Êzidî Soykırımı’na dair düzenlenen panelde konuşan Yazda Derneği avukatlarından Natia Navrouzov ‘IŞİD üyeleri nasıl Ankara’da gezebiliyor. Türk halkına siyasilere ve hükümete sormalısınız’ dedi
Halkların Köprüsü Derneği tarafından düzenlenen 2’nci İzmir Uluslararası Mülteci Film Festivali ikinci gününde Alsancak Fransız Kültür Merkezi’nde devam etti. Gün boyunca film gösterimleri ve söyleşilerle süren festivalde günün son etkinliği “Soykırımdan hayatta kalmak: Êzidîlerin direniş hikayeleri” adlı panel oldu. Derneğin Kurucu Başkanı Prof. Dr. Cem Terzi’nin moderatör olarak yer aldığı panelde IŞİD’in soykırım saldırılarına tanıklık eden Yazda Derneği üyesi kadınlardan Farida Falıt Jrdo, Ameena Qasım Khalaf, Avukat Natia Navrouzov ile sanatçı Zülfü Livaneli panelist olarak yer aldı. Paneli çok sayıda kişi izledi.
‘Kürt sorununda sanatçılar yeterli sorumluluk almadı’
İlk olarak konuşan sanatçı Zülfü Livaneli, göç sorununun giderek daha da derinleştiğini belirterek bunun sebebi olarak eşitsizliği gösterdi. Avrupa devletlerinin zenginliklerini Ortadoğu ve Afrika halklarını sömürmek üzerinden sağladıklarını ifade eden Livaneli, yoksullaştırılan halklara köleliği kabul etmelerinin dayatıldığını ifade etti. Türkiye’de Kürtlere yönelik ayrımcılığa da değinen Livaneli, bu sorunun aşılamamasında sanatçıların yeterli sorumluluğu almamasına işaret etti.
‘Silahlarımız az olduğu için kendimizi koruyamadık’
Ardından söz alan Ameena Qasım Khalaf ise 3 Ağustos 2014’te yaşanan IŞİD saldırısından sonra yaşadıklarını anlattı. Khalaf, “Êzidî olarak dağlarda aç susuz yaşadık. Korku içindeydik. Bazı erkekler hafif silahlarıyla bizi savundular. Ama silahlarımız az olduğu için kendimizi koruyamadık” şeklinde konuştu. IŞİD’den kaçabildikleri bir anda sığındıkları Arap ailesine bütün paralarını verdiklerini ancak ailenin kendilerini tekrar IŞİD’e sattığını dile getiren Khalaf, “Bunlardan sonra güvenli şekilde yaşamak ve eskisi gibi çalışmak istiyoruz. O nedenle sizin gibi insanlardan bizlere hem psikolojik hem de hukuki olarak destek olunmasını istiyoruz” dedi.
‘Yapay çözümler sunuldu’
İstihdam, sağlık ve eğitim hizmetlerine ihtiyaç duyduklarını vurgulayan Khalaf, “Hâlâ vücudumda şarapnel parçası var. Birçok ailenin yeniden kendi hikayelerini yazmak için maddi desteğe ihtiyacı var. Şu ana kadar yapay çözümler sunuldu. Ama daha çok şeye ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.
‘Basın kim olduğumuzla ilgilendi’
Ailesinin de Êzidî Katliamı’ndan kaçarak Gürcistan’a yerleştiğini, buradan da Fransa’ya iltica ettiğini belirten Yazda Derneği avukatlarından Natia Navrouzov da “Sadece birkaç saat içinde 12 bin insan kaçtı veya öldürüldü 400 bin kişi Barzani bölgesindeki yerini terk etti. Tüm bunların sebebi kimliğimizdi. Tüm bunlar olurken ise basın bize nasıl yardım edileceğiyle değil, Êzidîlerin kim olduğuyla ilgilendi” sözlerine yer verdi.
‘Êzidî Soykırımı’nın gölgede kalmaması için çabalıyoruz’
IŞİD’in işlediği suçların belgelenmesi için bir proje yürüttüklerini söyleyen Navrouzov, bu suçları tarihsel olarak kayda geçirmeyi hedeflediklerini belirtti. Osmanlı Devleti’nin işlediği Ermeni Katliamı’nda Êzidîlerin de soykırıma uğramasının gölgede bırakıldığını kaydeden Navrouzov “Amacımız DAİŞ katliamlarından sonra da Êzidîlerin gölgede bırakmamaktı. Bu projenin ikinci amacı faillerin ortaya çıkarılması” dedi.
‘Türkiye’deki yurttaşların da yapabilecekleri var’
ABD, Belçika ve Hollanda resmi olarak Êzidî Soykırımı’nı kabul ederken Türkiye’nin hâlâ kabul etmediğini hatırlatan Navrouzov, “Sizin de yurttaşları olarak yapabilecekleriniz olmalı. Projemizde tanıklık ve suç mahallinden alınan verileri topluyoruz. Kadın ve kitle katliamından, askere alınan erkeklerden 2 bin kişinin tanıklığını topladık. 100’den fazla suç mahalli, katliam bölgeleri ve 68 zarar verilmiş Êzidî tapınağı tespit ettik. Katliamdan zarar görenlerin tutulduğu yerler de var içinde” ifadelerinde bulundu.
‘IŞİD üyelerinin Ankara’da nasıl gezebildiği sorulmalı’
Almanya’da 5 IŞİD üyesinin tutuklanmasını sağladıklarını belirten Navrouzov, bu şekilde dünyada ilk defa Êzidî Soykırımı’nın kabul edilmiş olduğunu dile getirdi. Ancak aradan geçen 8 yıla rağmen başka bir örneğin yaşanmadığını kaydeden Navrouzov “Daha fazlası yapılmalı. Irak ve Türkiye’de DAİŞ soykırımdan değil terör örgütü üyeliğinden yargılanıyor. 2 bin 800 Êzidî bir yerlerde ve korku içinde kapatılmış durumda. Kimisi Türkiye’de ortaya çıkıyor. Hatta bazıları DAİŞ’in yenildiğini bilmiyor. Rojda geçen hafta Ankara’da bulundu. Sincar’da alıkonmuş ve 3 yıl işkence görmüş. Kurtulmasının sebebi zayıflaması DAİŞ’in işine yaramaması. 8 bin dolara ailesine satıldı. Aileleri akrabaları bildiği halde Türk hükümeti aileye yardım etmedi. DAİŞ üyeleri nasıl Ankara’da gezebiliyor? Türk halkına siyasilere ve hükümete sormalısınız” şeklinde konuştu.
‘Irak hükümetinin desteği yetersiz’
Son olarak söz alan Yazda Derneği Koordinatörlerinden Farida Falıt Jrdo, kendisinin de IŞİD’den kurtulduğunu dile getirdi. Şimdiye kadar IŞİD’den kurtulan bin 200 kadınla görüştüğünü hâlâ bin 500 kadınla çalıştıklarını belirten Farida şöyle konuştu: “Ancak bu kadar kadından 700 kadın kabul edebildik. Çünkü imkan yoktu. Bir de pandemi vardı. Irak hükümeti sağlık ocağına girmek için bile kimliğini değiştirilmesini istiyordu. Kürdistan’da sadece 15 kampı desteklediler. Bu kadınlar için kampta takriben 28 proje yapıldı. Hollanda hükümeti 2020’de başlayan projeyi 2021’de bitirdi. Bu şekilde 850 aile desteklendi. Şimdi başka bir projeye başladık. Şimdilik 200 kişiye yardım yapabiliyorlar. En çok maruz kalanlara öncelik vermek zorunda kaldık.”
‘Kimden ne yardım gelirse faydalı olacak’
Eşi çocuğu katledilen yalnız kalan kadınların Irak hükümetinden destek alamadığına dikkat çeken Farida, “Geçen yıl bir kampta bulunan Êzidî bir kadın ‘DAİŞ’ten kurtulduk ama burada başka bir ateş içinde öleceğiz’ dedi. 750 kadar kişi eşini, çocuğunu, yakınını kaybetmiş ve destek almıyor. Kimden nasıl bir destek gelirse gelsin iyi olacak” dedi.
Panel soru ve cevap bölümü ile sona erdi.
İZMİR / JINNEWS