Eski TÜİK Başkanı Aydemir, kendisi görevdeyken 4 yıl boyunca Gelirler İdaresi’nden veri alamadığını ve TÜİK’e veri vermeyen kişinin de bugün Merkez Bankası Başkanı olan Ağbal olduğunu söyledi
TÜİK’in bağımsızlığının Merkez Bankası’nın bağımsızlığından bile önemli olduğunu söyleyen Aydemir, “İşin doğrusu, evet, ben de TÜİK’in enflasyon, istihdam, büyüme gibi alanlarda yayınladığı verilerin artık çok şüpheli ve tartışmalı olduğu konusunda hemfikirim” dedi.
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşar Yardımcılığı, ilk Sosyal Güvenlik Kurumunun Kurucu Başkanlığı ve Çalışma Bakanlığı Müsteşarlığı görevlerinden sonra TÜİK Başkanlığı yapmış olan Birol Aydemir, TÜİK verilerine kendisinin de inanmadığını söyledi.
Bir televizyon kanalında Hasan Basri Akdemir ile İbrahim Kahveci’nin sorularını cevaplayan Birol Aydemir, kendisinin TÜK Başkanlığı döneminde Gelir İdaresi’nden hiçbir veri alamadıklarını anlmatarak “O zamanki Maliye Bakanlığı Müsteşarı, bu konuya engel oldu. O zamanki müsteşar şimdiki Merkez Bankası Başkanı” diyerek Naci Ağbal’ı suçladı.
Ali Babacan liderliğindeki DEVA Partisi’ne katılan Aydemir bütün ülkelerde istatistik kurumlarının eleştirildiğini ancak Türkiye’de TÜİK’e yönelik eleştirilerin son yıllarda çok yükseldiğini belirterek “İnsanlar, artık açıklanan verilere güvenmez hâle geldi. İşin doğrusu, evet, ben de TÜİK’in enflasyon, istihdam, büyüme gibi alanlarda yayınladığı verilerin artık çok şüpheli ve tartışmalı olduğu konusunda hemfikirim” dedi.
Gelirler idaresi verileri paylaşmadı
Aydemir, TÜİK istatistiklerini hazırlamak için diğer kurumların verilerini temin etmeleri gerektiğini ancak kendisinin TÜİK Başkanlığı boyunca o dönemin Gelir İdaresi Başkanlığı yöneticilerinin bu verileri kendisine vermediğini söyledi. Gelir İdaresi Başkanlığının kanunen de bu verileri TÜİK’e vermek zorunda olduğunu belirten Aydemir, şunları söyledi:
“4,5 yıl boyunca ben olduğum sürece vermedi. Evet; aynen, bunun altını çizerek söylüyorum. O zamanki Maliye Bakanlığı Müsteşarı, bu konuya engel oldu. O zamanki müsteşar da şimdiki Merkez Bankası Başkanı oldu. Evet, Naci Ağbal. Önce bakan oldu, sonra Merkez Bankası Başkanı oldu. Ben defalarca istememe rağmen, kendi kanunlarındaki hükmü engel göstererek, Vergi Usul Kanunundakini, veremeyeceklerini söylediler. Ben de bizim TÜİK kanunu gereği bunu vermeleri gerektiğini ve bunun bir zorunluluk olduğunu söylememe rağmen, buna yıllarca engel oldular. ‘Kanun değişikliği gerekir’ dediler. Kanun değişikliğini hazırlayarak Meclis’e götürdük ki gerek yokken bile, fakat Meclis’te kanunun geçmesine de engel oldular. Fakat çok ilginçtir, Türkiye’de aslında yönetimin ve yöneticilerin felsefesini anlamak açısından hakikaten burası çok önemli, bunun altını çiziyorum; ben ayrıldıktan sonra, sanıyorum mayıs-haziran gibi, ben şubat başında ayrıldım, hiçbir kanun değişikliği yapılmadan, hiçbir şey değişmeden Gelir İdaresi, bütün verilerini TÜİK’e açtı.”
Birol Aydemir, TÜİK’in açıkladığı istatistiklerle milli gelirin bağlantısının koptuğunu ifade ederek, “Artık tamamen Gelir İdaresi’nin kayıtlarına bağlı olarak yapılıyor ve onun üzerine sadece kayıt dışı ekonomiyle ilgili düzenlemeler yapılıyor” dedi. Aydemir, millî gelirin artışına gerekçe olarak yapılan açıklamaların hiçbirinin kendisine tatmin edici gelmediğini söyledi.
Yatırımlarda kamu-özel ayrımının hâlâ belirlenemediğine de işaret eden Aydemir, “Yani hâlâ kamu ne kadar yatırım yapmış, ne kadar makine-teçhizat, ne kadar inşaat yapmış, özel ne kadar yapmış, bunun ayrıntıları yok. Millî gelir açısından baktığımızda, açıklanmaya muhtaç konular var” dedi.
‘Türkiye’de bağımsız kurumlar kalmamıştır’
Bir istatistik kurumunun olmazsa olmazının, o kurumun bağımsızlığı olduğunu vurgulayan Aydemir, istatistik kurumunun bağımsızlığının, Merkez Bankası’nın bağımsızlığından bile önemli olduğunun altını çizdi.
Aydemir, sözlerine şöyle devam etti: “Eğer siz, verileri doğru bir şekilde toplayıp, doğru bir şekilde istatistik üretip, bunu bağımsız, tarafsız bir şekilde yayınlayamıyorsanız, o zaman sizin alacağınız kararların, uygulayacağınız politikaların doğru olma ihtimali de yok; çünkü veriye dayalı bir politika üretmeniz lâzım. Eğer enflasyon verisini düşük gösteriyorsanız; gerçek enflasyon, sizin gösterdiğinizden daha yüksekse, o zaman sizin uygulayacağınız para-maliye politikaları doğru olabilir mi? Mümkün mü bu? Ben bunu söylerken, TÜİK bağımsızlığını kaybetmiş midir? Evet, kesinlikle kaybetmiştir. Merkez Bankası da kaybetmiştir, TÜİK de kaybetmiştir, BDDK da kaybetmiştir, EPDK da kaybetmiştir, SPK da kaybetmiştir. Türkiye’de hiçbir bağımsız kurum kalmamıştır. Bu çok net. Bu böyle biline. İstatistik Kurumunun bağımsızlığı neden önemlidir? Çünkü İstatistik Kurumu, aynı zamanda hükümetin icraatını ölçüyor. Enflasyon verisi, büyüme verisi, sanayi üretimi verisi, istihdam verisi neyi ölçtü? Kimin performansı bu? Ekonomi performansı. Peki, ekonomiyi kim yönetiyor? İktidar yönetiyor. İktidarın performansını ölçen, İstatistik Kurumu. İstatistik Kurumunuz, eğer bağımsız olmazsa nasıl ölçer? Nasıl tarafsız bir şekilde davranabilir?”
TÜİK verileri
TÜİK’in verilerinin, herkese, Cumhurbaşkanına da sokaktaki vatandaşa da aynı anda açıklanması gerektiğini vurgulayan Aydemir, Berat Albayrak döneminde TÜİK verileri açıklanmadan önce, bu verilerin kendisine sunulduğunu ileri sürdü.
“Olamaz böyle bir şey” diyen Aydemir, TÜİK verileri açıklanmadan önce Bakan Albayrak’ın verdiği rakamlarla TÜİK verileri açıklandıktan sonra ortaya çıkan rakamların aynı olmasından hareketle bu kanaate sahip olduğunu söyledi.
Asaleten atanma
TÜİK’in başkanı dahil, yöneticilerinden hiçbirisinin asaleten atanmış olmadığına işaret eden Aydemir, “Bugün bakan istesin, yarın sabah TÜİK’deki yöneticilerin tamamını değiştirebilir. Bir tanesi asaleten atanmış değil. Sormak lâzım, ‘atamalar niye yapılmıyor?’ diye” şeklinde konuştu.
Durumun sadece TÜİK’de değil bakanlıklarda da böyle olduğunu dile getiren Aydemir, “Kurumların niye yöneticileri asaleten atanmaz, niye vekâletle gider? Hakikaten çok ilginç bir şey” dedi.
Aydemir, asaleten atanmış yetkililerin ya Bakanlar Kurulu Kararı ile veya üçlü kararname ile atanabildiğini, vekâleten atamaların ise kurumun başkanı tarafından bile yapılabildiğini belirterek, görevden alınmalarını kolaylaştırmak için vekâleten atama yapıldığına dikkati çekti.
4 kara delik
Türkiye’deki 4 kara delikten birinin Varlık Fonu olduğunu ifade eden Aydemir, bu konuda da şunları söyledi:
“Ne olduğunu bilmiyoruz, ne yapıldığını bilmiyoruz. Şeffaflık yok. Adı üstünde Varlık Fonu fakat şu ana kadar 63-64 milyar borçlanmış, Varlık Fonu. Hiçbir denetim yok. Ben dünyada bilmiyorum, görmedim; böyle bir şirketin başının cumhurbaşkanının olduğu başka bir ülke bilmiyorum. Başında cumhurbaşkanının olduğu bu şeyi kim denetleyecek? Kim hesap soracak? Böyle bir şey olabilir mi? Kendi içinde bir sürü çelişki içeriyor, Varlık Fonu.”
Kara deliklerden birinin de kamu bankaları olduğunu belirten Aydemir, 2001 krizinin sebeplerinden birinin kamu bankaları olduğunu, bugün de aynı durumun devam ettiğini, kamu bankalarının bilançolarının şeffaf olmadığını, denetlenmediğini söyledi.
Aydemir, diğer bir kara deliğin de Kamu-Özel İşbirliği olduğunu, 2021, 2022, 2023 yılları için hazine garantili bu yapılar için bugünkü dolar kuruyla yaklaşık 110 milyar lira ödeneceğini, dolar kurunun yükselmesi hâlinde bu tutarın 150 milyar liraya kadar çıkabileceğini kaydetti. Aydemir, “Bunlar, çok büyük paralar. Bunlar, öyle az buz paralar değiller” dedi.
Aydemir, dördüncü kara deliğin de TOKİ olduğunu belirterek, “TOKİ’nin müteahhitlere ne kadar borcu var? Kamu kurumlarının TOKİ’ye ne kadar borcu var? Orası da başka bir alan” diye konuştu.
HABER MERKEZİ