Roboski Katliamı’na ilişkin konuşan Veli Encu, yıllardır verdikleri adalet mücadelesi süresince ailelerin birçok baskı ve saldırıya maruz kaldığını belirtti. Encu, “Failler yargılanması gerekirken, yargılanan hep biz olduk” dedi.
Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde, 28 Aralık 2011 tarihinde savaş uçakları bombardımanı sonucu 19’u çocuk 34 kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan katliamın üzerinden 7 yıl geçti. Aradan geçen bunca zamana rağmen adalet arayışlarından geri adım atmayan 34 kişinin ailelerinin yası ve acısı dinmedi. Katliamın yaşandığı ilk günlerde faillerin açığa çıkarılıp yargılanması noktasında ailelere verilen sözler ise karşılık bulmadı.
‘Yargılanan hep biz olduk’
Katliamın sorumlularını açığa çıkarılması için zorlu bir mücadele içerisinde olan isimlerden Veli Encu, söz konusu hukuksal süreç ve ardından yaşananlar hakkında Mezopotamya Ajansı’ndan Gökhan Altay ve Ahmet Kanbal’a konuştu. Katliamda aynı zamanda kardeşi Serhat ve birçok yakınını kaybeden Encu, yıllardır verdikleri adalet mücadelesi süresince ailelerin birçok baskı ve saldırıya maruz kaldığını belirtti. “Failler yargılanması gerekirken, yargılanan hep biz olduk” diyen Encu, yetkililerin dava dosyasının üstünün örtülmesi için her türlü çabayı gösterdiklerine dikkat çekti.
‘AİHM siyasi bir karar verdi’
Şimdilik hukuk yollarının tamamen kapatıldığını hatırlatan Encu, AİHM tarafından dosya başvurusunun reddedilmesine dikkat ederek, “34 kişinin hunharca katledilmesine ilişkin yapılan başvurunun bu şekilde reddedilmesi AİHM’nin insan yaşamına verdiği önemi gösteriyor. Siyasi bir karar verildi. Bu şekilde sonuçlanması bizi derinden üzdü. Aileler, bu insanlık suçunun faillerini yargılayacak tek mahkemenin AİHM olduğunu düşünüyorlardı. Ancak gelinen aşamada umutlarının tükenmiş olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.
‘Siyasetçiler de davaya gereken önemi vermedi’
Dava dosyasının bu şekilde reddedilmesinde bazı hukukçular ile dönemin siyasetçilerinin de payının olduğunu söyleyen Encu, “Bu asla kabul edilemez” dedi. AİHM’nin kararında şimdi Şırnak Barosu Başkanı olan Nuşirevan Elçi’nin isminin geçtiğini ifade eden Encu, eleştirilerini şöyle sürdürdü: “O dönem davaya ilişkin Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) Hukuk Komisyonu ve siyasetçilerle görüşüyorduk. Baroyla da sayısız görüşmemiz oldu. Baroyla AYM kararı öncesi yaptığım görüşmelerde, ‘Hiçbir eksiklik yok, çıkacak kararı bekliyoruz’ deniliyordu. Hukukçularımızın böyle bir hataya mahal vereceklerini bilmiyorduk. Siyasetçiler de dosyaya hak ettiği önemi göstermediler.” Encu, ihmalde ismi geçen Elçi’yi Baro yönetimine şikayet ettiklerini ve bundan da sonuç alamadıklarını belirtti. AİHM kararı sonrası da ne hukukçuların ne de siyasetçilerin gündem oluşturacak bir tavır içerisine girmediklerini dile getiren Encu, konunun sosyal medya hesapların birkaç paylaşım yapılarak geçiştirildiğini savundu.
‘Aileler kendilerini yalnız bırakıldıklarını düşünüyor’
Kararın ardından gerek Şırnak Barosu Başkanı Elçi, gerekse siyasetçilerden bir özeleştiri beklentisi içerisinde olduklarını sözlerine ekleyen Encu, şöyle devam etti: “Bu karar karşısında neler yapılabilir noktasında aileleri tatmin edecek adımlar atılmadı. Aileler kendilerini yalnız bırakıldıklarını düşünüyor. Karar sonrası Elçi gelip aileleri ziyaret ederek, ‘Böyle bir karar verildi ama sizleri yalnız bırakmayacağız’ diyebilirdi. Onlar, özeleştiri ve özür beklediğimiz için bize karşı tepkili. Evet, bu olayın en büyük sorumlusu ülkeyi yöneten AKP’dir. Ancak onlar da sorumluların yargılanmaması noktasında sorumlu olduklarını bilsinler. Ne devletten, ne hukukçulardan ne de siyasetçilerden sözümüzü esirgemedik.”
‘Mücadelemizden taviz vermedik’
Roboskili ailelerin bugüne kadar tüm baskılara rağmen mücadelelerinden vazgeçmediğini ve sorumlular açığa çıkarılana kadar adalet talep etmeye devam edeceklerini vurgulayan Encu, dayanışma içinde olmak isteyen hukukçulara da şu çağrıda bulundu: “İğneyle kuyu kazar gibi bir yol izlenmesi gerekiyor. Bizler elimizden gelen her şeyi yaptık ve mücadelemizden taviz vermedik. Gelinen aşamada faillerin adalet önüne çıkarılması hukukçuların elinde.”