Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda İsrail’i sınırlarını genişletmekle suçlayarak, Kuzeydoğu Suriye’ye girme ve mültecileri yerleştirme niyetine destek istedi. Netanyahu ‘Kürtler’i öldüren birisi İsrail’e nutuk atmamalı’ derken, DSG demografik yapının değiştirilmek istendiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu hitabında İsrail-Filistin sorununa ve Kuzeydoğu Suriye’ye ilişkin haritalı sunumu dikkat çekti. İsrail’in 1947’den başlayarak günümüze kadar genişlemeci bir politika izlediğini belirten ve aşama aşama harita ile bunu Genel Kurul’a anlatan Erdoğan “Merak ediyorum İsrail nerede? 1947’de neresiydi ve şu anda neresi?” dedi. Trump yönetiminin Orta Doğu barış planınını da hedefe alan Erdoğan, “İsrail devletinin sınırları neresidir? 1948 sınırları mıdır, 1967 mi? Yoksa başka bir sınır mı var? Yüzyılın anlaşması olarak takdim edilen planın amacı Filistin halkının mevcudiyetini ortadan kaldırmak mıdır? Bunlar dünyayı kana mı bulamak istiyor” sözlerini kullandı.
Harekat isteğine destek istedi
İsrail’i sınırlarını geliştirmekle suçlayan Erdoğan, Kuzeydoğu Suriye haritasını göstererek, bölgeye girmek için destek istedi. Erdoğan ayrıca tepkilere neden olan Kuzeydoğu Suriyeli olmayan mültecilere bölgeye yerleştirme fikrini burda da dile getirdi. “Amerika, koalisyon güçleri, Rusya, İran el ele bu güvenli bölgede mültecileri, çadır kentlerden, konteyner çıkartıp buraya yerleştirebiliriz.” diyen Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: “Bu bölgenin derinliğini Deyrezor Rakka hattına indirebilirsek ülkemizden, Avrupa’dan ve dünyanın diğer bölgelerinden geri dönecek Suriyeli sayısını 3 milyona kadar çıkartabiliriz.”
Netanyahu: Kürtleri öldüren nutuk atmamalı
İsrail’deki seçimlerin ardından koalisyon çalışmalarını yürütmek üzere BM Genel Kurulu kapsamındaki New York ziyaretini iptal eden İsrail Başbakanı Netanyahu, Erdoğan’ın sözlerine Twitter üzerinden görüntülü yanıt verdi. Netanyahu, İsrail Başbakanlığı’nın resmi Twitter hesabından paylaşılan mesajda şu ifadeleri kullandı: “İsrail konusunda yalan söylemekten bıkmayan, kendi ülkesinde Kürtler’i öldüren, Ermeni halkına yönelik korkunç katliamı inkar eden birisi İsrail’e nutuk atmamalı. Erdoğan, yalan söylemeye son ver.”
DSG’den tepki
Erdoğan’ın Kuzeydoğu Suriye bölgesine girme niyetine tepkiler geldi. Demokratik Suriye Güçleri (DSG) Twitter hesabından yaptığı paylaşımda Erdoğan’ın Suriye’de kitlesel insan hakkı ihlali yapmaya hazırlandığını duyurduğunu belirtti. Paylaşımın devamında “Erdoğan insanların elinden toprakları alıp nüfus yapısını değiştirmeyi planlıyor. Suriye’nin kuzeydoğusunda Kürtlere yönelik etnik temizlik yapma planını net şekilde ortaya koydu” ifadeleri kullanıldı.
‘Erdoğan kriz içinde’
Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) Yürütme Kurulu Üyesi Aldar Xelîl, Kuzey ve Doğu Suriye sınır hattı için varılan “güvenlik” anlaşmasını, Türkiye’nin tutumunu, Birleşmiş Milletleri’nin gündeme getirdiği “Suriye Anayasa Komitesi”ni ANHA’ya değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iki ipte oynadığını belirten Xelil, “Erdoğan, büyük bir krizin içinde; Türkiye ekonomisi tasfiye olmuş, Avrupa Birliği ile ilişkileri hemen hemen kopmak üzere. Türkiye muhalefeti Erdoğan’a karşı bir olmuş durumda. Kendi partisi içinde de parçalanmalar var. AKP’nin kurucuları, Erdoğan’ın politikaları nedeniyle partilerinden istifa etti. Erdoğan, tüm bunları gizlemek için Özerk Yönetim, Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ve ABD’nin tüm girişimlerine rağmen Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırmak istiyor” dedi.
‘Tehlike bitmiş değil’
DSG ile Türkiye arasında ABD’nin arabuluculuğunda varılan anlaşmanın Erdoğan’ın bölgeye yönelik planları önünde engel olduğunu belirten Xelil, “Zaten son açıklamaları bunu en açık kanıtı. Sınır güvenliği anlaşması, onun gözünde bir tuzak gibi duruyor. Bununla birlikte anlaşmanın yürürlüğe girmesi, Kuzey ve Doğu Suriye üzerinde tehlikenin kalktığı anlamına da gelmiyor” sözlerini kullandı.
Üçlü Zirve
16 Eylül’de Ankara’da gerçekleşen Rusya, İran ve Türkiye toplantısının başlıca konusunun Kuzey ve Doğu Suriye’de Kürtlere karşı pazarlıkta bir anlaşmaya varmak olduğunu söyleyen Xelil, “Bununla birlikte Türkiye, bölgeye saldırmak için Rusya ve İran’ın sessiz kalmasını amaçlıyordu. Peyderpey Suriye rejimi ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani, DSG karşıtı bir açıklama yaptı ve terör suçlaması yöneltti. Tüm bunların yanında Erdoğan’ın amacı, İran ve Rusya’nın Kuzey ve Doğu Suriye üzerinde etkisi olmadığını bilmesine rağmen bölgeye saldırmak için ABD üzerinde baskı oluşturmaktı. Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye üzerindeki tehlikesi sona ermiş değil. ‘Tehditler ortadan kalktı’ diyerek kendimizi kandırmayalım” dediç
‘Güvenli bölge’ anlaşması
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik olası operasyonu için “Çok hassas bir konu” diyen Aldar Xelîl, şunları söyledi: “Türk ordusu sınır hattında halen bulunuyor ve güç sayısını arttırıyor. Erdoğan halen tehditlerini sürdürüyor. Türkiye’ye ait uçaklar bölge üzerinde uçuş yapıyor. Hiç unutmamamız gerekir ki Türkiye, mevcut anlaşmanın sonuçsuz kaldığını açıklayabilir ve Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırabilir.
DSG’nin sınırdan çekilme ve noktalarını taşıma adına attığı adımlar, Türkiye üzerinde herhangi bir tehlike oluşturmadığını tüm dünyaya gösterdi. Bazı noktalardan geri çekilme yapıldığı, mevzilerin kaldırıldığı doğrudur. Ancak bu sınır savunma sistemini bırakma anlamına gelmez. Tüm dünya iyi bilmelidir ki Demokratik Suriye Güçleri ve Özerk Yönetim, ciddi adımlar atmıştır ve üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmiştir. Başta ABD olmak üzere, dünya kamuoyu ve BM görevlerini yerine getirmelidir. Çünkü IŞİD’e karşı biz savaştık. Türkiye’nin bölgelerimize saldırmasına izin vermemeliler.”
DIŞ HABERLER