Türk ordusu ağır ağır, usul usul, yavaş yavaş Doğu ve Güneydoğu istikametinde hareketleniyor.
Jandarma da öyle… Çaktırmadan…
Polis, PÖH filan… İstikamet Şark ve Cenub-i Şark cephesi…
Sakın telaşlanmayın.
Savaş için, işgal için, ilhak için değil… Hiç olur mu? Vatan “bizim vatan”. “Ordu, jandarma, polis bizim” ne kelime, “bizden içerü”…
Geçenlerde bir milliyetçi ahbabımın çocuğu doğdu. Ziyarete gittim. Gelen anneye babaya soruyor: “Ayol piyadeye mi yoksa denizciye mi benziyor?” “Hiç olur mu, gözlerine bir bak, tıpkı havacı…” “Bana kalırsa jandarmayı daha çok andırıyor”… Bekçi Mürteza’nın ayali kızıyor, “bence çocuk tipik bir PÖH… tek kaşı kalkık baksana…”
Ziyaretçiler haklı: Türk asker doğar…
Konudan koptum.
Kıbrıs işgali esnasında Mersin’de savaş gemisine binen askere sormuşlardı: “Nereye?”
“Barış’a” demişti saf saf…
Şimdi de Şırnak’a dümen kıran Tankçı’ya sesleniyorlar: “Nereye hemşerim… Barış harekatına mı?” Vatandaş öyle görmüş ne yapsın, ne sorsun? Bu ülkede barışa hep böyle gidiliyor; biniyorsun Jet’e yallah barış semalarındasın. Atlıyorsun Tank’a ver elini ebedi barış…Topçunun vurduğu yerde barış gülü açıyor. Lakin bu defa aldığı cevap Kek Hamdo’yu şaşırtıyor: “Bu defa barışa gitmiyoruz, demokrasiye gidiyoruz…”
İyi mi?
Alışılmadık bir cevaptır. Duyulmamıştır.
Cemseler cemseleri izlemekte, tank paletleri toprağı harman etmekte, uçak gürültüleri camları zangırdatmakta…
“Demokraside ne edeceksin kurban?” diye sorusunu tekrarlıyor. “Zahmet edip de gelme, zaten Erdoğan her bir yere demokrasi getirmiştir, rahatımız yerindedir, evimizden çıkmıyoruz, sokakta gezmiyoruz, sen daha iyisini mi yapacaksın da, demokrasiye gidiyorsun?”
Tankçı yanıt veremeden Kek Hamdo’nun yanından geçip gidiyor. Arkadan bir top arabası… “Demokrasi için ne yapacaksınız hemşerim?”
“Hiiiç…31 Mart’da oyumuzu atıp, gerisin geri döneceğiz…”
Şimdi siz kendinizi Kek Hamdo’nun yerine koyun. Ne anlardınız bu işten… Ordu, jandarma, JÖH, PÖH, asayiş, bekçi, hepten seçmen haline geliyor ve hepsinin de sandıkları Kürdistan’da olduğundan, hep birden sandık bölgelerine doğru ağır ağır, parça parça gitmekteler.
Sizi bilmem ama Kek Hamdo’nun iki gözü iki çeşme. Sevinçten ağlıyor. Bir yandan da mırıldanıyor: “Rabbime bin şükür, bu defa barış için bomba atmayacaklar, demokrasi için evimizi başımıza yıkmayacaklar…”
Bomba atmayacaklar!
Ne atacaklar?
Kek Hamdo’nun zihni açılır gibi oluyor. Henüz tam değil… Sisler yavaştan aralanıyor:
“Oy atacaklar…”
Nereye atacaklar?
“Bizim sandıklara atacaklar…”
“Allah allah, bunların kendi sandıkları yok mudur? Ne diye teeeee Trakyalardan zahmet edip Hakkari’de oy atmaya geliyorlar ki?”
“Demokrasi getirmek için geliyorlar dedik ya…”
Gerçekten insanin aklı karışıyor. Koskoca devlet “barış” için “eve bomba atıyor”, sonra dönüp, o ev sakinlerinin oy kullandığı sandığa da “demokrasi” için “oy” atıyor.
“Vay canına diyor Kek Hamdo, önce barış için evimize bomba, sonra demokrasi için sandığımıza oy…”
Bu işin aslı astarı nedir diye bir koşu HDP’ye varıyor. Karşısında Şırnaklı vekil Hüseyin Kaçmaz. Bir güzel açıklıyor:
“Yerel seçimlerde oy kullanmaları için binlerce asker-polis kaydının kent merkezi ve Beytüşşebap’a alındığını doğruladıklarını belirten HDP Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, 4-5 bin civarında bir kaydırmanın daha söz konusu olduğunu söyledi.”
Müthiş bir keşif…
Savaş tarihleri böylesini yazmamıştır.
Örneğin 2. Dünya Savaşı’nda Hitler orduları işgal ettikleri yerleri askerle işgal etmiştir ama, hiç bir zaman o askerleri o halkların yerine “seçmen” haline getirmeyi aklının köşesinden geçirmemiştir.
Ukrayna’da Alman Nazi subay ve astsubaylarının Ukyayna halkı adına oy kullandığı bir durumu film konusu yapsalar, gülmekten ölürdünüz.
Anlaşılan o ki, 31 Mart yerel seçimlerinde, oy dengesi kritik olan seçim bölgelerinde Türk ordusu, jandarması, başka bölgelerden taşınmış korucusu, JÖH’ü, PÖH’ü “sandıklara” hakim olacak…
Böylece Kürdistan’a demokrasi gelmiş olacak. Quto Sur duvarındaki “O artık asker” yazısını siyaha boyadı, üstüne, “O artık seçmen” diye yazdı.
Ve sonra HDP’ye gitti, Leyla Güven’i direniş yolculuğunun 41. gününde saygıyla selamladı.