Semiha Şahin*
“Umutsuzluğa kapıldığında bu kalabalığı hatırla!” Son yıllarda 8 Mart yürüyüşlerinde değişmeyen dövizlerden biri. Erkek egemenliğinin şiddeti ve sömürüsü en fazla çaresizlik ve çözümsüzlükle kendine yol buluyor. Faşizmin saldırıları umudu kırıyor ve çözümü üretmeyi zorlaştırıyor. “Yalnız ve bir başınasın, benim gücüm karşısında yapabileceğin hiçbir şey yok” zehrini beyinlere enjekte ediyor. İşte tam o anda, polis ablukası altında, bariyerlerle çevrilmiş sokaklarda isyan haykırışları, zılgıtların coşkusu akılları ve yürekleri bağlayan zincirleri kırıveriyor.
Amed’den İstanbul’a, Van’dan Osmaniye’ye, Samsun’dan Muğla’ya onlarca kentte kadınlar isyanını kuşanarak alanlara çıktı. Gece yürüyüşleri, basın açıklamaları, şölenler, ziyaretlerle isyanını, dayanışmasını, direnişini paylaştı.
Şovenist saldırganlığın kışkırtıldığı Karadeniz’de, Samsun’da “Jin jiyan azadi” sloganı sokaklarda yankılandı, Ankara’da coşkulu halaylar çekildi. İzmir hem kitleselliği hem de görselliğiyle kadın isyanının en güçlü yansıdığı kent oldu.
İstanbul’da saatler öncesinden İstiklal Caddesi’ne giriş çıkışlar kapatılmasına rağmen, ara sokaklardan gelen binlerce kadın, LGBTİ+ Sıraselviler’de erkek egemenliğine karşı eşitlik, özgürlük talebini dile getirdi. Renk renk dövizlerle kendi dilinde sözünü yansıttı. Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Rojbin Çetin’in fotoğraflarını taşıyarak “Eş başkanlık mor çizgimizdir” ısrarını ve iradesini sergiledi.
Kadınların özgürlük mücadelesini ve direnişini kırmak için son dönemde yaygınlaştırılan ev hapsi kararlarına da isyan bayrağı açıldı. Ev hapsinde olan Gamze Toprak, Hivda Selen ve Burcugül Çubuk, “Mücadelemiz eve sığmaz” diyerek 8 Mart’ta faşizmin kelepçelerini çıkardı, kadın isyanına isyanlarını ekledi.
Boğaziçi direnişiyle birlikte tırmandırılan LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemi 8 Mart öncesinden tekrar gündeme sokuldu. İktidar nefret söylemelerini tüm temsilcileri yoluyla yaygınlaştırırdı. 6 Mart’ta İstanbul Kadıköy’de yapılan yürüyüşe gökkuşağı bayrağına ve LGBTİ+ kortejine polis saldırısı yaşandı. Ortak sahiplenmeyle gözaltılar engellenmeye çalışıldı. 8 Mart’ta yapılan tüm eylemlerde “Alışın gitmiyoruz” sloganları ve dövizleriyle gökkuşağı bayrağı her yerde dalgalandırıldı.
Kod29 gerekçe gösterilerek işten atılan Migros ve SML Etiket işçisi kadınlar, 8 Mart’ı direniş çadırlarında karşıladı. Migros işçisi Fatma Yiğit, “Onlar gökdelenlerde oturarak bizim o depolarda ne yaşadığımızı bilemezler. Sonuna kadar direneceğim” öfkesini ve direnişini Meclis kürsülerine taşıdı.
Dersim’de bir yıldan fazladır kayıp olan Gülistan Doku’nun ailesi ve arkadaşları, Gülistan’ın akıbetinin açığa çıkarılması için Valiliğe yürüyerek Gülistan’ın akıbetinin açıklanmasını istedi. Televizyonlarda, kürsülerde, sokaklarda, evlerde faşizmin erkek yüzünü yaşarken, koyu karanlığın aydınlığa yaklaştığımız anlar olduğunu biliyoruz. Karanlığın üstüne üstüne yürümek, korkmadan susmadan ve itaat etmeden sokakları arşınlamak, can bedelleriyle bize mücadeleyi miras bırakanların izini sürmek, onların meşalelerinden aydınlanmak gücümüze güç katacaktır.
Faşizmin, baskı ve zorbalığı her yerde. Erkek şiddeti de her yerde. Birbirinin varlığından güçleniyorlar. Haklarımızı ellerimizden almak için her küçük fırsatı kolluyorlar. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme tartışmasını gündemde tutuyorlar, 6284 sayılı kanunu uygulamamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Yargı da kararlarıyla kadın katillerini, tecavüzcüleri ve tacizleri adeta ödüllendiriyor. İktidarda olmakla her istediklerini yapabileceklerini sanıyorlar. Ancak bu onların gücünün değil güçsüzlüğünün göstergesidir. İstanbul’daki gece yürüyüşüne katılan 10 kadının “Cumhurbaşkanlığına hakaret”, “2911 sayılı kanuna muhalefet” gerekçesiyle 9 Mart’ta gözaltına alınması da bunun bir işaretidir. “Reform” dedikleri paketlerinin içi boş laf kalabalığından ve göstermelik olduğu bir kez daha görüldü.
Ekranlardan, kürsülerden, medyasından nefret ve ölüm kusanlar, “erkekler daha çok öldürülüyor” yalanları söyleyenler, kadına yönelik suçları bireysel göstermeye çalışanlar kadınların özgürlük ve eşitlik düşlerini yok edemez, mücadelelerini ve isyanlarını bastıramazlar.
Boğaziçi’nden taşan direniş, evlere-hapishanelere zincirlenemeyen özgürlük tutkusu, patronlara karşı fabrika önlerinde yanan mücadele ateşi, Newroz meydanlarında yankılanacak, Kürt kadınlarının zılgıtları faşizmi yenecektir.
*HDP Kadın Koordinasyonu Üyesi