Demokratik Alevi hareketinin yıllardır dillendirdiği “anayasal eşitlik ya da eşit yurttaşlık” kavramlarını Alevi hakikati ile irdelemek son derece önemlidir.
Eşit yurttaşlık talebi nasıl oluşacak? Demokrasi toplumunda bir yaşam biçimi olmadan “eşit yurttaşlık” istemi gerçekleşir mi?
Demokratik siyasetin öznesi olmadan devlet hangi talepleri kabul eder? Bunun örnekleri var mıdır? Rıza toplumu perspektifi esas alınarak siyaset yapılmadan, kolektif eylemlerde bulunmadan, milyonların sorumluluğunu üstlenmeden, farklılıklarla birlikte ortak akıl ile yaşamı örmeden hangi talep kabul ettirilir?
Aleviler devletten ve iktidardan talep eden değil; ekonomiden politikaya, insan halklarından ekolojiye, kültürden sağlığa, kadın ve gençliğin öncülüğünde gelişen alternatifler yaratarak, farklılıkların ikrar ve rızalık esası üzerine kendilerini özgürce ifade edecekleri siyasetin araçlarını oluşturma ve öncüsü olmalılar. Demokratik siyasetin içinde kendi renkleri, sesleri, hakikat ve özgürlük tutkuları ile yer aldıklarında demokratik talepler zaten elde edilir.
Eşitlik sosyolojik, kültürel ve ritüel olarak mümkün müdür? Kendi kültürel değerlerini ve toplumsal hafızasını kiminle eşitleyecekler? Evrende bir yöntem ve yasa varken Aleviler hangi yöntem ve yasaya dayanarak eşit yurttaşlık talebini istiyorlar? Alevi toplumu zulme karşı ruhsal ve zihinsel olarak ikrarlaşmadan el ele vermeden “özgür yaşamı” nasıl inşa edecek? Aleviler gerek kendi içinde gerekse de dışında Nahak anlayışa alan bırakmadıkça hakikati ile bütünleşir ve özgürlük arayışı aşk arayışı olur. Anlamlı ve hakikatli bir yaşam aynı zamanda özgürlükçü ve eşitlikçi bir yaşamdır. “Özgür yurttaş” kavramı daha çok Alevi hakikatine uygun bir kavramdır.
Özgürlük kavramı Alevilikte ne anlama gelmektedir. Burada “eşit yurttaşlık” tanımından ziyade özgürlük ve eşitliğin tanımını tarihsel ve kültürel kodları ile Aleviliğin hakikat arayışına uygun yapılması ön açıcı olur. Alevilikte özgürlük kavramı birey, toplum ve doğa arasındaki holistik ve simbiyotik ilişkiyi esas alır; bütün evreni kapsar. “Bütün evren semah döner” derken evrendeki özgürlük arayışından söz edilir. Eşitlik kavramı ise ahlaki ve demokratik bir temele dayanır.
Dünyadaki birçok eşitlik tanımlaması özgürlüğe yol açmaz. Şu an Alevi bireyler kime eşit olacaklar? “Makul” vatandaşlardan oluşan topluluğa mı eşitlenecekler? Makul vatandaşlar gibi biat eden, sessiz sedasız “Gerçeğin demine Hû” diyemeyecek zulme ortak olmaktan öte nereye gidilir? Bu gizli bir asimilasyondur.
Bir Alevi bireyi, piri, mürşidi, rayberinin eşiti kimdir? Ya da kime eşitlenecekler? Anayasa’daki tanımlama ahlaki ve demokratik bir temele dayanıyor mu? Alevilerin cemxanesi, dergahı, ziyaretleri egemen inancın kurumlarına mı eşitlenecek? Hangi eşitliklerde ikrarlaşılır. Her bir bireyin özgürlük hissine kavuşabileceği eşitlik var mıdır? Mevcut vatandaşlık tanımında bireylerin devlete ve iktidarlara karşı zorunlu olarak yerine getirecekleri sorumlulukları vardır ve tekçiliğe dayanır. Bu tanımlama hukuki bir terim olup farklılıkların reddi ön plana çıkmaktadır
Hangi eşitlik kavramı Alevileri kültürel farkları ile kültürlerini özgür bir şekilde yaşamalarını sağlayacaktır? Anayasa’daki eşit vatandaş tanımı Alevileri kültürel zenginlikleriyle ilişkilendirecek mi? Eşit vatandaşlık tanımı asimilasyonu engelleyecek mi?
Eşitlik ancak farklılıklarla ikrarlı yaşam esas alındığında bir anlam ifade eder. Bu yönüyle Alevilerin istemleri aynı zamanda “ötekilerin” istemlerini de kapsamalıdır. Adaletin olmadığı yerde eşitlik talebi sadece bir demagojidir.