Kadın cinayetlerinin ‘cins kırımı’na dönüştüğünü söyleyen Ev Eksenli Çalışanlar Sendikası Başkanı Gülsüm Nazlıoğlu, çözüm önerilerini anlattı. Nazlıoğlu, ‘Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı gözetilerek kadınlara yönelik istihdam alanları açılmalı’ dedi
Türkiye’de yaşanan kadın cinayetlerine her geçen gün yenileri ekleniyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) verilerine göre; Ocak ayında 27, Şubat’ta 22, Mart’ta 29, Nisan’da 20, Mayıs’ta 21, Haziran’da 27, Temmuz’da 36, Ağustos’ta 27, Eylül ayında ise 16 olmak üzere, 9 ayda toplam 225 kadın cinayeti yaşandı. Muğla Kadın Platformu’nun verilerine göre ise, kent genelinde son 10 yılda 18, Ocak 2019 Ocak ayından bu yana ise 10 kadın katledildi. Kentteki kadın cinayetlerin 3’ü dört ayda işlendi.
Mezopotamya Ajansı’na konuşan, Muğla Kadın Platformu’nun bileşenleri arasında yer alan Ev Eksenli Çalışanlar Sendikası Genel Başkanı Gülsüm Nazlıoğlu, verilere bakıldığında kadın cinayetlerinin artık bir cins kırımına dönüştüğünü ifade etti.
Eğitimli erkek de katlediyor
İstanbul Sözleşmesi uygulanmadığı ve caydırıcı cezalar verilmediği takdirde, kadına yönelik şiddet boyutunun katlanarak sürmeye devam edeceğini dile getiren Nazlıoğlu, kadın cinayetlerinin ülkenin doğusu-batısı ile ilgili değil, patriyarka ile ilgili olduğunu vurguladı. Nazlıoğlu, “Kadın cinayetlerinde erkeğin kültürlü olması ya da olmaması hiçbir şey değiştirmiyor. Birçok kadın üniversiteyi bitiren erkekler tarafından katlediliyor. Çünkü üniversitede şiddeti önleme yolunda toplumsal cinsiyetle ilgili bir öğretim yok. Bunun için mutlaka İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması gerekir. Kadın koruma evleri bizi korumaz, sözleşmeyi uygulasınlar yeter” diye konuştu.
İki-üç ay sonra çıkarım!
Çıkarılan İnfaz Yasası’yla siyasi tutukluların değil, kadınları katleden erkeklerin serbest bırakıldığına dikkat çeken Nazlıoğlu, yasanın kabulü sonrası kadın cinayetlerinin arttığını söyledi. Türkiye’nin hukuk devleti olmaktan uzaklaşmasıyla kadın cinayeti faillerinin gerekli cezaları almadığını söyleyen Nazlıoğlu, “Pınar Gültekin cinayetinde katil zanlısı Cemal Metin Avcı’nın ‘İki-üç ay sonra çıkarım değil mi?’ diye sorması, ülkede artık hukukun işlemediği anlamına geliyor. Zeynep Şenpınar’ı öldüren erkeğin olay yaşandıktan hemen sonra ambulansı kendisinin araması, mahkemede iyi niyet göstergesi olarak değerlendirileceğinin bilincinde. Katliamları yapan erkekler pişmanlık yasasından nasıl yararlanacaklarını gayet iyi biliyor ve cinayetleri buna göre işliyorlar” dedi.
Hukuk işletilmeli
Kadın cinayetlerinin son bulması için yürüttükleri çalışmalar hakkında da bilgi veren Nazlıoğlu, tüm kadınları Zeynep Şenpınar’ın 8 Ekim’de görülecek duruşmasına davet etti. “Kadın cinayetlerini yaptığımız çalışmalarla durduramayız” diyen Nazlıoğlu, “Katliamlar çok artıyor ve bu böyle bitecek bir şey değil. Yerel yönetimler, valilik, kaymakam, rektör ve belediye başkanlarının bir şey yapması gerekiyor” diye konuştu. Kadınları güvencesiz çalışma alanlarına sıkıştıran istihdam politikalarını da eleştiren Nazlıoğlu, toplumsal cinsiyet ayrımcılığı gözetilerek kadınlara yönelik istihdam alanlarının açılması gerektiğini vurguladı. Kadının korunması için kardeşe, eşine ya da başka kimseye ihtiyacı olmadığını vurgulayan Nazlıoğlu, “İstanbul Sözleşmesi uygulandığında ve istihdam politikaları yerine getirildiğinde kadınlar zaten insanca bir yaşamı yaşayacak” ifadelerini kullandı.
Medya kadını değil faili sorgulamalı
Kadın cinayetlerinde medyanın dili ve haberi işleme biçiminin önemi üzerinde duran Gülsüm Nazlıoğlu, “Kadın cinayetlerinde basın sürekli ne giydiğimizi ve niye onun evimizde olduğunu yargılayan bir dille haber aktarıyor. Bizim çalışma ve sosyal hayatımız var ve bizi sadece uygunsuz davranıyor gibi göstererek suçları meşrulaştırıyorlar. Bu dil o kadar yaygın ki kadınların katledilmesinin meşruluğunu sağlıyor. Bizlerin hayatı değil katilin hayatı sorgulanmalı. Kadınlar özgürleştikçe ve birbirimize dokundukça biz hayır demeyi öğreniyoruz” dedi.
MUĞLA