Moskova’ya gidecek olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çantasında Fırat’ın doğusu ve Minbic olurken, Putin, öncelikli olarak İdlib’i masaya getirecek. Öte yandan iç savaşın başlangıcında Esad karşıtı İngiltere’nin Şam ile görüşmeler yaptığı öğrenildi.
Nazım Daştan / MA
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vilademir Putin, bugün Moskova’da Suriye gündemiyle biraraya geliyor. Erdoğan, “Güvenli bölge” diyerek Fırat’ın doğusu ve Minbic’e operasyon izni koparmaya çalışacak, Putin ise İdlib operasyonunu masaya koyacak. Kürt karşıtı bir kazanım için ABD ile Rusya arasında mekik dokuyan AKP iktidarı, izin koparmaya çalıştığı operasyon için şu ana kadar istediğini elde edemedi. Fırat’ın batısında ise selefi örgütlerle birlikte kontrolünü elinde tutuğu İdlib’de gittikçe zorlanıyor. Erdoğan ile Putin karşılıklı pazarlıklar sürdürürken, iç savaşın başlangıcında Esad karşıtı Arap ülkelerin başında gelen Ürdün yeniden Şam rejimiyle yakınlaşmaya başladı.
İdlib’deki son durum ne?
İdlib’in terör örgütü olarak kabul edilen Heyet Tahrir El Şam’a (HTŞ/El Nusra) bırakılması, Rusya ve Suriye rejimine bölgeye operasyon yapabilmek için bulunmaz bir fırsat yarattı. İdlib ve bölgenin HTŞ’nin kontrolüne geçmesi Rusya ve Türkiye arasında varılan Soçi anlaşmasını geçersiz kıldı. Rejim güçleri günlerdir HTŞ’nin ilerlediği yerleri hem karadan hem de havadan vurmaya devam ediyor. Türkiye son günlerde “Fırat’ın doğusu” diye gönderdiği sevkiyatın hepsini İdlib’in karşı tarafına yönlendirdi. Suriye rejimi ve İran’a bağlı güçlerin HTŞ’yi vurması üzerine, HTŞ daha önce tasfiye ettiği grupları Feylek El Şam çatısı altında toplayarak, rejime karşı mevzilendirdi. HTŞ, bu şekilde Suriye rejiminin saldırılarının önüne geçmeye çalışıyor.
Moskova’nın ana gündemi İdlib
Suriye savaşında büyük bir krize neden olan İdlib için, bugüne kadar onlarca görüşme gerçekleştirildi. Bunlardan bir yenisi de bugün Rusya-Türkiye arasında gerçekleştiriliyor. Görüşmenin detaylarının ne olacağı, Türkiye’nin masaya ne götüreceği ve Rusya’nın ne isteyeceği merak edilse de kaba hatlarıyla biliniyor. Türkiye görüşme öncesi toplantıda birçok meselenin gündeme geleceğini belirtiyor, Rusya görüşmenin İdlib gündemi altında gerçekleşeceğinin altını çiziyor. Rusya Soçi’de varılan “Silahsızlandırılmış bölge” anlaşmasına Türkiye ve denetimindeki grupların uymadığını dillendiriyor. Bu sebeple Rusya İdlib krizinin bu yıl içinde rejim lehine bitmesini istiyor ve dayatıyor.
Görüşmede beklenen tartışmalar
Türkiye, İdlib’e karşı Minbic’i ve Fırat’ın doğusunu istiyor. Ancak Minbic sınırlarına rejim ve askerlerini konumlandırarak güvenlik alan Rusya’nın bu talebe sıcak bakmayacağı düşünülüyor. Rusya’nın Türkiye’ye “İdlib’te üstüne düşenleri yap” dayatmasında bulunacağı, Türkiye’nin ise girişimlerinin sonuç vermemesi üzerine zaman kazanmaya dönük hareket edeceği öngörülüyor. Rusya’nın Türkiye’nin zaman talebine sunulacaklara göre, cevap vereceği belirtiliyor.
İran sessizliğini bozdu
Bölgede etkin olan İran ise, Suriye’de gerçekleşen yeni dengelere karşı sessizliğini bozdu. İsrail’in İran’a dönük saldırıları halen devam ederken, İran, tehditlerin “gülünç” olduğunu belirterek, Suriye topraklarından askeri olarak çekilmeyeceklerini duyurdu. Irak’ta nüfuz alanını genişleten İran’ın, hamleler ile ABD, İsrail ve Avrupalı güçlere mesaj verdiği dile getiriliyor. Rusya’nın, İran karşıtı gelişmelere karşı sessizliği ise, ABD ile anlaşmasının bir sonucu olduğu ileri sürülüyor.
ABD ile Rusya’nın oyunu
Bölgede önemli bir role sahip olan İran, bugün gerçekleştirilen Rusya ve Türkiye’nin görüşmesinde yine saf dışı bırakıldı. İdlib’de Türkiye’nin etkisinin kırılmasının yanında İran’ın da etkisi kırılmaya çalışılıyor. ABD ve Rusya, çeşitli hamleler ile bunu gerçekleştirmeye dönük hareket ediyor. Türkiye bu konuda kötü bir sınav verirken, İran ise farklı kartlarla sahayı etkileme çabasında.
İngiltere Şam ile görüşüyor
Diğer taraftan ABD ile Türkiye yakınlaşması sahada karşılık bulmuyor. Körfez ülkelerinin yanı sıra Ürdün de 7 yıl aradan sonra Şam’daki büyükelçiliğini açacağını belirtti. Sünni Arap devletlerin Şam ile yakınlaşması, Suriye rejimini tekrar tanımak olarak algılanıyor. Ürdün’ün yaklaşımı ise, İngiltere’nin yaklaşımı olarak görülüyor. 1946 yılında bağımsızlığını kazanan Ürdün’ün, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere tarafından kurulan bir manda yönetimi olarak ifade ediliyor. Bu gelişme, İngiltere’nin de Şam hükümetini tanımak anlamına geldiği yönünde yorumlanıyor. Bölgedeki bazı kaynaklar, İngiltere’nin bu kapsamda daha önce hem Rusya hem Şam hükümeti ile birçok diplomatik görüşme gerçekleştirdiğini kaydetti.