Çeviri*
“Marx’ın dediği gibi, “Toplumsal ilerleme kadın cinsiyetinin toplumsal konumunun ilerlemesiyle ölçülebilir.” Şu anda bataklıktayız ama burada kalmaya da niyetli değiliz. Feminizm açık amaç ve hedefleriyle gurur verici bir harekettir”
Erkek şiddetini sona erdirmek için kampanya yürüten feminist bir aktivist olarak geçirdiğim 40 yıl boyunca kadınlardan nefret etme kültürü içerisine hiç bu denli çekildiğimi hissetmedim. İlk defa 1979’da, “Yorkshire Karındeşeni” olarak adlandırılan Peter Sutcliffe’in öldürdüğü ya da sakat bıraktığı 13. kurbanı Jacqueline Hill’den haftalar sonra tutuklanmasından kısa bir süre önce Batı Yorkshire Leeds’deki feministlerle tanışmıştım.
Sutcliffe’in cinayet işlemeye devam ettiği beş yıl boyunca korku ve kadın düşmanlığı ortamı bizi evlerimize hapsetti. Geceleri sokaklarda yürümekten ölesiye korkuyorduk ama bir yandan da polis soruşturmasının özensiz yürütülüşüne ve cinayetlere dair gazetelerde çıkan utanç verici mizojen yorumlara karşı çıkma konusunda insanları teşvik ediyorduk.
Polise ve basına göre “iyi” ve “kötü” kurbanlar vardı. Bazıları geceleri barda içki içen ya da sadece sokakta sigara almak için yürüyen sokak fahişesi kadınların öldürülmeyi hak ettiğini düşünüyordu. Kadınlar için berbat günlerdi. Sutcliffe’in suçları ve polis ile basının cinayete tepkisi kayayı yerinden oynattı ve altında saklanan kadın düşmanlarını ifşa etti. Bu trajediler feminizmi daha da güçlendirdi. Mizojininin toplumumuza ne kadar yerleşik olduğu hakkında acımasız dersler aldık.
Politik olarak faal olduğum 40 yılda neler değişti? Feministler kayda değer zaferler elde ettiler. Sırf cinsel şiddet ve aile içi şiddet konusunda bile evlilikte tecavüzün suç sayılması; polisin aile içi şiddete “özel mesele” yerine suç muamelesi yapmasının güvence altına alınması ve kadın sünnetinin suç haline getirilmesi bizim sayemizde oldu.
Feministler işyeri ve sokak tacizi problemini gündeme taşıdılar. “Yalnızca kadın çalışanıyla biraz şakalaşan” patron şeklindeki Benny Hill karikatürünü kabullenmeye karşı çıktık. Ayrıca kadınların seks ticaretinde pazarlanmasına karşı yasalar yapmaya ve fuhuş yoluyla kadın alıp satan erkekleri de sorumlu tutmaya çalıştık.
Ancak son on yılda bazı şeyler çok kötüye gitti. Kimi genç kadınlar, bilhassa ayrıcalıklı üniversite öğrencileri, onlar için kötü olan her şeyin aslında iyi olduğuna ikna olmuş görünüyorlar. İfşa etmek ve yasadışılaştırmak için çetin bir mücadeleye girdiğimiz cinsel taciz mesela? Trans aktivist ve kendini feminist olarak tanımlayan Paris Lees’e göre bu “laf atılmaktan, cinsel objeleştirilmekten ve erkekler tarafından bir et parçası muamelesi görmekten” birazcık daha zevkli ve özgürleştirici bir şey.
Feministler genç kadınların erkeklerin “kaşar” ve “orospu” gibi cinsiyetçi hakaretlerini reddetmesini sağladı. Bikini giyen ve bağırarak yürüyen kadınları izlerken tezahürat yapan ve onları onayladıklarını haykırmaktan keyif alan ilerici taklidi yapan genç erkeklere her şeyden çok çekici gelmesine rağmen, slutwalk şu anda genç woke kadınlar tarafından sokak tacizini ve cinsiyetçiliği protesto etmek için yaygın olarak kullanılan bir tabir.
Konu feministlerin adlandırdığı ve ortadan kaldırmak için mücadele ettiği savunmasız durumdaki kadınların ticari cinsel istismarına geldiğinde, “erkekler için feminizm” savunucusu yeni ekip, pezevenkler ve müşterilerinden ziyade seks ticaretini sona erdirmek isteyen biz “orospufobikleri” kınıyor. Striptiz, direk dansı ve sugar baby sitelerine kaydolma gibi şeyler “özgürleştirici” olarak görülüyor, aslında aşağılayıcı ve zararlı şeyler olmalarına rağmen “güçlendirici” olarak allanıp pullanıyor. Ryan Gosling’in 2011 yapımı Crazy Stupid Love filminde oynadığı karakterin söylediği gibi, “Cinsiyetler arası savaş bitti. Kadınlar egzersiz amacıyla direk dansı yapmaya başladığı an kazandık bu savaşı.”
Neden çoğu genç kadın bu mizojini kültürünü göklere çıkarıyor ve pornonun özgürleştirici ve “feminist” olabileceği konusunda ısrar ediyor? Kısmen sözde ilerici erkeklerin şiddet ve istismar içeren türde seksin kendileri için iyi olduğunda ısrar etmesinden gelen baskıdan kaynaklanıyor. Hem sol hem de sağ, kadınları aşağı görür ve bize haddimizi bildirmek isterken feminist olmak zor.
Şu anda kadın düşmanlığından oluşan bir foseptik çukurunun içerisindeyiz ama buna karşı geliyoruz. Neredeyse her gün her yaştan kadın ile görüşüyorum ve bana kadınların özgürlüğünün ne olduğuna karar veren erkeklerden bıktıklarını anlatıyorlar.
Karl Marx’ın dediği gibi, “Toplumsal ilerleme kadın cinsiyetinin toplumsal konumunun ilerlemesiyle ölçülebilir.” Şu anda bataklıktayız ama burada kalmaya da niyetli değiliz. Feminizm açık amaç ve hedefleriyle gurur verici bir harekettir: erkek üstünlüğünü yıkmak ve kadınlar olarak alt sınıf konumumuzdan kurtarmak. Striptiz, boğazlanma, sokakta ıslıkla taciz edilme ya da pornonun bize hiçbir şekilde faydası dokunmaz. Ama aklı fikri iktidarını korumak olan erkeklere yarar.
Bu yazı https://dunyadanceviri.wordpress.com/ ‘dan alınmıştır**