazeteci geldi eve. Akşam Gazetesi’nden olduğunu söyledi. Bana dedi ki, ‘Cuma Bey, artık kızınız için güzel bir Fatiha okutursunuz.’ O nasıl bir kelime ya dedim. ‘Kızınız bulundu’ dedi bana. Ben de bulunduysa hani cesedi nerede dedim. Ben neler çektim hanfendi ya, neler çektim. Benim bir avukatım da yok. Kızım kaybolduğu zaman koskoca bir baroya gittim, benim yavruma sahip çıkın dedim. ‘Bizim yapabileceğimiz hiçbir şey yok’ dediler bana. Ben fakirim ya hanfendi, fakirim ben. O yüzden bulmadılar kızımı. Hiç kimseden hiçbir şey görmedim ben ama zulüm gördüm, öldüresiye de dövüldüm. Benim yaşadıklarımı Allah onlara da yaşatsın” diyerek bitiriyor sözlerini.
Polis öldüresiye dövdü
Polise, ‘Kızımı bulun’ dediği için öldüresiye dövüldüğünü söyleyen Cuma Çelik’e, olayın nasıl gerçekleştiğini soruyoruz. Çelik, öyle dolu ki ikiletmiyor sorumuzu, “Ben şimdi evden hiçbir yere çıkamıyorum, koroner kalp yetmezliği çıktı bende. Emniyetin sayesinde oldu bu. Öldüresiye dövdüler beni. Gece bekçiliği yapıyordum o zaman. Oğlumla eşim gelmişti yanıma. Biz konuşurken polisler geldi. Kimlik istediler, oğlumun kimliği yoktu yanında, dedi polise ‘Gidip getireyim evden.’ Oğluma hücum ettiler, ben de siz önce kızımı bulun dedim. ‘Biz mi bulacağız kızını, şerefsiz’ deyip bana giriştiler. Çok ağır dövdüler beni. Ondan sonra da kalp rahatsızlığım çıktı işte.”
Şikâyetçi olmadınız mı deyince Çelik, “Oldum. Hatta ağır yaralamadan işlem gördü dava” diyor ve ardından ekliyor: “Ama hakim bana ne dedi biliyor musunuz? ‘Kılık kıyafetinden seni suçlu sanmışlardır’ dedi. Sonra da bana 5 yıl hapis cezası verdi. Polislere değil, bana ceza verdiler. Sonra ertelediler cezayı da girmedim cezaevine” diyor.
Şahin yardımı kesti
Kızını ararken başına gelenler bunlarla da sınırlı kalmamış Cuma Çelik’in. Kızını ararken biri arkadan motosikletine çarpıyor Çelik’in, ayağına platin takılıyor ve sakat kalıyor. Bir yandan kızını arayan bir yandan evini geçindirmeye çalışan Cuma Çelik, ayağı sakat kalınca yetişemiyor hiçbir şeye. O dönemde de Antep’e belediye başkanı seçilen Fatma Şahin, yardım bağlatıyor Çelik ailesine. Kalanını Cuma Çelik, şu ifadelerle aktarıyor: “Fatma Şahin belediye başkanı olmuştu. Gıda yardımında bulunuyorlardı bize. Onunla görüştüğümde ona dedim ki, başkanım senin bakanlığın sırasında benim kızıma sahip çıkmadın, beni de buraya muhtaç ettin. Bana, ‘Alma o zaman yardımı’ dedi. Ben de almam o zaman, sizin olsun yardımınız deyip bırakıp çıktım yardımı. Benim misafirim olsanız oturur benimle birlikte ağlarsınız. Bir engelli maaşı ile geçiniyoruz. Yanlış anlaşılmasın ama Allah’a şükür kimseye de muhtaç değiliz. Kalbinize bir şey gelmesin.”
‘Şüpheli ifadeleri alınmadı’
Bütün eziyetlere, kapanan kapılara, sahipsizliğe, yoksulluğa rağmen kızı Gül Gonca’yı aramaktan hiç vazgeçmemiş Cuma Çelik. Şüphelendiği kişilerin ya da polisin işaret ettiklerini yıllarca hafiye gibi takip etmiş. Ama yargının kendisini hiç dinlemediğini, sesini duymadığını vurguluyor. Ardından şu bilgiyi veriyor: “Şüphelendiğim 3 kişi vardı kızım kaybolduğunda. Onların isimlerini verdim hemen polise ama o 3 kişinin ifadeleri tam 4 ay sonra alındı. Sıcağı sıcağına alsalar halbuki bir şeyler çıkabilirdi. Hatta ifadelerin alındığına bile inanmıyorum. Emniyet, onların ifadelerini evlerinde aldığını söyledi. Evrakta var dedi. Ben de diyorum ki alındıysa ifadeleri madem, çıkarın evrakı göreyim. Çıkaramıyorlar. Çünkü öyle bir şey yok.”
‘Evlat sevgileri yok’
Peki, bu kadar ihmal, ilgisizlik var, kapatıldı mı dosya diye soruyorum. Çelik, “Yok kapatılmadı” diye cevaplıyor. Sonrasında da şu ifadelerde bulunuyor: “Ben haklarımı bilmiyorum ki kendi çocuğumun haklarını bulayım. Burada çok fuhuş çeteleri var. Oraları da gezdim, bir sürü yere gittim kızımı bulayım diye. Kimlerin peşinde gezmedim ki ben. Eğer benim yavrum ortaya çıkarılmazsa, o zalimlerden hesap sorulmazsa, ben bu Türkiye’den iki cihanda da davacıyım. Çünkü onlar zalim, evlat sevgisi bilmeyen insanlar. Onlarda evlat sevgisi olsaydı benim yavrumu sokakları didik didik ederek ararlardı. Aramadılar yavrumu.”
‘Yeter artık, kızımı bulun’
Aslında anlatacağı daha o kadar çok şey var ki Cuma Çelik’in, sordukça anlatacak, içini dökecek. Ama son olarak ne söylemek istersiniz diyorum, istemeden de olsa. Şunları söylüyor: “Yaşadıklarımı, kızımı anlatınca polis de savcı da herkes de bana haklısın diyor. Evet, haklıyım da niye bir şey yapmıyorsunuz? Niye aramıyorsunuz, savunmuyorsunuz hakkımı diyorum. Bu canım olduğu, bu bedenim durduğu sürece bunun peşini bırakmayacağım. Son nefesime kadar kızımı arayacağım. 2012’ye kadar bu memleketten sorumlu vali, kaymakam, polis, savcı kim varsa hepsinden hesap sorulsun. Eğer arama araştırma yapsalardı kızım bulunurdu. Sesim duyulsun, gereken yapılsın. Kızıma ne olduğu ortaya çıkarılsın. Suçlular bulunsun. Yeter artık, bitsin bu eziyet.”
Komşunun oğlu mu öldürdü?
15 Mart 2008’de kaybolan 10 yaşındaki Gül Gonca Çelik’le ilgili 2012’de davayı alan yeni savcının çabalarıyla bir şüpheli çıkarılıyor ortaya. Antep Telgraf Gazetesi, bu gelişmeye 15 Temmuz 2012 tarihli sayısında yer veriyor. Aynı mahallede bulunan ve Gül Gonca’nın amcasının kiracısının oğlu olan Vahap G. isimli kişi tutuklanıyor. Vahap G.’nin şüpheli olmasının 3 sebebi var. Birincisi; Gül Gonca’nın kaybından sonra Vahap G. ve ailesinin oturdukları evi boşatmaları, ikincisi; Gül Gonca’nın eşyalarının arasında bulunan bir mektup. Gül Gonca’ya, ‘arkadaşlık teklif edilen mektubu’ inceleyen kriminal ekip mektubun Vahap G. tarafından yazıldığını tespit ediyor. Üçüncüsü ise oldukça ilginç ve garip bir detayı kapsıyor. Vahap G.’nin ailesi Gül Gonca için bir falcı çağırdıklarını söyleyip eve Gül Gonca’nın amcasını da davet ediyor. Fal bakıldığı sırada Vahap G.’nin kardeşi su falında Gül Gonca’yı bir masada kanlar içinde yatarken gördüğünü iddia ediyor. Falcı verdiği ifadede, su falında böyle bir şey görünmediğini, çocuğun muhtemelen böyle bir manzarayı daha önce gördüğünü ve bunu su falında görmüş gibi söylediğini ifade ediyor. Bu gelişmeler üzerine Vahap G. aile fertleriyle birlikte gözaltına alınıyor. İfadesinde suçlamayı reddeden Vahap G. var olan deliller göz önünde bulundurularak tutuklanıp cezaevine gönderiliyor.
Şüpheli itiraf etmiyor
Polis, şüpheli Vahap G.’nin Gül Gonca Çelik’i kaçırıp öldürdüğünü düşünüyor. Vahap G.’nin suçunu itiraf edeceğini ve Gül Gonca’nın cesedini nereye sakladıysa ortaya çıkaracağını planlıyor belli ki. Bu nedenle de Antep Emniyet Müdürlüğü, Antep Telgraf Gazetesi’ne yaptığı açıklamada, Gül Gonca’yı canlı bulma ümitlerinin olmadığını ancak cesedine çok yakın olduklarını söylüyor. Fakat tutuklanan şüpheli Vahap G. bir türlü itiraf etmiyor ‘suçunu’. Suçlamaları reddediyor. 45 gün kalıyor cezaevinde ve ilk mahkemede de serbest bırakılıyor. O günden bugüne kadar da Gül Gonca’nın akıbetiyle ilgili elle tutulur bir gelişme yaşanmıyor. Birçok kayıp çocuk olayında olduğu gibi Gül Gonca olayı da aydınlatılmayı bekleyen dosyaların arasına karışıyor.
Kayıp çocuklarda Antep ilk sırada
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2018 yılı verilerine göre, Türkiye’de son 9 yılda toplam 104 bin 531 çocuk kayboldu. TÜİK, 2014’te 17 bin çocuğun kaybolduğunu bu rakamın ise son 9 yıl içindeki en yüksek rakam olduğunu bildirdi. TÜİK istatistiklerine göre; Antep’te 2017 yılında 691 aile, çocuklarının kaybolduğuna dair polis ve jandarmaya başvurdu. Verilere göre, Antep’te oğlan ve kız çocuğu kayıp vakalarındaki rakamlar ürkütücü boyutlara ulaştı. Kentte 11 yaşından küçük 258 oğlan çocuğu kayıp olarak kayıtlara geçti. Kız çocuklarında ise 11 yaşından küçük 67 kayıp vakası var. Antep’te 11-17 yaş arasındaki kayıp ise toplam bin 486 çocuğa ulaştı. Böylece Antep’te toplamda bin 811 çocuk kayıp olarak kayıtlara geçti. En az kayıp vakası ise Dersim’de. 2008-2016 yılları arasında Dersim’de 12-14 yaş grubuna mensup yalnızca 3 çocuk kayboldu.
Kız çocukları daha fazla
TÜİK verilerine göre, 9 yıllık veriler incelendiğinde, hakkında kayıp başvurusu yapılan ve bulunarak güvenlik birimlerine getirilen 104 bin 531 çocuğun, 59 bin 435’ini kız çocukları oluşturuyor. Verilere göre, 2008-2016 yılları arasında kız çocukları en fazla Antalya’da kayboldu. Antalya’da 9 yıl içerisinde emniyet birimleri veya vatandaşlar tarafından bulunarak, güvenlik birimlerine getirilen kayıp kız çocuğu sayısı 4 bin 559 oldu. Antalya’yı; İzmir, İstanbul, Ankara ve Adana takip etti.