Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik başlattığı ve korucuları da dahil ettiği operasyona tepki gösteren eski korucular, ‘Para için koruculuk yapmayın. Kardeş kanı üzerinden ticaret yapmayın’ diye seslendi
Türkiye’nin, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ortaklığıyla Federe Kürdistan Bölgesi’nin Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine yönelik 17 Nisan’da havadan ve karadan başlattığı operasyon devam ediyor. Sınır ötesinde ilerleyemeyen AKP-KDP, koruculara operasyona katılma baskısı yapmaya başladı. Şırnak’ın Gundikêmelê Beldesi’nde 1990’lı yıllarda devlet baskıları sonucu korucu olan ve ardından silah bırakan eski korucular, operasyonlara tepki gösterdi.
Halkın için yaptığının karşılığı var
Eski koruculardan Nurettin Anıl (45), 1994 yılında devlet baskıları sonucu korucu olduğunu ifade ederek, kardeşlerine daha fazla silah doğrultmamak için koruculuğu 4. yılında bıraktığını belirtti. Anıl, “Bizlere ‘ya korucu olursunuz ya da köyünüzü yakarız’ dediler. Biz de köyümüzü yakmasınlar diye koruculuğu kabul ettik. Ben 4 yıl boyunca koruculuk yaptım. Bununla birlikte 18 ay boyunca askerlik yaptım. Askerlik yaparken bana, ‘en iyi Kürt ölü Kürt’ dediler. Oysa ben 4 yıl koruculuk yaptım, 18 ay da askerlik yaptım. Madem ki ‘en iyi Kürt ölü Kürt’tür’, o zaman ‘bu benim işi değil’ dedim ve askerden hemen sonra koruculuğu bıraktım. Onlar için ne yapsan boş ama halkın için bir şey yaptığında karşılığını bulursun” dedi.
Kürtler koruculuğu seçmemeli
Koruculuk sisteminin Kürtler için “Kardeş kanı dökmek” anlamına geldiğini belirten Anıl, “Bu ahlaki bir şey değil. Para için bunu yapmamak lazım. Ben 4 yıl boyunca koruculuk yaptım ama hala o 4 yılı nasıl telafi edebilirim diye düşünüyorum. Ben 4 yıl yaptım ve bıraktım. Ancak hiçbir Kürt koruculuğu seçmemeli. Çünkü bu devlet için ağzınızla kuş da tutsanız en sonunda size layık gördüğü şey ‘siz teröristsiniz’ olacaktır. Bu nedenle insan her şeyden önce kendi halkının yanında yer almalıdır” diye konuştu.
‘Koruculuğu bıraktım başım dik’
Mehmet Tahir Bayık (46) da baskılar sonucu 1997 yılından 2000 yılına kadar 3 yıl koruculuk yaptı. Koruculuğu bırakan Bayık, “İnsanı onurlu kılan şey kendi halkının yanında olması” dedi. Bayık, “Bizi zorla korucu yapıp elimize silah verdiler. 30 yıldır koruculuk yapan tanıdıklarımız var. Oysa kimse açlıktan ölmez, ki bu açlık meselesi de değil. İnsan kendi kardeşinin kanına ekmeğini bandırıp yer mi?” diye sordu.
‘Aç olalım ama başımız önde olmasın’
Bugün çobanlık yaparak hayatını idame ettirdiğini belirten Bayık, “Benim vicdanım rahat, ki ben kimsenin kanını dökerek para kazanmıyorum. Durumumu görüyorsunuz. Evim 6 katlı değil, betondan da değil. Büyüklerimiz de bu evlerde yaşadı ve onurlu bir şekilde yaşamını yitirdiler. Ben aç kalmayı göze alırım ama başım önümde olmasın. İhanet ederek, kan dökerek, hile ve yolsuzluk yaparak alacağım parayı hiç almayayım daha iyi. Bizler birlikte yaşamak istiyoruz. Biz barış, birliktelik ve huzur istiyoruz. Kardeş kanı üzerinden ticaret yapmayın” ifadelerini kullandı.
Kürtler içinde birlik olmalı
Eski koruculardan Sadun Sezer (42), 1992 yılından itibaren 3 yıl baskı altında koruculuk yaptığı söyleyerek, artık kardeş kanı dökülmemesi için Kürtlerin birlik içinde olması gerektiğine vurgu yaptı. Sezer, “Para için koruculuk yapmaya devam ediyorlar ve utanmıyorlar” diyerek, Kürtlere yönelik her türlü saldırıya son verilmesi çağrısında bulundu.
Kürt ittifakını kurun
Söz konusu Kürtlere yönelik saldırılar olunca tüm güçlerin birleştiğine dikkat çeken Sezer, “Dünya-alem Kürt’e, Kürt de birbirine düşman. Bugün Kürtlere düşmanlık yapanlara çağrımızdır; 21. yüzyılda hala bir masada oturup Kürt ulusal sorununu konuşamıyorsunuz. KDP’ye çağrımız, madem kendinizi bu halkın öncüleri olarak görüyorsunuz, o zaman müzakere masasında oturup, Kürt ittifakını kurun” dedi.
Kaynak: MA