Ülkenin önde gelen hukukçuları Turgut Kazan ve Fikret İlkiz, infaz düzenlemesini gazetemize değerlendirdi: ‘Ayrımcılık cinayet girişimi olarak görülür’
Elif Aydoğmuş / İstanbul
AKP salgın halini alan koronavirüs nedeniyle risk altında olan cezaevleri için infaz indirimini öngören “Üçüncü Yargı Paketi”ni Meclis’e sunmaya hazırlanıyor. Ancak düzenleme ayrımcılık eleştirilerini beraberinde getirdi zira hükümet siyasi tutukluları kapsam dışı bırakmayı, cinsel suça bulaşan, uyuşturucu ticareti yapan ve cinayet işleyenleri tahliye etmeyi planlıyor. Meclis’te grubu bulunan siyasi partileri ziyaret eden AKP dün HDP ve CHP’li bir heyetle görüşme gerçekleştirdi. Türkiye’nin önde gelen hukukçularından Turgut Kazan ve Fikret İlkiz düzenlemeyi gazetemize değerlendirdi.
‘Önce hasta ve çocuklar’
Avukat Turgut Kazan, iktidarın infaz paketini virüs salgını nedeniyle bir çeşit geçici uygulama içeren hükümler ile Meclis’e sunacağını belirterek, “Aslında burada temel sorun tabi ki salgına karşı cezaevlerinde böyle bir riziko koyarsa o rizikoyu çözecek bir yaklaşım. Bunlar yüz bin kişilik bir boşalmayı gerçekleştirmek istiyorlar. Bu hesaba ben bir şey diyemem. Ama nasıl yapmak gerekir sorusu önemlidir. Örneğin, 300 bin rakamını bulurken önce altmış yaş üstü, kritik durumu olanlar özellikle çok çok kullanılan kalp, akciğer vb. hastalıklar nedeniyle durumu kritik olanları belirlemek gerekir. Ve onların cezasını eğer hüküm infaz ediyorsa ertelemek, eğer tutukluysa adli kontrol koşuluyla serbest bırakmayı sağlayacak bir yasal düzenleme yapmak gerekir” şeklinde konuştu.
Tutuklulardan başlanması gerektiğini belirten Kazan, “Tutuklulardan başlarsak, işte tutuklu sayısı yaklaşık 80 bin. Bunlardan hükmen hükümlü olanlar yaklaşık 30 bin filan. Öbürü de yaklaşık 45 bin filan. Bunlara bir çözüm üretirsiniz. Nasıl olur bu çözüm. Hükme bağlanmamış olanları adli kontrol koşuluyla bırakırsınız. Ötekileri de duruma göre ya adli kontrol koşuluyla ya da evde çekmesi kaydıyla bırakırsınız. Onun ekonomik suçlar vardır. İşte adli para cezasını ödeyemediği için para cezası alanlar vardır. Çekten filan kaynaklanan işte suçlar vardır. Cinsel suçlar vardır? Onları ertelerseniz. Bir yıl sonra çekmek üzere bırakırsınız. Daha da kalıyorsa 5 yıla kadar hapis cezası olanların hapis cezalarını bir yıl ertelersiniz” dedi.
‘Bu bir vahşettir’
HDP eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın tutukluluğunu hatırlatan Kazan, “Yargı kararlarının bile dinlenmediği iki örnektir bunlar. Yargı eliyle oynanan oyunla insanları içeride tutucaksınız. İfade özgürlüğü sayılacak, gazetecilik sayılacak tiwit atan insanları içerde bırakırsanız bu muhalifleri olası kastla öldürme kararı içinde olduğunuzu gösterir bir kuşku duyulmasına yol açar. Bu çok tehlikelidir. Vicdanları kanatacak bir girişim olarak kabul edilir” diye konuştu.
‘HDP’liler için boşaltılıyor’
Kazan, HDP’li belediyelere atanan kayyumları ve belediye eşbaşkanlarının gözaltına alınmasını da hatırlatarak, şunları söyledi: “Tarihlere bakılınca, insanın aklına sizin size muhalif olanları cezaevine almak için cezaevlerini boşalttığınız izlenimi ve kuşkusu doğar. Bu asla kabul edilemez. Vicdanları fazla kanatır. Ve hele hele olası kastlar ölüm dediğim türler olursa bunun altından kalkamazsınız.”
‘Terör uydurma bir kavram’
İktidarın yeni infaz düzenlemesinin “terör suçları”nı kapsamayacağını belirtmesi üzerine ise Kazan, “Terör, Türkiye’de ucu bucağı bulunmayan kimin terörist sayılacağı konusunda hiçbir ölçü olmayan uydurma bir kavramdır. Türkiye’de çok çok kullanılan kader mahkumları kavramı gibidir. Bu Türkiye’de uydurulmuş bir kavramdır. Kader mahkumu diye bir şey olmaz. Kişiyi öldürmüşse kanlı katildir. Ya da uyuşturucu ticareti yapıyorsa bu kader mahkumu filan değil, toplumun başına musallat olmuş bir felakettir. E onları kader mahkumu deyip bırakacaksanız, Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve diğer gazeteciler içeride kalacak! Buna hangi deyim kullanılır bilmiyorum. Ama hiçbir vicdan bunu kabul etmez. Bu büyük bir ilkelliktir. Vahşettir” dedi.
‘Ayrımcılık hukuk dışı’
Temel insan ve hak özgürlüklerine bağlı olan kanunların çıkarılmasıyla hukukun gerçekleşmiş olacağını belirten Avukat Fikret İlkiz ise, “İnsan hakları ihlaline neden olabilecek bir sistem yaratırsanız zaten onu koruyan bir hukuk sistemi de kuramazsınız” diye konuştu. İlkiz, infaz düzenlemesinin bir temel ilkesi, bir de temel amacı olduğunun altını çizerek, “Kanunun bir ve ikinci maddeleridir bunlar. Birinci maddesindeki ilkeye bakarsanız hiç kimse arasındaki bir ayrım gözetmeksizin -ırk, dil, cins, felsefi inanç ya da düşünce ifade o anlamda siyasal görüş- bir ayrım söz konusu olmaksızın infaz kurallarını uygulamaktır. İkinci ise özellikle insan onuruna aykırı, aşağılayan hiçbir şey ceza infaz kanunu tarafından yapılamaz ve o anlamda kanunlar buna aykırı olamaz” dedi.
Hazırlıkları yapılan infaz düzenlemesinin yeni bir kanun olmadığını da belirten İlkiz, şöyle davam etti: “17 yıllık bir kanun. 6 kez Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen bir kanun 7 ayrı kanun hükmündeki kararnameyle yani özellikle OHAL döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler’den 5 tanesiyle şuan kanun haline getirilmiş, haliyle değiştirilmiş olan bir kanun. Sizin yargı sisteminiz sürekli tutuklama üzerine. Tutuklama suretiyle infaz gerçekleştirmeye yönelik bir zihinsel anlayışınız varsa infaz kanununda bir değişiklik yapmanız hiçbir şey ifade etmez.”
‘Virüs beklenmemeli’
İlkiz, Türkiye’de yargı reformu stratejisinin 30 Mayıs 2019’da açıklandığını hatırlatarak, “İfade özgürlüğünün ve basın özgürlüğünün korunacağı ve genişletileceği de açıklandı. Hatta bütün bunların yapılabilmesi için de tutukluluk müessesinde bu anlamda ölçülü kullanılacağı konusunda bile bir düzenleme var. Bunları hayata geçirmek bizim görevimiz ise koronavirüs tüm bunlardan 9 ay sonra geldi. O halde yargı reformu stratejisini uygulanabilmek, cezaevlerinde sağlık sorununu çözebilmek için koronavirüsü beklemeye gerek yok. Koronavirüs geldiğinde Türkiye’nin en önemli sorunu olan cezaevlerinde hasta tutuklular, hasta hükümlüler, çocuklar ve kadınlar zaten vardı. Koronavirüsü beklemeye gerek yok” dedi.
İlkiz son olarak üzerinde çalışılan infaz düzenlemesinin bu haliyle uygulanmasının kötü sonuçlar doğuracağına işaret ederek, “Panik mevzuatıyla çıkarılan kanunların hiçbirinin ömrü uzun değildir” diye konuştu.