Biz 18 Ocak 2024 günü Agit Yılmaz, Naif Özkılıç ve Mahir Binici ile birlikte Bandırma T Tipi Cezaevi’nden buraya getirildik. Yanımıza bir şey almamıza izin verilmedi yer darlığı bahanesiyle. Neyse ki eşyalarımızı bize getirecekleri yönünde verdikleri sözü yerine getirdiler ve tam üç ay sonra eşyalarımıza kavuştuk
Hüseyin Aykol
Burdur Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulmakta olan M. Nezir Gümüş, 1 Mayıs 2024 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Biz 18 Ocak 2024 günü Agit Yılmaz, Naif Özkılıç ve Mahir Binici ile birlikte Bandırma T Tipi Cezaevi’nden buraya getirildik. Yanımıza bir şey almamıza izin verilmedi yer darlığı bahanesiyle. Neyse ki eşyalarımızı bize getirecekleri yönünde verdikleri sözü yerine getirdiler ve tam üç ay sonra eşyalarımıza kavuştuk. Onun da kargo ücretinin yarısını bizden aldılar. Ekonomik kriz var ya, onun için hepsini onlar ödeyememişler:(
Böylece sizlere niçin şimdiye kadar yazamamış olduğumuzu açıklamış oluyoruz. Defterlerimize ve adreslerimize yeni ulaştık. Yeni mekanımızı (Allah burayı hiç kimsenin mekânı yapmasın!) size haber verirken, tüm arkadaşların sizlere selamlarını iletiyorum. Şu an yan yana altı arkadaşız. Mehmet Zeki Karataş (Afyon-Dinar), Nedim Gül (İzmir-Ödemiş) cezaevlerinden buraya getirilmiş. Tekli hücrelerde tutuluyoruz. Günde bir buçuk saatliğine birlikte havalandırmaya çıkartılıyoruz. Ancak başka arkadaşları görme veya konuşma imkânımız yok. Çünkü her birimizi bir başka köşeye atmışlar. Sadece mektuplaşabiliyoruz. Mesela size gönderdiğim mektubun aynısını iki-üç koridor ötedeki arkadaşıma aynı ücretle (20 liralık pul ile) gönderiyorum. Kaldığımız diğer cezaevlerinde iç posta mektuplarına pul yapıştırmamıza gerek yoktu. Burada böylesi mektuplar pulsuz kabul edilmiyor.
Durumumuz iyidir, diyorum; her şeye rağmen. Çünkü kötü olsak lüks olur. Bize bu lüks yakışmaz😊 İlk defa tek kişilik hücrelerde kalıyoruz. Diğer arkadaşlar da daha önce hiç yalnız kalmamışlar. İnsan önce zorlanıyor elbette. Bir bilgin, “dünyanın en büyük cezası, bir insanı yalnız bırakmaktır” demiş. Bu kısa süreli yalnızlık bizi böylesine zorlarken, 25 yıldır daracık hücrede tutulan Bilge’yi düşünmek bile istemiyor insan!..
Bizden hemen sonra dört kişi de Adana-Kürkçüler F Tipi Cezaevi’ne gönderilmiş: Zeki Kayar, İhsan Tüzün, Mecit Alagöz, Hasan Abdo. İlk üçünün tahliyesine az kalmıştı. Hasan Abdo’nun F Tipi Cezaevi’ne sevki çıkması iyi olmuş. Buradakine benzer cezaevlerinde kalmakta olan Rojavalı arkadaşların görüşçüleri gelip-gidemediği için çok zorluk çekiyorlar.
Burası yeni inşa edilmiş ve 8-9 ay kadar önce faaliyete geçmiş. Burdur’dan 15-20 kilometre uzakta. Bir dağ başında ve tüm yerleşim yerlerinden uzakta bir yerde. Buraya benzer bir yerde olan Yozgat E Tipi’nin bulunduğu yere “it bağlasan durmaz tepesi” deniliyormuş; acaba buraya ne diyorlar?
Buraya gelir gelmez Yeni Yaşam ve Oksijen gazetelerine aylık abone olmak istiyorum, diye dilekçe verdim. Bakanlık listesinde bu gazeteler yok cevabını verdiler. Diğer gazeteleri asla almam. Niye kendimi gazete aldığıma pişman edeyim ki…”
* * *
İzmir-Kırıklar 2 nolu F Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Dursun Kaş, 22 Nisan 2024 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Size ciddi sağlık sorunları yaşayan Mehmet Güvel’i anlatmak istiyorum. Kendisi devrimci demokrat çevrelerde de çok iyi tanınan, yıllardır toplumsal mücadele içinde yer almış, TAYAD bünyesinde tutsakların yaşadığı sorunlarla ilgilenmiş, mücadelede ağır bedeller de ödemiş, 78 yaşında hak ve özgürlükleri savunmuş bir devrimcidir. Bu nedenle ilerleyen yaşına rağmen iktidarın baskılarına maruz kalmış, devrimci demokrat kesimlere yapılan keyfi gözaltı ve tutuklamalarda da ‘es’ geçilmemiştir. Geçen şubat ayında İstanbul’da 100’e yakın kişiyle beraber gözaltına alınıp tutuklandı.
Mehmet Güvel, kanser hastasıdır. Prostat ve Parkinson hastalıkları da mevcuttur. Tek başına yürümekte ciddi zorluklar yaşamakta. Katıldığı 1996 ölüm orucundan kaynaklı Wernicke Korsakof hastasıdır. Hapishanede kalması hayati risk taşımakta. Nitekim bu durum doktor raporlarıyla belgelenmiştir.
Hakkında hiçbir somut iddia, aleyhinde hiçbir somut delil olmaksızın 6 Şubat 2024 tarihinde İstanbul-Nurtepe’deki evinden gözaltına alındı. Dört gün boyunca İstanbul TEM’de tutuldu. Gözaltı süresince hastane ve adliyeye ters kelepçe yapılarak götürüldü. 9 Şubat günü çıkarıldığı İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği tarafından ‘örgüt üyeliği’ iddiasıyla tutuklanıp, Marmara Kapalı Hapishanesi’ne götürüldü. 15 gün sonra ise İzmir-Kırıklar Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’ne sürgün edildi.
Bu hapishane, tutsakların çok ağır tecrit koşullarında, tek kişilik hücrelerde tutulduğu bir yerdir. Tek başına ihtiyaçlarını karşılayamayan, ciddi sağlık sorunları olan ve ‘hapishanede kalamaz’ raporu bulunan 78 yaşında bir insanın zorla sürgün edilip, 12 saatlik yolculuk sonucu tek başına tutulması, katledilmesine davetiye çıkarmaktır. Hasta tutsak Mehmet Güvel, derhal tahliye edilmelidir. Onun bu koşullarda tutulması öldürmeye teşebbüstür. AKP iktidarının Mehmet Güvel’i katletmesine izin vermeyeceğiz. Bunun için ne gerekiyorsa, yapacağız.
Ayrıca Mehmet Güvel ile aynı süreçte tutuklanıp sürgün-sevk ile Sincan’daki Yüksek Güvenlikli Hapishanelere götürülen iki hasta tutsağın daha durumuna dikkat çekmek istiyorum: Kanser hastası Eren Odabaşı, 1 nolu Yüksek Güvenlikli’ye, 78 yaşındaki prostat hastası Kemal Gün, 2 nolu Yüksek Güvenlikli’ye götürüldü.”
* * *
Afyon E Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Hakan Gökcan, 8 Mayıs 2024 tarihli mektubunda şöyle diyor: “2023 yılında yayınlanan bir genelge sürekli hastalık, sakatlık ve kocama hali bulunan hükümlü ve tutukluları ilgilendiriyordu. Ben de sürekli engelli raporum olduğu için bu konuda İHD ve CİSST’in de yardımıyla Adalet Bakanlığı’na başvurdum. Bunun ardından, beni Afyon Devlet Hastanesi ve Adli Tıp’a sevk ettiler. Şimdi bana 5 Nisan 2024 günü Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nden gönderilen bir yazıda hakkımdaki işlemlerin devam ettiği belirtiliyor. Bu mektubu olumlu bir gelişme olarak sayabilir miyim?”
Bu genelge, 28 Şubat Davası’ndan cezaevinde tutulmakta olan çok yaşlı emekli generaller için bulunmuş bir formüldü. Adli Tıp, kendisine gönderilen kişilerin sürekli hastalık, sakatlık ya da kocama halini tespit ediyor. Bu rapor ardından Emniyet de ilgili kişi hakkında kanaatini bildiriyor. Buradan olumsuz bir rapor gelmemesi halinde Cumhurbaşkanı af yetkisini kullanarak, ilgili kişiyi tahliye edebiliyor. Yani okurumuza söz konusu sürecin halen devam ettiği bildirilmiş. Umarız kendisi bir an önce tahliye olur.
MEKTUBU GELENLER:
- Hakan Gökcan – Afyonkarahisar E Tipi Cezaevi
- Nezir Gümüş – Burdur Yüksek Güvenlikli CİK
- Dursun Kaş- İzmir/Kırıklar 2 nolu F Tipi Cezaevi