Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Soçi’den eli boş döndüğünü savunan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış, bundan sonraki adımda İdlib operasyonun an meselesi olduğunu söyledi
Türkiye’nin 9 Ekim’de Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik başlatılan saldırısı 10’uncu gününde ABD ile varılan 13 maddelik mutabakat doğrultusunda 120 saatlik ateşkes ilan etti. Akabinde 22 Ekim’de Soçi’ye giden AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le görüşmesinden de 10 maddelik mutabakatla döndü. Erdoğan’ın Putin ile anlaştığı 10 maddelik mutabakatı Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış değerlendirdi.
‘Bir savaş suçudur’
ABD heyetinin Ankara’ya gelmesi ve temasları sonucunda 120 saatlik ateşkesin sağlandığını dünyaya duyurduğunu belirten Barış, “Türkiye ve Türkiye’nin arkasına aldığı bütün siyasi partiler de olmak üzere Rojava’nın toprak bütünlüğüne dair saldırılarını bir operasyon olarak nitelendiriyordu. Amerikan heyetinin gelmesiyle birlikte bunun bir savaş olduğunu dünyanın hepsi gördü” dedi. BM dahil olmak üzere uluslararası birçok kurumun savaşın durdurulmasını istediğini dile getiren Barış, “Türkiye’nin, aslında uluslararası hukuka göre suç işlediğini başka bir ülkenin toprak bütünlüğünü tehdit altına aldığını ve bir askeri operasyon yaptığına dair ABD ile yapılan görüşmede ortaya çıktı. Bu uluslararası anlaşmalara göre de bir savaş suçudur. Bu savaş suçunun aslında önümüzdeki yıllarda nasıl işleyeceğini göreceğiz” diye belirtti.
Türkiye’ye: Kalabilirsin
Türkiye ile Rusya arasında yapılan mutabakatın ilk maddesini değerlendiren Barış, “Bu madde ile Rusya, Erdoğan’a ‘bulunduğun yerin dışında tek bir karış adım atamazsın. Oraya girişin ancak biz izin verirsek olur’ diyor” diye ifade etti. Diğer maddelerde de buna benzer şeylerin olduğuna işaret eden Barış, “Suriye Kürtleri Suriye’nin asil vatandaşlarıdır. Bu 8 yıllık savaş sırasında kendi topraklarını nasıl savunduklarına dair hem Suriye halkları hem de rejimin kendisi buna tanıklık etti. Dolayısıyla Suriye Kürtlerin oradaki varlığını ve askeri, siyasi gücünü görerek Türkiye’ye birinci maddedeki ‘bulunduğu yerde kalabilirsin. Geçici olarak bunun ötesine geçiş yok’ dedi” diye konuştu.
‘İblib’e operasyon an meselesi’
Kürtlerin Rusya’nın gözünde “terörist” olmadığını belirterek mutabakatın ikinci maddesine değinen Barış, “Dolayısıyla terörist üyeleri kimse onlar engellenecek. Burada Kürtler kastedilmiyor. Rusya’nın ‘bulunduğun yerde kalabilirsin ama bir adım öteye gidemezsin’ söylemi de bunun karşılığında ‘ben seni İdlib’ten çıkarırım’dır. Suriye’nin içinde iki üç bölge var teröristlerin bulunduğu. Bu bölgelerde Türkiye’nin himayesinde olan bölgelerdir. Dolayısıyla İdlib’e karşı bir saldırının an meselesi olduğunu düşünüyorum” dedi.
‘Türkiye ve Suriye ile sınırlı kalmayacak’
Şuanda Türkiye’nin girmiş olduğu yerlerin yerle bir edilmiş olduğunu sözlerine ekleyen Barış, “Önce bu ateşi söndürmek lazım. Söndürttükten sonra nasıl bir organizasyona gidilecek? Nasıl bir bölgesel barış sağlanacak? Yerlilerin yerlerine dönmesi için uluslararası birçok güç buna dahil olacak. Bu sadece Türkiye ve Suriye ile sınırlı kalmayacak. Çünkü artık bu savaşın ortaya çıkardığı bir gerçek var. Bu gerçek aslında haksız bir savaş olmanın yanı sıra yerel olan bir halkın yerinden edilmesidir. Dünya tarihi artık buna o kadar çok acılarla tanıklık etmiş ki; kimse buna çok müsamaha göstermeyecek. Yerli halkın kendisini savunması söz konusu. O topraklardan kopmamak için çok muazzam bir mücadele veriliyor. Dolayısıyla şu anda ateşkesin bir parçası olarak, geçici olarak açtığı cephelerde kalmasının öngörüldüğünü düşünüyorum. Ama ne Rusya ne Amerika ve zaten Kürtler asla Suriye dahil olmak üzere o cepheleri orada kabul etmeyecek. Çünkü onlar her biri eskiden bir terör örgütünün ya başıydı ya bir üyesiydi. Hepsinin elinde halkların kanı var” ifadelerini kullandı.
‘Erdoğan eli boş döndü’
Adana Anlaşması’nın kapsadığı çerçevenin çok net olduğunu ifade eden Barış, Adana anlaşmasının Kürt karşıtı bir anlaşma olduğunu hatırlattı. Türkiye tüm dünyaya “benim güney sınırımda bir terör devleti inşa ediliyor” mesajını verdiğini söyleyen Barış, “Ama dünyanın hiçbir ülkesi ona hak vermiyor. Pakistan, Macaristan, Katar gibi ülkeler bile hak vermiyor. Bunların terörist olmadığını herkes biliyor. Türkiye kimseyi ikna edemediği gibi içeride de kimseyi ikna edemiyor. Erdoğan ve onun devleti arkasına aldığı askeri güçle bin yıllık sözüm ona Türk efsanesini gerçekleştirmek için Kürtlerin burada hak sahibi olmaması için elinden gelen her şeyi yapıyor. Adana mutabakatı ile aslında Erdoğan ve yanındaki ekibi genişletmek istiyor ama uluslararası hukuk ve hele hele bugün artık Suriye’nin bir hamisi haline gelmiş olan Rusya’nın buna izin vermesi mümkün değil. Tabii ki bu Kürtlerin içerideki direnişiyle de ilgili olacak. Esad ile geliştirecekleri hem içeride hem de uluslararası diplomasinin ve baskının da gücü çok belirleyici olacak. Ama Kürtlerin aslında Suriye içinde nasıl bir pozisyon alacaklarına, nasıl bir güçle tekrar masaya döneceklerini Esad ile yapacakları görüşmelerle olacak. Dolayısıyla Adana mutabakatı ile ilgili Rusya’nın yapmış olduğu vurgu aslında uluslararası hukuku çok dışında bırakan yaralayan bir yerden değil geçici bir süre için bu tehlike atlatıldıktan sonra Türkiye’nin geri çekilmesini öngören bir madde olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla Erdoğan’ın bu anlamda eli boş döndüğünü söyleyebilirim” dedi.
‘Teröristlerin kim olduğu çok net’
Dünyanın hiç bir yerinde ne Suriye Demokratik Güçlerinin ne de YPG’nin “terörist” olarak görünmediğini dile getiren Barış, “YPG’nin Moskova’nın en işlek caddesinin birinde temsilciliği var. Dolayısıyla Rusya YPG’yi ‘terörist’ olarak görmüyor. O bir sızma değildir. Teröristlerin kim olduğu çok net” diye belirtti.
‘Batı yeşil ışık yakmayacaktır’
Mutabakattaki mültecilerin Suriye gönderilmesi hususuna da değinen Barış, “Dünyada Bulgaristan, Macaristan ve Türkiye sürekli mülteci kartlarını kullanıyor. Macaristan ve Türkiye’nin elindeki silahlar, paralar yetmediği için bu sefer insanları kullanıyorlar. Sürekli mülteciler silahını kullanıyor. Silah diyorum ben. Çünkü insan malzemesi olarak görmüyor. Türkiye ben mültecileri güvenli bölgeye yerleştireceğim diyor. Onu yerleştirmek için etnik temizlik yapmak zorundasınız. Bu da bir katliamdır. Ve insanlık en çok katliamlardan çekmiştir. Dolayısıyla siz Kürtleri kökleri bin yıllara giden Ermenileri, Asurileri, Êzidileri, Alevileri, Şiaları bütün o halkları, Kürt dağındaki Türkmenleri sürmeden hepsini etnik olarak yok etmeden bir katliama tabi tutmadan mültecileri oraya yerleştiremezsiniz. Dünya buna asla izin vermeyecek. Şimdi siz oraya sözüm ona güvenlikli bir bölgeyi 4 milyon insan yerleştireceksiniz, ama yerlileri oradan çıkaracaksınız. Bu dünyanın kabul edeceği bir şey değil. Sadece mültecilerden dolayı olsa bile olmayacak. Çünkü siz 2 milyon Kürdü oradan çıkarırsanız onlar bu sefer mülteci olarak dünyaya yayılacak. Kürtlerin gideceği yer de Türkiye değildir. Dolayısıyla batı bunun için de olsa buna en yeşil ışık yakmayacaktır” diye ifade etti.
‘Kürt fobisi yüzünden devlet dağılacak’
Türkiye’nin Kürt fobisi olduğunun vurgulayan Barış, “Sanal ortamda Mars’ta ve Ay’da arsalar satılıyor. Örneğin ben çıkıp şunu söylesem Ay’da bir parça aldım adını Kürdistan koyuyorum desem, bunu direk protesto edecekler. Bu kadar bir fobi var. Maalesef bu Kürt fobisinden dolayı devlet neredeyse dağılacak. Yani devletin bütün geleneği neredeyse Kürtlere kurban edilecek” diye konuştu.
‘Kürtler dünya gündemine oturdu’
Kürtlerin neredeyse bir asra yakın olan mücadelesi sonu ilk defa dünyanın gündemine oturduğunu söyleyen Barış, “Kürtler mücadeleleri sonucunda şöyle bir şey başarmamıştı; birliğini başaramamıştı. İkincisi uluslararası arenada bu devletlerin zalimliğini anlatamamıştır. Erdoğan’ın sayesindebütün dünya nasıl bir zalimlikle Kürtlerin karşı karşıya kaldığını gördü” diye ifade etti.
‘Mesele Rojava’yla hesaplaşmadır’
Kuzey ve Doğu Suriye’de oluşturulan sistemin halkların için büyük bir umut olduğunu ve eşitliği sağladığı için hedef haline getirildiğini sözlerine ekleyen Barış, “ Türkiye’de bu sistemi boğmak için elinden geleni yapıyor. Amerikan’ın saldırıya yeşil ışık yakmasının da sebebi budur. Yoksa Kürtlere böyle tarihsel bir düşmanlığı olduğu için değil. Ve ya Kürtlerin bir burnu sürünsün de diye değil. Mesele tamamıyla Rojava ile hesaplaşmadır” ifadelerini kullandı.
‘Türkiye kaybetmiştir’
Savaşalar her zaman halklara toplumlara ve doğaya kaybettirdiğini ifade eden Barış son olarak şunları söyledi: “Kürtler, şuanda uluslararası bir aktör haline geldi. On adım gidersin on adım gelirisin önemli değil. Önemli olan katliamları önlemektir. Önemli olan bu etnik temizliğe karşı durmaktır. Onun içinde Kürtlerin birliği her zamanınkinden çok farzdır. Kürtler birlik olurlarsa dünyada tek ses olurlarsa çok önemli kazanımlar elde edeceğimizi ve halklarla barış içinde yaşayacağımıza inanıyorum. Türkiye’nin ise burada kazandığı hiçbir şey yok. Sadece içerdeki dağılmanın önüne geçmeye bir siyasi malzeme olarak bunu kullanmaya çalıştı. Ve ne yazık ki kendisine sosyal demokrat diyen sosyal demokrasi değerleriyle her zaman çelişen problemi olan ana muhalefet partisi dahi olmak üzer diğer ulusalcılar bunun arkasında takılarak bir şekilde Erdoğan’ın tam tam seslerini çanak tuttular. Ancak bu saldırıların temel değerlere karşı bir saldırı olduğu bütün dünyana tarafından kabul görüldü. Sadece bu bile Türkiye’nin bu savaşı kaybettiğinin kanıtıdır. ”
MA / Sadiye Eser