Sessizlik, tepkisizlik, iddiasızlık ve politik iddianın arkasında durmamak, yanlışlığın sürmesine destektir. Her şeyde, her yerde olduğu gibi kaos ömrü biraz uzatır, ama tamamına erdirmez. En azından tarım ve gıdada olduğu gibi; kriz döner, tetiği çekeni kendi alnının ortasından vurur.
Bir fotoğraf
Küçük aile çiftçiliğini ortadan kaldırarak dünyadaki tarım ve gıdayı tamamen ele geçirmek istiyor küresel şirketler. Bunun için hükümetler aracılığıyla uyguladıkları serbest piyasa silahını kullanıyorlar. Serbest piyasa politikalarının tarımda yaptığı tahribat, tahribat oranında gıdada kurdukları denetimi gazeteciler olarak ha bire yazıyoruz. Tarım örgütleri bir başka koldan dile getiriyor. Nafile. İyiye doğru bir şey değişmiyor. Hiçbir dönemde köylüler bu kadar güçsüz ve yalnız kalmamışlardı. Bu yüzden tarımdaki tahribat ve kötü gidişat, geri vites tam gaz sürüyor. Biz gazeteciler olumsuz gidişatı yazdıkça, tarım örgütleri yanlışlığı ve tahribatı dile getirdikçe küresel tarım ve gıda şirketleri, kat ettikleri yolları ve toplum üzerindeki etkisini üzerimizden teyit ediyorlar. Hükümetler de şirket yanlısı, küçük aile çiftçiliği karşıtlıklarını bu yazılan, söylenenler üzerinden, değerlendiriyor, ölçüyor. Yani küresel şirketler ile hükümetlerin etki ölçerleri konumundayız.
Birbirlerini yok sayıyorlar
Meclis’te grubu olan, olmayan iktidar ve muhalefet partileriyle, Meclis dışındaki partiler, tarımdaki tahribatı eksiksiz biliyorlar. Hepsi tarım ve gıdaya dair bütün rakamları havada uçuşturuyorlar. Sonra hükümet kalkıyor ürün fiyatlarını belirliyor. Muhalefet, kendi tarım politikalarına göre, olması gereken fiyatı açıklıyor. Buna rağmen şirketler, kendi belirledikleri fiyatı uyguluyor ne hükümet, ne de muhalefet partileri ‘ne oluyor ya!’ demiyor. Ürün fiyatlarını açıklamakla görevlerini tamamladıklarını mı düşünüyorlar acaba? Aslında hükümet fiyatı usulen açıkladığını en iyi kendisi biliyor. Muhalefetin ise açıkladığı fiyatın takipçisi olmayacağından da adı gibi emin. Bu bakımdan tarım konusundaki çiftçi aleyhtarı politikalarında son derece rahat davranıyor, hükümet ve şirketler.
Özcesi
Şirketler hükümeti, hükümet muhalefeti, muhalefet kendi söylediğini yok sayıyor. Ama olan çiftçilere oluyor; yok oluyorlar! Tarım şirketleşiyor. Aldıran yok. Hükümet açıkladığı fiyatın arkasında durmuyor, muhalefet açıkladığı fiyatın uygulanması için çabalamıyor. Ama yer yerinde duruyor, oynamıyor. Gıda krizi toplumun aklını başına getirmiyor, Covid ile birlikte tarım ve gıdanın çok konuşulması da krize çare olamıyorsa, kafamızı iki elimizin arasına alıp mı, şapkayı önümüze koyup mu düşünmeli? Yoksa ne?