PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde süresiz-dönüşümsüz açlık grevine başlayan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in açlık grevi eylemi 44. gününde. Cezaevlerinde tutukluların 27 Kasım’da başlattıkları ve 17 Aralık’tan bu yana da süresiz ve dönüşümsüz olarak sürdürdükleri açlık grevleri de devam ediyor. Fransa’nın Strasbourg kentinde başlatılan süresiz dönüşümsüz açlık greve de devam ederken, Kürtler yaşadıkları her yerde de tecridin kalması için eylemlerini yaygınlaştırıyor. FARC’lı kadınlar da yaptıkları açıklama ile Güven’e destek verdi Türkiye’nin en önemli adli tıp uzmanlarından Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, açlık grevinin sağlık boyutuna ilişkin Jinnews’ten Safiye Alağaş’a konuştu. Açlık grevlerinin bütün boyutlarıyla üzerinde durdukları ve önemsedikleri alanlardan biri olduğunu belirten Fincancı, insan sağlığını ciddi biçimde etkileyen sonuçları olduğunu vurguladı. Fincancı, “O yüzden yıllar içinde edindiğimiz deneyimlerde açlık grevi yapıldığında mutlaka açlık greviyle birlikte B1 vitamini yani ‘tiyamin’ dediğimiz vitaminin kullanılması gerekiyor. Çünkü B1 hem beynin korunmasını sağlıyor hem de sinirlerin korunmasını sağlıyor. Eğer B1 kullanılmaz ise sadece su, tuz, şeker ve karbonat kullanılırsa ‘tiyamin’ yetersizliğine yol açar. Bu da hem beyin dokusunda ağır hasara hem de sinirlerde ağır hasara yol açar. Kendi B1 vitamini talep ediyorsa ve verilmiyorsa bunun ayrıca bir hak ihlali olduğunu görmek gerekiyor. Çünkü açlık grevlerinde kişilerin gereksinimlerine karşılık bulunması gerekiyor” diye belirtti.
40 günden sonra sorun
Açlık grevinin 40. gününden sonra sağlık sorunlarının ağırlaştığının altını çizen Fincancı, “Vücut ağırlığının ne kadar kaybedildiğini ve beden kitle endeksinin hangi düzeyde olduğunu önemsiyoruz. Çünkü kişiden kişiye değişiyor. Kişinin yaşı, sağlık durumu, açlık grevi öncesi sağlık durumuna bakıyoruz. Herbiri belirleyici. Mutlaka yakın ve günlük bir takibin olması gerektiğini hatırlatmak gerekiyor. Yıllardır bağımsız hekimler ve açlık grevinde olan kişinin talep edeceği hekimler tarafından izlenmesini söylüyoruz. Dolayısıyla TTB’nin bu izleme sürecinde bağımsız hekimleri görevlendirerek izlemesi yerinde olur. Gün olarak söyleyecek olursak 40. günlerden sonra ciddi sorunlar yaşandığını biliyoruz. Özellikle B1 vitamini alınmadığı dönemlerde” ifadelerini kullandı.
Ağır sonuçları olmadan
Güven’in eyleminin ses bulup sona ermesi için taleplerinin özellikle kamuoyunca paylaşılması gerektiğini ifade eden Fincancı şöyle dedi: “Çünkü açlık grevi, sesini yeterince duyuramadığı koşullarda insanların başvurmak durumunda kaldıkları bir ses çıkarma eylemidir. Dolayısıyla bu ses çıkarma eylemine ‘evet duyduk’ dememiz gerekiyor ki insanlar daha ağır sonuçlarıyla karşılaşmasın. Türkiye’de zaten ağır insan hakları ihlalleriyle karşı karşıyayız. Bir süredir hak ihlallerinin çok ciddi boyuta ulaştığını biliyoruz. Maalesef Türkiye’nin tarihi bir yarasıdır hak taleplerinin görmezden gelinmesi. O yüzden ancak bağımsız medya araçları ile sesi duyurmaya çalışıyoruz. Bunlar da son derece sınırlı ve bir avuç bağımsız medya.”
FARC’lı kadınlar: Tecrit barışa engel
Kolombiya’da 50 yılı aşkın süren mücadelenin ardından sivil ve siyaset hayatına geçiş yaptıktan sonra “Halkın Alternatif Devrimci Gücü” adını alan FARC’ın kadın mensupları DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’e destek açıklamasında bulundu. “Güven’in tutukluluğuna son verilmesi ve hükümet tarafından durdurulan barış müzakerelerinin yeniden başlatılması” çağrısında bulunan kadınlar, Öcalan’a dönük tecridin ‘insanlıkdışı ve yasadışı’ olduğunu belirterek, tecride son verilmesini talep etti. Yapılan açıklamada, “Öcalan’ın tutukluluğu, Kürt halkının durumuna yönelik barış ve siyasi çözüm yolunda bir engeldir ve tüm uluslararası sözleşmelerine aykırıdır” denildi. HDP milletvekilleri ile partiye destek veren 5 bini aşkın ismin tutuklandığına dikkat çekilen açıklamada son olarak şöyle denildi: “Farianas (FARC’ın kadın üyeleri) olarak, açlık grevlerine sempati duyuyor ve yasama faaliyetini sürdürebilmesi için Leyla Güven’in yasadışı tutukluluğunun en yakında zamanda sonlanacağını umuyoruz.”
Meclis sessiz kalamaz
HDP Ağrı Milletvekili ve Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir, Meclis’teki bütçe görüşmelerinde konuştu. Leyla Güven’in açlık grevi karşısında Meclis’in sessizliğini eleştiren Taşdemir, “Ömrü mücadele ile geçen bir kadın, bir belediye başkanı, bir milletvekili, 2 çocuğu olan bir anne, 55 yaşında rehin tutulduğu cezaevinde bedenini açlık grevine yatırmışsa hiç kimse, özellikle de bir üyesi olduğu bu parlamento artık sessiz kalamaz” diye konuştu.
AK ve CPT’ye ‘harekete geç’ çağrısı
Teciridin kaldırılması için Fransa’nın Strasbourg kentinde 15 kişinin başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi 5. gününde. Mezopotamya Kültür Evi’nde açlık grevini sürdüren eylemcilere destek ziyaretleri sürüyor. Strasbourg ve çevre kentlerden çok sayıda kişi de eylemcileri desteklemek amacıyla ziyaret etti. Öte yandan İsviçre’den çok sayıda Kürt genci de grup halinde eylemcileri ziyaret etti. Gençler, açlık grevcilerinin duruşunu selamlarken, kendilerinin de mücadeleyi yükselteceğini vurguladı. Eylemciler, İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) ile Avrupa Konseyi’ne (AK) harekete geçme çağrısında da bulundu. AK yetkilileriyle yapılan bazı görüşmelerde ise, eylemin basın açıklamasının yapıldığı ilk andan itibaren yakından takip edildiği bilgisi verildi. Konuya ilişkin bilgi veren HDP’nin AK nezdindeki temsilcisi Fayik Yağızay, görüştüğü tüm yetkililerin bilgi sahibi olduklarını söylediğini aktardı. Öte yandan eylemcilerin, CPT’den görüşme talebinde bulundukları bildirildi. Yağızay’ın verdiği bilgiye göre, yazılı başvuru da yapılacak.
Sanatçılardan ziyaret
Mezopotamya İşçileri Derneği’nin, tecridin kaldırılması için başlatılan açlık grevlerine destek vermek için Süleymaniye’de başlattığı açlık grevi eylemine destek ziyaretleri devam ediyor. Federe Kürdistan Bölgesi Kültür ve Sanat üyeleri eylemcileri ziyaret ederek desteklerini sundu. Eylemciler yaptıkları açıklamada PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit kırılıncaya kadar eylemlerine devam edeceklerini belirtti. Kültür ve Sanat üyeleri, eylemciler için şarkılarını seslendirdi.
Saldırılar korkunun ifadesi
İmralı’daki tecridi değerlendiren HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları, “Kürt halkının ortak talebi Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasıdır” dedi. Yapılan eylemler karşısında AKP-MHP ittifakının vurdumduymaz tutumuna tepki gösteren Farisoğulları, bu durumun rahatsız edici olduğunu dile getirdi. Öcalan üzerinde 20 yıla yakın uygulanan tecride dikkat çeken Farisoğulları, son 3 yılda ise tecridin mutlaklaştırıldığını dile getirerek, “Tecrit sadece İmralı ile sınırlı değil. Sayın Öcalan şahsında Kürt kazanımlarına yönelik saldırıdır” dedi. AKP-MHP ittifakının bir şovenizm dalgası yaratmak istediğini belirten Farisoğulları, yaşanan gelişmelerden kaynaklı partisinin MYK ve meclis grubundakilerin de katılımıyla 22 Aralık’ta toplantı gerçekleştireceklerini kaydederek, tecridin kaldırılmaması durumunda ise farklı eylem ve etkinlikler gerçekleştireceklerini ifade etti. “Kürt halkının ortak talebi Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasıdır” diyen Farisoğulları, görüşme sağlanıncaya kadar eylemlerin süreceğini söyledi. Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve Güven ile dayanışmak için farklı illerde açlık grevine giren HDP’lilerin gözaltına alınıp tutuklanmasına da tepki gösteren Farisoğulları, “Bu eylemler, AKP-MHP ittifakının ciddi şekilde endişelendirdi. Bir korkuya kapılma durumu da gelişti. Bu saldırılarının temeli, korkularının somut ifadesidir” diye konuştu.
HABER MERKEZİ