Aşımıza, ekmeğimize, toprağımıza göz koyanlar bizi yok saydılar, dilimizi, kimliğimizi yok edip topraklarımızı işgal ettiler ama asla bizi yenemediler. Her seferinde yine bir yol bulup yüce dağlarımıza sığınarak, direnerek var olduk, EZ LIVIRIM dedik
Rubar Amedi
Zamanın ve tarihin derinliklerinde kaybedilmek istendik. Açılmış karanlık delhizlerde boğulmak istendik ama her seferinde kendimizi küllerimizden yeniden yaratıp var olduk. Direndik ve EZ LIVIRIM dedik.
Dersim’de ana karnından süngüler ile çıkarıldık. Darağaçlarında çocuklarımızın, eşlerimizin, halkımızın gözleri önünde asıldık. Kutu Deresi’ni kanlarımızla kan kırmızı rengine boyadılar. Yine de bitmedik, tükenmedik, direndik ve EZ LIVIRIM dedik.
Zalimler bizi topraklarımızda kendilerine benzeterek kaybetmek istediler. Acem yaptılar, Fars yaptılar, Türk yaptılar, Arap yaptılar, yetmemiş olacak ki kart kurt yaptılar ama her seferinde yine kendimizi kendi topraklarımızda aradık bulduk. Bazen Ehmedê Xanî olduk bazen de Baba Tahiri Uryan olup kendimizi kitaplara kayıt ettik ve EZ LIVIRIM dedik.
Üzerimizi betonla kaplayıp tunç eli ile terbiye edilmek istendik. Bir daha isyana teşebbüs etmesinler diye sürgünler ile korkutulduk, İstiklal Mahkemeleri ile Üç Ali’nin Divanı Harpları’nda yargılanıp ölüme mahkûm edildik ama yine her seferinde isyana teşebbüs edip EZ LIVIRIM dedik.
Kimi zaman kardeş, dost, hısım dediklerimizin ihanetine uğradık. Kara kara düşünüp oturup ağladık, kardeş kardeşe bunu yapmaz dedik. Rayber’e ekmek verdik, su verdik, Binbaşı Kasım Beg’i soframıza buyur ettik. Buna rağmen ihanetin paslı hançerlerini bağrımıza sapladıklarında durup pes etmedik. Bir yol bulup yine direndik, var olduk, yaşam bulduk ve EZ LIVIRIM dedik.
Asla ama asla durmadık kendimizi aramaktan. Bir yanımızın yitik olduğunu hep bildik, ülkemiz yasak, dilimiz yasak, kimliğimiz yasak, varız ama yok gibiyiz, yaşıyoruz ama yaşayan ölü konumundayız.
Adının bile anılmasının canından olma gerekçesi olan Kürdistan coğrafyasının Kürdüyüz. Buna rağmen yılmadık, yine aradık ve kendimizi kendi topraklarımızda Kürdistan’ı haykırarak bulduk ve EZ LIVIRIM dedik.
Kürdün hakikati arayışı ve direnişi her zaman için egemenlerin korkulu rüyası olmuştur. Bu arayışı bastırmak için bazen Halepçe’de ve Dersim’de kimyasal silahlar ile katledip arayışı durdurmaya çalıştılar. Bazen de Enfal ile tanrının buyruğuymuş gibi katliamlar yapıp yok etmek istediler. Çünkü onlar için esas olan en iyi Kürt ölü Kürttür. Diri olan Kürt direnişin Kürdüdür. Onun için Kürt asla diri olmamalıdır. Buna rağmen hep diri kaldık ve hep direndik. EZ LIVIRIM dedik.
Amed zindanında uygulanan tüm vahşete rağmen yine direnmek için bir yol bulduk. Bulduğumuz yol zorlu, zahmetli ve bedel isteyen bir yoldu. Teslimiyetin ve ihanetin kol gezdiği o izbe hücrelerde ışık arayışçıları buldukları yolda yürümeye ısrar ettiler ve tam da devletin bitirdik dedikleri anda mazlumlar ile EZ LIVIRIM, bitmedik dedik. Ardından Dörtler’in fedai eylemi ve 14 Temmuz direnişi ile varız, var olacağız ve direnerek kazanacağız diyerek EZ LIVIRIM dedik.
En zorlu süreçlerde, en amansız zamanlarda tarih sahnesine damgamızı vurarak çıktık. Tarihe direnerek vurduğumuz her damga gelecek güzel günlerin habercisi oldu. Ne yıkım, ne talan, ne baskı ve zulüm asla yıldırmadı bizleri çünkü biliyoruz ki artık kılıç kınından, ok yayından çıkmıştır. Bir halkın özgürlüğü için binlerce Agitler, Beritanlar ve Zilanlar direniş çizgisinin sembolü olmuşlardır ve binlerce serdengeçti fedailer hala bu çizgide ısrarla yürümekte ve EZ LIVIRIM demektedir.
Biz bu topraklarda doğduk, bu topraklarda büyüdük, bu toprakların suyu ve nimetleri ile yaşadık. Kal u beladan beri bu toprakların gerçek sahipleriyiz. Hiçbir zaman topraklarımızı terk etmedik ve kimseye zulüm etmedik. Kimsenin aşına, namusuna göz koymadık. Kendi değerlerimiz ve inançlarımız ile yaşadık, var olduk. Bu topraklara gelen herkese kapımızı açtık, aşımızı paylaştık. Toprağımızın zenginliği bize dışarıdan zulmü beraberinde getirdi. Aşımıza, ekmeğimize, toprağımıza göz koyanlar bizi yok saydılar, dilimizi, kimliğimizi yok edip topraklarımızı işgal ettiler ama asla bizi yenemediler. Her seferinde yine bir yol bulup yüce dağlarımıza sığınarak, direnerek var olduk, EZ LIVIRIM dedik.
PKK savaşçısı Adil Bilikî’nin Mete Sayar’a verdiği EZ LIVIRIM cevabı bu hakikatin dile geliş biçimidir.
Bir iradenin zulme karşı var oluş biçimidir.
Bir halkın tekrardan kahramanca tarih sahnesine fedaileri ile çıkış biçimidir.
Bir halkın ihanete karşı direniş ile yaşama biçimidir. Bizi canlı kılan, umutlu kılan bu inançtır ve fedakârca yaşayan serdengeçtilerin kahramanlıklarıdır.
Yitirdiğimiz binlerce fedakâr kahramanlarımız için binlerce kere haykırarak diyoruz ki;
EZ LIVIRIM
EZ LIVIRIM
EZ LIVIRIM