5’li çete olarak nitelenen Cengiz Holding, Eti Bakır’la Kastamonu, Artvin ve Mazıdağı’nı yerle bir edip kirletmeyi sürdürürken, Türkiye’nin cari açığını kapatmak için çalıştıklarını belirtmeleri dikkat çekti
Eti Bakır, Kastamonu Küre’de yıllık 1,5 milyon ton cevher üretirken, elde edilen cevher Samsun işletmesi izabe tesisinde işliyor. Çıkan pirit konsantresini ise Mardin Mazıdağı’ndaki tesislere gönderiyor. Milliyet’e konuşan Eti Bakır AŞ Küre İşletme Müdürü Mahir Tezcan, pirit konsantresinin karayoluyla Kurşunlu’ya, oradan da demiryolu ile Mardin Mazıdağı’ndaki tesislere gönderildiğini söyleyerek, “Burada konsantrenin içindeki metaller geri kazanılıyor; dünya kobalt üretiminin yüzde 2’si Mardin’de yapılıyor” dedi.
Küre’de tepe kalmadı
Tezcan, “Eti Bakır Küre’de maden çalışmalarını özelleştirme süreci öncesinde 140 metreye kadar sürdürebiliyordu. Bugün 960 metreden bile güvenli bir şekilde maden çıkarabiliyoruz. 2022 sonu üretim hedefimiz 1,5 milyon tonu aşmak. Bu da yaklaşık 24 bin ton katot bakıra karşılık geliyor. Samsun’daki izabe bakır tesisimizin ana tedarikçisi konumundayız. Rüzgar ve güneş enerjisinde kullanılan ekipmanlar için de bakıra ihtiyaç var. Bırakın Türkiye’yi, dünyanın mevcut üretim kapasitesi bile henüz bu potansiyeli karşılamak için yeterli değil” iddiasında bulundu. Diğer yandan Küre dağlarını yerle bir eden maden faaliyetiyle dağ tepeleri yok edildi.
‘Sürdürülebilirlik’ anlayışları
Tezcan, “Sürdürülebilir madencilik için önemli adımlar atmaya devam ediyoruz. Bu yatırımlarla bir taraftan verimliliği artırırken diğer taraftan ‘atık’ ürünleri yeniden ekonomiye kazandırıyor ve çevreye olan hassasiyetimizi artırıyoruz. Küre’de bugüne kadar 450 bin fidan diktik” diye belirti. Eti Bakır’ın ‘sürdürülebiliirlik’ anlayışı yağmanın kesintisiz sürdürülebilmesinden başkaca bir şey değildir. Yüzbinlerce ağacın yaşadığı orman ekosistemleri yok edilip yerine dikilen ağaç fidanlarının yeni bir orman ekosistemi yaratabilmesi için yüzlerce yıl gerekmektedir. Bu süreçte yok edilen endemik tür ve diğer türlerden canlılar ise soykırıma uğramaktadır.
Atıklar Mazıdağı’na taşınıyor
Eti Bakır, Küre, Murgul ve Cerattepe’de süren madenlerle çevreye salınan zehirli gazlar ve yeraltı sularıyla derelere karışan atıklardan kaynaklı pek çok insan kansere yakalanıp yaşamını yitirdi. Bu durum Murgul’da ciddi boyutlara ulaşırken, hastalıklar tüm maden ve işletmelerin bulunduğu coğrafyalarda kesintisiz sürüyor. Eti Bakır Kastamonu Küre ve Artvin Murgul’da maden cevherinin işlenmesi ve ayrıştırılmasından arta kalan milyonlarca m3 atık (pirit vb) 2019 yılından bu yana Mazıdağı’na taşınıyor. ‘Sürdürülebilir’likten söz eden Tezcan, ormanların katledilerek yerine ağaç dikmeyi marifet sayarken, Küre, Murgul , Cerattepe ve Mazıdağı aynı el tarafından yerle bir edilerek adeta yok ediliyor.
Piritler kavruluyor
Eti Bakır’ın söz ettiği ve Kastamonu’dan özel tren yollarıyla Mazığdağı’na taşınan bakır piritten çinko ve kobaltın elde edilmesi için sülfürük asidli ve siyanürlü liç uygulamasından sonra bu zehir açık atık havuzlarında toplanıyor. Liç çözeltilerinin kolay suzülebilmesini sağlamak için, pirit ve NaCI karıştırılan küllerin peletlenerek kavrulması gerekiyor. Bu süreçte pişirilen cevher küllerinde yoğun olarak arsenik ortaya çıkıyor. MTA’dan 4 akademisyenin hazırladığı bir akademik bildiride, “Klorlayıcı Kavurma ve Liç önerisi yapılarak bakır piritleri seyreltik asitte liç edilerek demirdışı metallerin çözündürüldüğü yer almaktadır. Bu yöntemin sakıncaları olarak ise, sülfatlayıcı ve klorlayıcı kavurma süreçlerinde soy metallerin eldesi için siyanürleme işlemine gereksinim olması” vurgulanıyor.
Yaşam topyekun zehirleniyor
Siyanürün zarar verdiği 2 cm’lik bir toprak tabakasının yeniden oluşabilmesi için en az 200 yıl süre geçmesi gerekiyor. Sülfürik asitin neden olduğu tahribatın doğa tarafından onarılabilmesi açısından ise böyle bir süre verebilmek mümkün değil. Sülfürik asit toprağa karıştığında toprakta bulunan tüm mineralleri yakarak yok ederken, aynı zamanda toprağın bağışıklık sistemini de ortadan kaldırır. Doğada kendi halinde duran arsenik tetiklenir ve toprağın çölleşme sürecine girmesine neden olunur. Sülfürik asit ve siyanürle yok edilip çökertilen bir ekosistemin yeniden geri kazanılması imansızdır. Yeraltına bırakmak veya denizler, göller ve akasulara salmak dışında bu atıklardan kurtuluş yoktur. Bir diğer uygulama ise İliç’te olduğu gibi atmosfere karıştırmak için püskürtme işlemi zehiri kimyasalırı hava akımlarıyla çok geniş coğrafyaya yayar. Maden üretim sürecinin tamamının sonucu ise doğal yaşamı ve insan dahil tüm canlıların zehirlenmesi demektir.
EKOLOJİ SERVİSİ