Kamusal bir hizmet olması gereken enerji üretimi ve dağıtımı pahalı bir meta haline getirilerek şirketlere devri sağlanmıştır. Şirketlerin ise, elektrik ücretinin 3 misli faturalar çıkararak halkı açıkça soymakta olduğu görülmektedir
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Enerjinin özelleştirilmesiyle birlikte kamu elindeki enerji santralleri ya kalmadı ya da çalıştırılmamakta ve yedek güç olarak değerlendirilmektedir. Kamu elinde kalan az miktarda santrallerin defalarca özelleştirmeye çıkılmasına karşın alıcı olmaması nedeniyle satılamayan birçok santrallerin çalıştırılmamasına karşın, çalışıyormuşçasına bir gider ortaya çıkmaktadır. Enerji arz güvenliği iddiası ile 87 bin megawat üretim gücünün aşıldığı Türkiye’de bu gücün ancak yarısı kullanılabiliyor. Enerji arz güvenliği gerekçesi ile büyüyen santral sayısı ve gücü doğal yaşamda geri dönülmez zararlara yol açarken “enerji güvenliği” için 2. kez ihaleye çıkılıyor.
Şirketlerin enerji eylemi!
24 Ekim’de yapılacak yeni ihalenin nedeni olarak, Mart 2015 ve Aralık 2016’da ülke genelinde saatlerce süren elektrik kesintisi yaşanmış ve bu durum siber saldırı olarak nitelenmişti. Dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yetkilileri, “Saldırılar genel olarak internet sitelerini ele geçirerek, sızmalar sağlama yönünde. Sızma girişimleri, Türkiye’nin ulusal elektrik şebekesinde büyük bir sabotaj hazırlığının da göstergesi” olduğunu açıklamıştı. Oysa bu kesintilerin enerji üretim ve dağıtım şirketlerince gerçekleştirildiği ortaya saçılmıştı. Şirketlerin ürettikleri enerji miktarından tatmin olmamaları temel neden iken, üretikleri enerjiye kilowat başına zam istedikleri basında yer almıştı.
Şirketler mi kontrol ediliyor?
Daha sonra atılan adımların tamamı enerji kesintilerinin şirketlerce gerçekleştirilmiş olduğunu ortaya koyar nitelikteydi. CHP, dönemin hükümetine, “Büyük elektrik kesintisinin gerekçesi nedir? Elektrik kesintisi, özelleştirmeleri alan şirketlerin protestosundan mı kaynaklanıyor?” diye sormuştu. Şiketlerin daha çok kâr elde etmek amacıyla hükümeti tehdit ettikleri o günlerde ortaya konarken kesintilerin nereden kaynaklandığı açıklanmamıştı. Yapılacak olan ihale ile hangi şirketin taahhüt ettiği enerjiyi şebekeye verip vermediğinin izlenmek istendiği alınan bilgiler arasında.
Enerji arzı fazla!
Türkiye’de şu an enerji üretim kapasitesi 87 bin 138,7 MW iken bu enerji gücünün en yüksek pik dönemlerde dahi gücün ancak yarısına ulaşılabildiği bilinmektedir. Yaşanan ekonomik krizle birlikte enerji arz fazlası her geçen gün yükselirken hükümet ise 120 bin MW güce ulaşmak için santral inşaatlarını büyütmek adına sürekli teşvikler açıklamaktadır. Özellikle birçok doğalgaz çevrim santralleri üretimlerine çoğu zaman ara verirken bazıları ise santrallerini söküp farklı ülkelere taşımaktadır. Şirketlere ait enerji santralleri ortalama üretim gücünün yarısını kullandığı kamu elindeki santrallerin ise ya çalıştırılmadığı ya da çok düşük kapasitelerle çalıştırılmakta olduğu bilinmektedir. Şirketlere üretmedikleri enerji için kapasite bedeli adı altında ödeme yapılarak a fazlası gizlenmeye çalışılmaktadır.
Elektrik toplumsal üretimdir!
Elektrik üretimi toplumsal yaşamın ortak gereksinimidir. Elektrik üretimi, dağıtımı ve iletimi kamu hizmetidir ve bu nedenle kamusal faaliyetlerde kâr-zarar veya rant ilişkilerinden arındırılmış kesintisiz, kaliteli, erişilebilir ve ucuz enerji sağlamak devletin varlık nedenidir. Ancak ortaya konan liberal yağma ekonomisiyle tüm kamusal hizmetler hem özelleştirilmiş hem de erişimi zor ve pahalı bir meta haline getirilmiştir. Serbest piyasa anlayışı içinde yürütülen ve adına kurulan elektrik borsalarında meta üretimi olarak ele alınarak, dönem dönem fahiş fiyatlarla şirketlerden enerji alımı yapılmaktadır. Dağıtım şirketleri dağıtım bedeli, saat okuma bedeli, kesme açma bedeli vb. adı altında halk açık biçimde soyulmakta olduğu görülmektedir.
Türkiye Enerji Zirvesi
AKP iktidara geldiği günden bu yana yoğunlaştığı en temel alanlardan birinin enerji olduğu biliniyor. Her türden enerji üretim merkezleri ise Türkiye coğrafyasının doğal yapısına geri dönülmez zararlar vermeye devam ederken yeni enerji üretim hedeflerini büyütme çalışmaları sürüyor. Bu bağlamda 9. Türkiye Enerji Zirvesi bu yıl 9-10 Ekim tarihlerinde Antalya’da düzenlenecek. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve enerji şirketlerini buluşturan organizasyon, doğalgaz ve elektrik başta olmak üzere nükleer de dahil olmak üzere muhtelif enerji kaynaklarıyla ilgili sunumların yapıldığı bir etkinlik olarak 9 yıldır düzenleniyor. 37 Düzenleyici Kurumun üye olduğu ERRA, Enerji Yatırım ve Düzenleme Konferansı’nın 17.’sini de bu yıl aynı tarihlerde gerçekleştirecek. 17.’si düzenlenecek olan Konferans, Türkiye ve diğer ERRA’ya üye ülkelerin bulunduğu Avrupa, Asya, Afrika, Orta Doğu ve Amerika’dan düzenleyici kurumları, hükümet yetkililerini, enerji şirketlerini, sermaye yatırımcılarını bir araya getirecek.