Türkiye ilk başlarda ülke inşasını ve gelişmesini tarımdan gelecek gelire dayandırdı. Dışa karşı bağımsız, içerde çiftçiyi bağımlı kılıcı bir politik hat izledi. Ülkeye burjuvazi oluşturmak için tarımdan sanayi ve ticaret kesimine kaynak aktardı. Bu süreçte nüfusun yüzde 80’i tarım ile uğraşıyor, fakat köylünün işlediği toprak konusunda adalet ve eşitliği sağlayacak bir toprak reformu yapıl(a)madığı için Türkiye adaletsiz ve eşitsiz bir temel üzerine oturdu, oradan ilerledi. Bu sürecin yönetim siyasası; üreticiyi, tüketiciyi, burjuvaziyi birlikte gözeten “ortak yarar” odaklı bir inşa politikasıydı. Bu politika “Köylü milletin efendisidir” sloganıyla ifade ediliyor, üretici onurlandırılıyordu.
Gele gele
1. Dünya Savaşı sonrasında dışa karşı bağımsız ekonomik politik hat terk edildi. II. Dünya Savaşı’na kadar içerde bağımlı kılınan tarım, Marshall Planı ve ABD ile yapılan İkili Anlaşmalarla üretim girdilerinde dışa bağımlı hale dönüştürüldü. Yeni yönelimle tarımsal üretim modeli ve halkın beslenme kültürü aşındırılmaya başladı. Bu aşınma hali günümüzde hala sürmektedir…
Yine Marshall Planı’nın traktör teşvik politikasına paralel olarak montaj sanayilerinin şehirlerde kurulması sonucunda kırsal nüfus kent çeperine aktı. Köylüler köylerini terk ettiler, ama topraklarını satmadılar, toprak mülkiyet hakları kendilerinde saklı kaldı…
Hobi ve bağ evi
1980’den bu yana uygulanan serbest piyasa politikalarından kaynaklı tarım kesimi ile birlikte kentteki diğer bütün emekçi kesimler de yoksullaştı. Emekçiler yoksullaştıkça geride bıraktıkları topraklarından medet umdu, destek aradı. Emekli olanların bir kısmı topraklarına döndü, bir bölümü geride bıraktığı arazileri ekip biçmeye, bazıları payına düşen arazileri satmaya başladı. Arazilerini işlemek isteyenler, toprakların öyle çok paydaşlı olduğunu gördüler ki, işleyemeyeceklerini, işleseler bile ellerine bir şey geçmeyeceğini yaşayarak fark etti. Paylarına düşen arazi ölçeğinin çok küçük olduğunu, gerçek üretim yapan üreticiye satsa, oradan eline geçecek paranın dertlerine derman olmayacağını anladı. Düzenli ve güvenli geliri yok ki payını hobi bahçesi yapsın, keyfini çıkarsın.
Tam bağımlılık
1. Dünya Savaşı sonrası başlayan, her geçen gün dozu artan kimyasallı ürün üretiminin gıdada yarattığı panik halkı sağlıklı gıda arayışına itti. Bu ahvalde kentte biraz “şansı yaver” giden, elinde üç kuruş parası olan, toprağa özlem duyan, bireysel sağlıklı gıda üretmek isteyenler hobi bahçesi, bağ evi adı altında bu toprak parçacıklarını gerçek üreticilerin satın alamayacağı yüksek fiyat vererek almaya başladı. İşte o küçük parçaların mirasçıları/ sahipleri topraklarını bu hobi bahçesi ve bağ evine dönüştüreceklere satıyorlar şimdilerde. Evet, bir yandan yanlış tarım politikalarıyla çiftçiler topraklarıyla birlikte bitirilirken, diğer yandan miras yoluyla parça pincik olmuş/edilmiş tarım toprakları yoksulluk sebebiyle hobi ve bağ evleri adı altında lime lime ediliyor. Başka bir deyişle, tarım toprakları, maden, enerji, turizm şirketlerinin tahribatının dışında, bir de, oluşturulan hobi ve bağ evleri ile üretim dışına çıkarılıyor. Bu durum çok yaygın ve Türkiye tarımı için büyük tehlike! Görünmeyen, görülmezden bu konulara bugün el atmak, çözüm üretmek gerekiyor. Çünkü üretimin beşiği toprağın nasıl korunacağına dair çözüm üretmesi gereken hükümet-ler, çiftçilerin bu çıkmazından şirketlere nasıl ekmek çıkarırım derdinde; şirketlerin yararına Tarım Kanunu’nda değişikliğe gitmek istiyor. Kanun değişikliğinde; çiftçiye, “toprağını boş bırakırsan başkasına kiralarım”, diyor, “sopa gösteriyor. Bin bir güçlükle üretmeye çalışan çiftçiye de “üreteceksen, ancak sözleşmeli üretim yapabilirsin” diyerek, “köylü milletin efendisidir” politikasından, “kendine efendi bulursan, üretebilirsin!” politikasına dikey geçiş yapmak istiyor. Başka bir deyişle, Türkiye tarım topraklarını amaç dışı kullanımla üretim dışına hızla çıkıyor. Elde kalan toprakta üretim yapmayı da sözleşmeli üretim koşuluna bağlayarak halkın karnını küresel gıda ve tarım şirketleri doyursun aymazlığıyla tarım ve gıdada tam bağımlılığa doğru kürek çekiliyor.