Nesimi Aday
Şair-Yazar Fadıl Öztürk, çoğu lirik metinler olan yazılarını “Saatli Muhalif Takvimi” isimli kitapta toplamış.
Ne de iyi etmiş. Farklı zamanlarda Özgür Politika, Artı Gerçek gibi mecralarda yazılmış şiirsel metinler artık bir arada, topluca okunabilir halde.
Fadıl Öztürk, bu kitabında ‘zor zamanlarda başını omuzuna koyduğu dağların’ heybetiyle çıkıyor okurun karşısına.
Dili bir taş ustası gibi incelikli işliyor ekinine. Başkalarının söyleminden kaçınıyor, kendi sesine yaslanmayı tercih ediyor.
Metaforları birçok yazarı kıskandıracak kadar yaratıcı. Başka bir bakma ve görme biçimi kuruyor metinlerinde.
Geniş bir aurası var yazarın. Doğayı ve canlıları, kendi hayatına değen taraflarıyla üretirken; insanlarla birlikte eşyaları da yazınına içerik kılmaktan sakınmıyor.
Bazen kederli bazen de çok öfkelidir dili. Ama öfkesini bile sözü incitmeden salıverir dünyaya; sabrında sabahladığı ‘’fotokopi cumhuriyette,’’ kimliğinden dolayı uğradığı haksızlıklar karşısında ‘’kötü alışkanlıklar edindim’’ diye hayıflanır.
Bazen bir insanın kendinden öteye taşıyamadığı, yürürken bile arkasında bıraktığı kederini;
Bazen vasati 40 çöp olan kibritin yanık hikayesini;
Bazen de Selahattin Demirtaş’ın solmayan gülüşü ile içeriden dışarıya saldığı bulaşıcı cesareti, onda cümleden sokağa fırlamış özgürlük oluyor. İşte o zaman ‘’dur’’ ihtarına uymayan şiirler düşürüyor muhalif saatine.
O ‘kalbi kırık dünyanın kalbini’ demirci ustası elleriyle severken; günümüzde barajlara boğdurulan Pêrisuyu’nun kenarında biriktirdiği pastoral meselleri ile Elazığ Sako Mahallesi’nin çoğu Dersim 38’den beri yaralı olan emekçi insanlarının mütevazı hikayelerini lirik bir dille ezgiliyor.
Yazar, yasaklanan anadili ve değiştirilen kent, kasaba, köy isimlerinin yarattığı yabancılaşmayı; “Adları değiştirilen çiçekler çağrıldığında geri dönüp bakmazlar” cümlesiyle oldukça naif bir ifadeyle not düşüyor takvimine.
‘Ağacın dili olsaydı da kendinden yapılmış kağıda yazılanları okusaymış’ diye içgeçirirken, ‘şarkıların bile yetişemediği uzaktakilere’ de açıyor sayfalarını; onlar için de efkarlanıyor başı dumanlı bir dağ gibi.
Bunca yıkıntının içinde umudunu da yitirmiyor yazar. Umudu ve direnişi tek cümleye sığdırıyor: “Günü geldiğinde bir ırmağın yatağını baharla beraber temizlediği gibi süpüreceğiz bunları.”
Fadıl Öztürk, Saatli Muhalif Takvimi’nde; rüzgarın kabından çıkınca fırtınaya dönüştüğü yıllarda yaşayan insanların lirik öyküleri ile günümüzün çalkantılı siyasal, politik gündemini bir arada sunuyor okura.
Fadıl Öztürk: Saatli Muhalif Takvimi, 264 Sf. Lîs Yay. Kasım 2020, Diyarbakır