Bugün Bayram. Hayatı, yalnız başımıza değil başkalarıyla birlikte yaşadığımızı hissettirecek günlerden biri. Bu nedenle de kırgınlıklarımızın unutulması, dostluklarımızın perçinlenmesi için güzel bir gün, güzel bir vesile. Üstelik de öyle günlerden geçiyoruz ki bayramlara her zamankinden belki de daha fazla ihtiyacımız var. Aslında yalnızca Müslümanların değil, toplumumuzdaki diğer toplulukların da bayramlarını aynı içtenlikle kutlamalı ve yaşamalıyız. Buradayız. Birlikteyiz. Birbirimiz olduğu için bu dünya yaşanır bir dünya demek için bunu yapmalıyız.
Fakat bu toplum 16 yıldır, belki tümünde değil, ama son 10 yılında öyle bir kutuplaşmaya itildi ki bayramların bile kardeşliğimize katkısı azaldı. Bırakın kapitalizmin günlük yaşamlarımızı çekilmez kılması nedeniyle bayramları fırsat bilip kendimizi tatil yerlerine atmamızın getirdiği uzaklaşmayı, siyasetin bugün neredeyse farklı kimlikler arasında düşmanlıklar yaratarak oluşması, bayramları da günümüzde anlamsızlaştırdı.
Nitekim dün Suruç’da yaşananlar bu bayramı sabote etti. 4 kişi öldü ve bir çok kişi de yaralı. Şimdi nasıl bir bayram kutlayacağız? Hele hele içinden geçtiğimiz seçim ortamının gerginliğini dikkate aldığımızda bu bir provakasyon muydu, neler planlanıyor, daha büyük bir çatışmanın çıkarılıp seçimlerin ertelenmesi midir amaç gibi bir çok sevimsiz soruyu akla getiriyor. Tabii bayramın da tadı tuzu kalmıyor.
Bir Cumhurbaşkanı, olayların nasıl olduğuyla ilgili araştırma savcılarının atanmasını da beklemeden, “Dün de Şanlıurfa milletvekilimizin abisini Şuruç’ta ne yazık ki terör örgütü PKK HDP, bunlar öldürdüler” demesi, üstelik de bu sözleri bayram namazı çıkışında söylemesi, bırakın devlet adamlığına, Müslümanlığa sığar mı? Hele hele “PKK-HDP” diyerek HDP’yi yasal olmayan bir partiymiş gibi telaffuz etmesi karşısında insan sormaz mı, “Affedersiniz ama siz bu ülkenin Cumhurbaşkanı’sınız eğer HDP yasal olmayan bir siyasi partiyse neden kapatmıyorsunuz?”. “Hem siz bu kanaate nasıl varıyorsunuz daha olayın nasıl olduğuyla ilgili bir sürü farklı iddia mevcutken?”.
Bütün bu olaylar şunu söylüyor: Erdoğan dönemi bitmiştir. Yarattığı toplumsal kutuplaşmayı öyle bir noktaya getirmiştir ki, tüm toplum artık yorgun düşmüştür. Erdoğan, önüne çıkmış Türkiye’yi daha demokratik, daha müreffeh ve daha yaşanır bir ülke yapabilme şansını tümüyle kaybetmiştir. Şimdi “tek adam” olarak ortadadır ve seçimden sonra da göreceksiniz kendi yandaşları tarafından da dışlanacaktır.
Dedim ya bayramların işaret ettiği tek hakikat insanoğlunun yaşadığı hayatı yalnız başına yaşamadığı diğer insanlarla birlikte yaşadığı. O nedenle de bayramlar, birlikte yaşamanın, dayanışmanın ve paylaşmanın tadını hatırlatan günler. Erdoğan’ın iç karartıcı sözlerini bir kenara koyarak, ölenlerin ailelerine rahmet ve sabır dileyerek bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum. Unutmayın ki bu seçim daha güzel bayramların habercisi.