Normal koşullar altında, borsalardaki hisse senetlerinin fiyatları ödenen temettülerin (kâr payı) uzun vadeli faiz oranına bölünmesiyle belirlenir. Eğer temettü miktarı değişmezken faiz oranı artıyorsa şirketlerin hisselerinin değeri (fiyatı), dolayısıyla da borsa endeksi düşer.
Ayrıca, hızla yükselen faiz oranları genellikle ekonomik durgunluğa neden olur. Durgunluk sırasında kârlar düşer ve bu da temettülerin azalmasıyla sonuçlanır. Daha düşük temettü ise şirketlerin hisselerinin borsa değerlerinin (fiyatlarının) düşmesi ile neticelenir. Bu da endeksin gerilemesine yol açar.
Yukarıda özetlenmiş olan faiz-borsa endeksi arasındaki bu ilişki küresel borsalarla ilgili olarak geçerliliği kanıtlanmış bir ilişkidir.
Türkiye’de durum farklı
Oysa aşağıdaki tablodan da görülebileceği gibi, Türkiye’de Merkez Bankası faizlerinin son aylarda hızla yükseltilmesi karşısında menkul kıymetler borsası da (BİST 100) yükselmesini sürdürüyor.
BİST 100 Endeksi ve MB Politika Faizi
23 Haziran 2023 | 21 Temmuz 2023 | 24 Ağustos 2023 | 8 Eylül 2023 | Haziran -Eylül artış hızı | |
BİST 100 Endeksi | 5,583 | 6,688 | 7,492 | 8,368 | % 50 |
MB Politika Faizi (%) | 15.00 | 17.50 | 25.00 | 25.00 | % 67 |
Buna eğer “yeni ekonomi yönetiminin başarılarından biri gerçekleşiyor” demeyeceksek bu durumu nasıl açıklayacağız?
Körfez sermayesi ve reel faizlerin negatif olmasının etkisi
Borsadaki bu hızlı yükselişin arkasında; döviz cinsinden göreli olarak ucuz bir konumda olan borsaya, Mayıs’taki seçimlerin ardından Körfez sermayesi kaynaklı yabancı yatırımcı girişlerindeki artışlar ve faiz oranlarının Haziran’dan itibaren yüzde 67’ye varan oranda artırılmasına rağmen hala enflasyonun gerisinde kalması gibi faktörler olabilir.
Nitekim yakınlarda açıklanan (2024-2026) Orta Vadeli Programına (OVP) göre, bu yılın Haziran-Temmuz aylarında 1,7 milyar dolar olmak üzere pay piyasasına son yılların en yüksek yabancı yatırımcı girişi gerçekleşti (1) ve Batılı yatırımcının yerini giderek Körfez ülkelerinin yatırımcıları almaya başladı.
Yani elinde dövizi olanlar için borsadaki TL cinsinden kâğıtların göreli olarak ucuz olması ve buna karşılık mevduat faizlerinin getirisinin enflasyonun gerisinde kalması (negatif reel faiz durumu) tasarruf sahiplerini borsaya yönlendirmiş gibi görünüyor.
Ayrıca, borsadan elde edilen gelirlerin tamamının da, sahiplerinin yerli ya da yabancı olması fark etmeksizin, gelir vergisinden istisna tutulması borsaya yönelimi artırmış olabilir.
Halka arzlardaki patlama
Ancak bir diğer ihtimal daha var ki bu da halka arzlarla ilgili. Nitekim söz konusu OVP’ ye göre, 2023 yılının ilk yedi ayı itibarıyla gerçekleştirilen 24 adet halka arzdan toplam 32,7 milyar TL hasılat sağlandı.(2)
Bu noktada, borsa endeksini yükseltmesi bağlamında, geçen hafta yayımlanan iki yazıdan söz etmek gerekiyor.
“Arsadan borsaya…”
Bu yazılardan ilki Bahadır Özgür’ün borsadaki normal dışı halka arz miktarı ile ilgili yazısı. Bu yazıya göre bu yılın ilk ayında BİST’te 2 milyar dolarlık bir halka arz yapıldı.
Özgür yazısında bu gelişmeyi “Arsadan borsaya memleketi silkeleyip duruyorlar” başlığı ile ayrıntılı biçimde açıklıyor ve borsada halk arz edilen şirketlerin, buna uygun bir kârlılık yapısı olmamasına rağmen, nasıl kolayca sayıları altı milyonu aşan bireysel katılımcılardan para toplayabildiğini anlatıyor. (3)
“Tavan çılgınlığı”
İkinci yazı ise Şebnem Turhan’a ait. Turhan, “Tavan çılgınlığı’ için uyarı!” başlığı altında; yatırımcı sayısının altı milyonu aştığı Borsa İstanbul’a (BİST) son üç ayda iki milyona yakın yeni yatırımcının giriş yaptığını, bu üç ayda en dikkat çekenin 14 halka arzın gerçekleştirilmesi olduğunu ve en az iki, en fazla 11 tavan serisinin sağlandığını anlatıyor.
Turhan’ın yazısındaki “Temmuz ayı sonu itibariyle yatırımcıların yüzde 62’sinin portföy büyüklüğünün 50 bin liranın ve yüzde 23’ünün portföy büyüklüğünün 5 bin liranın altında olduğu” ayrıntısı ise son derece önemli. Özetle, orta ve küçük ölçekli şirketlerin hisselerinin kolayca arz edildiği borsada alıcıların azımsanamayacak bir kısmı küçük portföy sahiplerinden oluşuyor. (4)
İşin aslı, halka arz edilen şirketlerin sahipleri “ortak satışları” diye tabir edilen kendi hisselerinden satışlar yaparak ve bunlara birkaç kez tavan yaptırarak milyonlar kazanıyorlar. Bu durum ekonominin bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 3,8 olarak büyümesine de yardımcı oluyor.
Sonuç olarak
Üniversitelerin ekonomi ve işletme-finans bölümlerinde, öğrencilere finans sektörünün ve sermaye piyasalarının amacının işletmelere doğru olan finans akışını kolaylaştırmak ve sermayeyi en etkin biçimde tahsis etmek olduğu öğretilir.
Teoride, bu piyasalar ancak bu amaçlara hizmet ettiğinde ekonomi için faydalı olabilirler. Aksine, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı altında düşük gelirleri yüzünden geçim zorluğu çektiği için ek gelir yaratmaya çalışan küçük tasarruf sahiplerini “keriz” gibi silkeleyen mekanizmalara dönüşen finansal piyasalar, faydalı olmayı bir kenara bırakın, bir asalak gibi işlev görerek ekonomiye de zarar verirler.
Kısaca, İstanbul Borsasındaki son aylardaki hızlı yükseliş, ekonominin sağlamlığının, şirketlerin kârlılığının gerçek anlamda ve sürdürülebilir bir biçimde arttığının ya da küçük tasarruf sahiplerinin halka arzlar aracılığıyla reel yatırımları fonlamakta olduğunun değil, teşvik edilen finansallaşma ile birlikte ülkede “kumarhane kapitalizminin” giderek egemen hale geldiğinin bir göstergesidir.
Borsadaki bu tuhaf yükseliş büyük olasılıkla önümüzdeki yıl (yerel yönetim seçimlerinin ardından) duracak ve endeks benzer bir hızla düşecektir. Bu gerçekleştiğinde ise bunun altında, o sözü edilen küçük portföylerin sahipleri olan ve kurtuluşunu toplumsal mücadelede değil, bireysel çabada ve kumarhane kapitalizmindeki finans piyasalarında oynadığı kumarda arayan milyonlarca insan kalacaktır.
Dip notlar:
- Orta Vadeli Program (2024-2026), Eylül 2023, s. 15-16.
- https://www.gazeteduvar.com.tr/arsadan-borsaya-memleketi-silkeleyip-duruyorlar-makale (30 Ağustos 2023).
- https://www.ekonomim.com/finans/haberler/tavan-cilginligi-icin-uyari-haberi (31 Ağustos 2023).