Galatasaray Meydanı Cumartesi Anneleri’ne yasaklandı. Faillerin aklandığı bir dönemde sesleri kısılmak istenen anneler, tükenmeyen umutla ‘adalet’ arayışlarını sürdüreceklerini duyurdu. Diyarbakır ve Batman’daki kayıp eylemleri de yasaklandı
Kayıpların akıbeti ve faillerin yargılanması talebiyle Galatasaray Meydanı’nda her hafta eylem yapan Cumartesi Anneleri, 700. hafta eylemine müdahale edilmesinin ardından 701. haftada bir kez daha meydana gitmek için toplandı. İçişleri Bakanı Soylu’nun “paçoz” diye hakaret ettiği, AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in ise “terörist” imasında bulunduğu anneler ve Cumartesi İnsanları, yasağa karşı İHD önünde bir araya geldi. Kayıp fotoğraflarını boyunlarına asıp karanfil taşıyan gruba, Halkların Demokratik Kongresi Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, Halkların Demokratik Partisi milletvekilleri Garo Paylan, Saruhan Oluç, Erkan Baş, Züleyha Gülüm, Hüda Kaya, Serpil Kemalbay, Murat Çepni ve Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri Ali Şeker, Sezgin Tanrıkulu, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, katledilen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in eşi Rakel Dink ve oğlu Arat Dink, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı da destek verdi.
Görülmemiş abluka
Eylemin bu güne kadar değişmeyen adresi Galatasaray Meydanı ile buraya çıkan İstiklal Caddesi dahil olmak üzere bütün yollar ve ara sokaklar ise polis tarafından ablukaya alındı. Binlerce polis Beyoğlu genelinde yoğun önlem alırken, geçen hafta polisin müdahale ettiği Hazzopulo Pasajı’nın kepenkleri de kapatıldı. Cumartesi Anneleri ve dayanışma için yanlarında bulunan kitle İstiklal Caddesi’ne çıkan Büyükparmak Sokak’ta polis tarafından durduruldu. Polisler eylemin yasaklandığını belirterek, açıklama yapılacaksa İHD’de yapılmasını söyledi. Cumartesi İnsanları yasak kararının kendilerine tebliğ edilmediğini belirtse de polis eylemin idari makamlarca engellendiğini ileri sürdü, ancak bu makamın neresi olduğunu bildirmedi. Bunun üzerine Cumartesi İnsanları, oturma eylemi başlattı. Eylemlerini oldukları yerde yapacaklarını belirten Cumartesi Anneleri, 20 Ağustos 1992’de gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Mehmet Ertak’ın akıbetini sordu. Açıklamayı Cumartesi İnsanı Maside Ocak yaptı.
‘Solmayan karanfilimizle…’
701 haftadır gözaltında kaybedilen sevdiklerini aradıklarına ve kaybedenlerden hesap sorduklarına dikkat çeken Ocak, 701 haftadır neden Galatasaray Meydanı’nda olduklarını şu sözlerle açıkladı: “701 haftadır, kayıplarımızın akıbeti açıklanmadığı için, mezar yerleri gizlendiği için, suçlular bilinmelerine rağmen cezalandırılmadıkları için Galatasaray’dayız. 701 haftadır, hak talep edenlere yönelmiş her türden şiddeti bertaraf etmekle ve adaleti sağlamakla görevli olan devletin, kendi yarattığı inkar, baskı ve şiddet ortamında hukuka, hakikate ve adalete ulaşamadığımız için Galatasaray’dayız. 701 haftadır, eksilmeyen yasımız, bitmeyen bekleyişimiz, tükenmeyen umudumuz, solmayan karanfilimizle Galatasaray’dayız.” Açıklama yapıldığı esnada polisler sık sık, “Dağılın yoksa müdahale ederiz” şeklinde anons yaptı. Açıklamanın ardından grup tekrardan İHD’ye geçti. Eyleme destek için gelen çok sayıda siyasi parti temsilcisi ve yurttaş da dernek önünde bekleyişlerini sürdürerek destek mesajlarını iletti. Öte yandan İstiklal Caddesi’ndeki CHP Beyoğlu ilçe binasından hoparlöre verilen Ahmet Kaya’nın Cumartesi Anneleri için seslendirdiği “Beni bul anne” şarkısı çalındı.
Diyarbakır ve Batman da yasak
Kayıp yakınlarının yıllardır cumartesi günleri eylem yaptığı Diyarbakır ve Batman’daki buluşmalar da yasaklandı. Diyarbakır’da kayıp yakınları ve İHD’nin, 499. hafta eylemi için Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde düzenlemek istediği oturma eylemi, Valilik tarafından yasaklandı. İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun, Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen ve kayıp yakınları Koşuyolu Parkı’nı ablukaya alan polislerle yasağın kalkması için görüştü. Ancak görüşmeler sonuç vermedi. Valiliğin yasaklama kararında, 5442 sayılı İl idaresi Kanunu’nun 11/a maddesi gerekçe gösterildi. Kararda, Diyarbakır sınırları içerisinde herhangi bir gün ve saatte açık alanlarda gerçekleştirilebilecek ‘Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın’ etkinliği ve aynı konunun devamı niteliğindeki tüm eylem ve etkinlikler ikinci bir emre kadar yasaklandı. Valiliğin yasak kararı ile birlikte kayıp yakınlarının eyleminin yapılacağı Koşuyolu Parkı’nın çevresi polisler ve zırhlı araçlarla ablukaya alındı. Parktaki tüm yurttaşlar, polisler tarafından dışarı çıkarıldı. Parkın çevresi ve eylemin yapılacağı Yaşam Hakkı Anıtı da ablukaya alındı.
Batman’da ise Gülistan Caddesi’nde düzenlenmek istenen 405’inci “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eylemi valilik tarafından “güvenlik” gerekçesiyle yasaklandı. İnsan hakları aktivistleri ve kayıp yakınları, İHD binasından eylemin gerçekleştirileceği Gülistan Caddesi’ne giderken polislerce engellendi. Zırhlı araçlar ve TOMA’larla Gülistan Caddesi’ni ablukaya alan yüzlerce polis, kayıp yakınlarının oturma eylemine izin vermedi. Bunun üzerine grup dernek binasına dönerek burada açıklama yaptı. İHD Şube Eş Başkanı Devran Yıldız, kayıp yakınlarının eylemlerine yapılan müdahaleleri kınadı. Yıldız, 1993’te Silvan’da Hizbullah tarafından kaçırılan ve kendisinden bir daha haber alınmayan Mehmet Zeki Akyıldız’ın hikayesini anlattı. OHAL nedeniyle 2 yıl aradan sonra ilk kez geçen hafta Gülistan Caddesi’nde eylem yapılabilmişti. Öte yandan İzmir’de aynı taleplerle yapılan eylemin 446’ncı haftasında herhangi bir engelleme olmadı. Kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları her hafta olduğu gibi Konak’taki Başbakanlık binası önünde bir araya gelerek, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” dedi.
‘Mezar taşı verin Galatasaray’dan vazgeçelim’
Yaz kış demeden 23 yıldır sürdürdükleri adalet arayışları yasaklanan kayıp yakınları bu yeni durumu Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi. 23 Şubat 1995’te gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız, “Bu engelleme ile devlet gerçek yüzünü bir kez daha gösterdi. Üstelik bugün Dünya Barış Günü’ydü. Faşizan bir şekilde engellenmeye çalışıldı. Tabi onlar engelleyecek ama biz yine ısrarımızdan vazgeçmeyeceğiz” dedi.
6 Aralık 1993’te kaybedilen Hüseyin Taşkaya’nın eşi Sultan Taşkaya da kayıplarını aramak için 23 yıldır Galatasaray Meydanı’nda olduklarını hatırlattı. Ancak 2 haftadır devletin eylemlerine izin vermediğini söyleyen Taşkaya, “Her hafta mutlaka toplanacağız. Orada izin vermezse başka yerde toplanacağız. Ne kadar gaz da atsalar zulüm de etseler, bu işin peşini bırakmayacağız” ifadelerini kullandı. 21 Kasım 1980’de gözaltına alınan ve o günden sonra bir daha ulaşılamayan Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren ise “O meydanı açmadılar. Ama bundan sonraki haftalarda da her koşul altında kayıplarımızın akıbetini aramaktan, faillerinin yargılanmasını istemekten vazgeçmeyeceğiz” dedi. Polislerin 19 Ekim 1995’de gözaltına alıp kaybettiği Fehmi Tosun’ın eşi Hanım Tosun da her şeye rağmen Galatasaray Meydanı’na çıkmaya çalıştıklarını ifade etti. Tosun, maruz kaldıkları yaklaşıma karşı tepkisini şu sözlerle gösterdi: “Her hafta Galatasaray’a varmak için uğraşacağız. İlk gün ne diyorsak yine aynı şeyi tekrar ediyoruz. Bize bir mezar taşı versinler Galatasaray’dan vazgeçelim.” Yine 20 Şubat 1995 tarihinde gözaltına alındıktan sonra cenazesi bulunan Rıdvan Karakoç’un ağabeyi Hasan Karakoç 23 yıldır Galatasaray Meydanı’nda olduklarını ve kayıplarının akıbetini sorduklarını ifade ederek, şunları söyledi: “Kayıpların akıbetini ortaya çıkarmak, sorumluların yargılanmasını istiyoruz. Devlet tam tersini yapıyor. Biz her şeye rağmen mücadelemize devam edeceğiz sözünü vermiştik. Yine böyle yaptık. Bundan sonra da ısrarla alana gitmeye çalışacağız. 23 yılımızı oraya adadık. Bundan sonra da vazgeçmeyeceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar haftaya yine burada olacağız.”
Failler bir bir aklanıyor
Cumartesi Anneleri eyleminde sık sık faili meçhule adı karışan sorumlularının yargı önüne çıkarılması talep edilse de bu istek hiçbir zaman gerçekleşmedi. Örneğin, Mardin’in Derik ilçesinde 1993-94 yıllarında İlçe Jandarma Komutanı görevindeyken 13 köylünün öldürülmesinden yargılanan Musa Çitil, 2014’te mahkeme tarafından beraat ettirildi. Çitil, 2015’teki Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararıyla terfi ettirilerek tümgeneral olmuş, en son 2017’de bir daha kademe atlatılarak Jandarma Genel Komutan Yardımcısı yapıldı. Anneler, yıllardır Çitil’in görevden alınarak gerçek bir yargılama yapılmasını istiyor. Yine Cizre’de 1993-95 yılları arasında işlenen 21 faili meçhul cinayetle ilgili emekli albay Cemal Temizöz ve Cizre eski belediye başkanı Kamil Atak’ın da aralarında olduğu 8 sanık 2015 yılında beraat ettirilmişti. AKP döneminde beraat ettirilen faili meçhul davalardan biri de Silopi’nin Görümlü köyünde 1993 yılında askerlerce kaybedilen 6 köylüyle ilgiliydi. 2015 yılında görülen ve dönemin 23. Jandarma Sınır Tugay Komutanı emekli Tuğgeneral Mete Sayar ile emrindeki 5 askerin yargılandığı davada tüm sanıklar beraat etti. AİHM bu her 3 davadan da Türkiye’yi mahkum etmesine rağmen, dosyalar bir bir kapatıldı.
İSTANBUL