Evrim sürecinde özlem duygusu oldukça yararlı bir amaca hizmet eder; öyle ki bu beklenti insana çoğu zaman zevk verdiği gibi canlı tutmasına neden olur. İnsan yaşamı boyunca her şeye özlem duyabilir. Bunu tam anlamıyla tanımlamak zor olsa da özlem duygusunu hissetmeyen insan yoktur. Olduğunu iddia eden olsa dahi bu insan doğasının bir parçası olduğu için reddedilmez. Özlem, bir yaşanmışlığa, arkadaşa, dosta, sevgiye, devrime, özgürlüğe, yaşama dair her şeye olabilir. Çok güçlü olduğu gibi giderilmedikçe unutulması zor bir duygu olabiliyor. Bir bireyin işlevsellik alanlarından birisi de duygularıdır. Duygularını kontrol edebilme kişinin isteğine bağlı orada ilerler. Kişinin duygusunu tanımlamadan ve bir olay karşısında hislerini belirlemesi zor ve anlamlandırması neredeyse imkansız olabiliyor. Gün içinde ne kadar çok duygu yaşadığımızın farkında değiliz. Bir kısmını rahatça yakalayabiliyoruz, bir kısmını ise farketmeden deneyimleyip hayatımıza devam ediyoruz. Farketmesek dahi bu duygular o anki ruh halimizi etkiliyor. Bazı duyguları çok rahatça yakalayabilmemizin nedenini ise bu duyguları çok yoğun yaşamamız olarak düşünebiliriz. Özlem duygumuzu kontrol etmek sağlığımızı ve genel iyilik halimizi etkiliyor.
Yönetebilmek önemli
İnsan Duyguları’nın Kitabı’nın (The Book of Human Emotions) yazarı, araştırmacı Tiffany Watt Smith, duygu tanımımızın zaman içinde evrildiğini söylüyor. Duyguları tanımlamak, onları yönetebilmemizi sağlıyor. Smith bu konuyla ilgili, “Yoğun bir duyguyla baş edebilmenin yolu, onu tanımlamaktan geçer. Hissettiğimiz duygulara bir isim verdiğimizde onları anlayabilir ve yönetebiliriz” açıklaması yapıyor.
İki temel duygu var
Hislerin bedensel yansımaları coğrafya, dil, ırk gözetmeksizin evrenseldir. Araştırmacılar duygular, ilkel ve karmaşık olmak üzere iki kategori altında topluyor. Psikolog Robert Plutchik’e göre, ilkel ‘temel’ duyguların her biri, “Benimseme ilgi, mutluluk, üzüntü, kızgınlık, korku, endişe, şaşırma ve tiksinti” tek bir yüz ifadesine karşılık gelir. Bu duygular evrensel ve doğuştan gelir. Karmaşık duygular ise kıskançlık, suçluluk, gurur, minnettarlık ve küçümsemeyi içerir ve bilişsel bir içeriğe sahiptirler. Farklı duyguların bir arada yaşandığı karma duygularda ise bir kişi aynı anda hem üzgün hem de mutlu olabilir. Hal Ersner Herschfield ve arkadaşlarının 2008 yılında yürüttüğü bir araştırmaya göre karma duygu deneyimi yaşa bağlı olarak değişiyor.
Zaman karmaşıklığı tetikliyor
Teorik olarak, ‘fazla zamanının kalmadığını’ deneyimlemek insanların yaşamdan zevk almasını ve dolayısıyla ‘mutluluk’ gibi olumlu duygular içinde olmalarını sağlıyor. Diğer taraftan aynı zamansal sınırlama, bu olumlu deneyimlerin biteceğine dair olan farkındalığı artırarak kişide karma duygular yaşanmasına sebep oluyor. Araştırmacılar, ‘beklenilen son’ ile karma duygu deneyimleme arasındaki ilişkiyi test ederek böyle bir sonuca vardı.
Heyecan uyandırır
Örneğin, gülme her toplumda mutluluğun ve sosyal benimsenmenin işareti iken, ağlama ise üzüntü belirtisi olarak ortaya çıkar. Özlem ise her toplumda aynı karşılığa sahiptir. Yaşanmış, yaşanmamış arzulara karşı özlem duymak heyecan uyandırdığı gibi canlı tutar, işte o yüzden de özlemek güzeldir.
Gülcan Kılagöz