Kürdistan meselesi, dört nedenle iktidarı ve muhalefetiyle Türk siyaset gündeminde hep ilk sıralarda yer alır.
İlki, 1923’ten beri devletin “tehdit” algılamasında Kürt meselesinin ilk sırada yer alması.
İki, güneyinde yıllar öncesinden yarı bağımsız iki konfederal Kürt yönetimin kurulmuş olması. Sömürgeci rejimlerin koordineli saldırılarına rağmeniki konfederal yapının ayakta durup hedeflerine doğru ilerlemeleri.
Üç; içeride Cumhur İttifakı’nın yedi yıldan beri aralıksız sürdürdüğü saldırı, gözaltı-tutuklamalara rağmen Kürt siyasetinin ayakta duruyor olması.
Dört; erken seçim olasılığının gündeme girmesi ve Kürt halkının Türkiye yerel ile merkezi iktidarının belirlenmesinde kilit konuma yükselmiş olması…
‘Kürt meselesi var’ yarışındalar
Bu nedenler elbet esas seçim nedeniyle CHP, SP, DEVA ile Gelecek partileri son bir yıldan beri “Kürt meselesi var çözeceğiz. Ana dil haktır…” vb. üzerinden propaganda yarışı içindeler ama AKP’den farklı ve ileri bir şey söylemiyorlar. Örneğin Erdoğan’ın 2015’ten beri “Tek devlet-millet-bayrak-vatan” tekçiliğine karşı tutum almıyorlar. Bu nedenle Anayasa’nın değiştirilmesi ve Kürtlerin ayrı bir millet olarak yer almaları gündemlerinde yok! Hatta “Türküm, doğruyum…” ırkçı andın geri gelmesi için ısrar eden bir Millet İttifakı var. Aynı muhalefet Cumhur İttifakı’nın Suriye, Libya, Afganistan… vb. dış siyasetini eleştirirken, Rojava Kürdistanı ile Kürdistan Bölgesi’nde sürdürülen kalıcı ilhak politikasını destekliyor.
Kürt siyaseti ittifakla bu partilere, “Siz ilkokuldan üniversiteye Kürt dilinde eğitim öğretimi savunuyor musunuz? 2015’ten beri ret, inkar ve asimilasyonu ağırlaştıran, ‘Kürt var Kürdistan yok’ diyerek ‘yallah Kürdistan’a’ diyen, Kürtlere ayrı bayrak hakkı bile tanımayan, tekçi ırkçı milliyetçiliği bayraklaştıran Cumhur İttifakı’ndan farkınız ne açıklayın” diyerek somuta davet etmeli.
‘Doğu Masası’ yüzyılın tekrarı
CHP için Kürt meselesi 1923’te “Doğu meselesiydi” şimdi de aynı! CHP aynı CHP! Kürdistan politikasında devlet çizgisinin dışına çıkmaz çünkü devletin kurucu partisi! Üzerinden geçen 100 yılda onlarca ayaklanma, direniş oldu. Onlarca katliam ve soykırıma rağmen Kürt ulusal mücadelesi geriletilemedi tersine gelişti büyüdü ve Türkiye siyaset denklemimde anahtar haline geldi. Biri 1992 diğeri 2013’ten beri kurulmuş iki konfederal Kürdistan var. Fakat CHP halen “Doğu Masası” diyor!
CHP Başkan Yardımcısı O. K. Salıcı, Cizre’de “Kürt sorununu Mecliste demokratik yollarla çözeceğiz” diyor! Ama “Çözeceğiz” dedikleri Kürt meselesi neyi içeriyor? Coğrafik statü bir yana Anayasa’nın ilk üç maddesinin değiştirilmesi ve Kürtlerin millet olarak yer alması, ana dilden eğitim-öğretim olacak mı? Yanıt “Hayır!”
CHP’li Salıcı, Cizre’de şal û şepik giysiler giymiş bazı Kürtlerle gösterişli fotoğrafları basına servis ediyor. Ama aynı Cizre’de bodrumlarda yakılan Kürt gençlerinin ve Taybet Ana’nın ölü bedeninin bir hafta sokakta bırakılmasını kınamıyorsa Cumhur İttifakı’ndan farkı ne?
Kürt halkı laf değil, somut icraat istiyor! Anayasa’nın değiştirilmesi, ana dilden eğitim, askeri harekatların sonlandırılması gibi.
Ucu açık üç mesaj verdi
Erdoğan’ın içeride ve dışarıda elinin zayıflamasına muhalefetin son aylarda erken seçim baskısı eklendi. Derken NATO, AB ve G-7 zirveleri ile TÜSİAD’ın, Cumhur İttifakı’nı hedef alan mesajları geldi. Bunlara muhalefetin “Kürt sorunu var” politikasıyla Kürt oylarına dönük çalışmaları eklenince, Erdoğan da “Diyarbakır’da 2005’te ne demişsek bugün de aynı yerdeyiz” diyerek yarışa katıldı. Bu açıklamayla Kürt halkının, MHP’nin ve erken seçim için kamuoyunun nabzını yoklayan ucu açık üç mesaj verip beklemeye girdi.
Erdoğan Kürtlere, 11.08.2015’te “şu anda buzdolabında” ama (8.10.2015’te) “İşler yoluna giderse süreç yeniden gündeme gelir” dediği çözüm sürecini “Buzdolabından çıkarabilirim” mesajını verdi. “Çözüm sürecini başlatan ama bitiren taraf biz değiliz haa” demeyi de ekleyerek!
MHP’ye ise başka hamlelerle birlikte “ittifakın mezara kadar olmayacağı” mesajını verdi. Bunlar üzerinden de erken seçim nabzını yoklayacak. Bahçeli, 2022 Kasım’ında erken seçimi önererek yanıt vermede gecikmedi. Kürt halkının ise ucu açık mesaja yanıtı “Önce iki dönemdir yerel ve merkezi olarak seçilmiş irademi tanıyarak gereğini yap, OHAL’i bitir. Sonra!”
Bir de Erdoğan’ın “Diyarbakır Cezaevi’ni kültür merkezi yapacağız” açıklaması var. Hedef cezaevinin yıkılması ve tarifi mümkün olmayan insanlık suçlarının izlerini tarihe gömmek. Yerine Türkler “Diyarbakır’ı nasıl fethetti” bunu anlatacak bir kültür merkezi! Kürt halkı asla kabul etmeyecek! Cezaevi halkın hafızasında ebediyen yaşayacak olan Utanç Müzesi olarak kalmalı.”
Kürt siyaseti ne yapacak?
Elbette Türk sistem partileri hakkında bir ajandaya yani temsil ettikleri siyaset disiplini üzerinden bir yaklaşıma sahip olacak. Fakat Kürt meselesinin çözümü amacıyla kurulacak masasında “Şu parti ile otururum bu parti ile oturmam” demesi yanlış olur. Çünkü masaya oturanın adı A, B partisi olsa da oturan devlettir.
A, B partisiyle masaya oturup oturmama da ölçü iktidarlarında halka yapılan baskı-katliam-soykırım ise al birini vur diğeri. Ama ille de ölçü alınacaksa kimse CHP ile yarışamaz.
Sonuç, Kürdistani İttifak Çalışması, öncelikle Kürt meselesinde çözümün asgari çerçevesini kamuoyuyla paylaşmalı. Böylece hem muhalefet hem de iktidara “Kürt meselesini çözmek istiyorsanız biz hazırız” denmeli!