HÜSEYİN AYKOL
Bugün 28 Şubat. Yılın en kısa ayının son günü. Ancak biz gazetecileri bugün yoğun ama çok yoğun bir gündem ve bu yüzden oldukça fazla koşuşturmalı bir gün bekliyor. İsterseniz bugün sizlere hangi konularla geleceğimizi hep birlikte gözden geçirelim:
Sosyal Demokrasi’nin simge isimlerinden Olof Palme 28 Şubat 1986 günü öldürüldü. Çevresinde bir koruma ‘ordusu’ olmadan sokakta yürürken öldürülen İsveç Başbakanı’nın öldürülmesi sadece kendi ülkesinde değil, neredeyse tüm Avrupa’da şok etkisi yaparken; suikast ısrarla PKK’ye yüklenmek istendi. İsveç devleti, -sonunda kabul etmek zorunda kalsa da- çok büyük ihtimalle en başından beri bildiği İsveçli katilin ismini açıklamak yerine PKK’nin Avrupa’da terörist örgüt kabul edilmesi sürecine katkıda bulundu.
Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın yerini koalisyon ortağı Tansu Çiller’e bırakmak üzere istifa sürecini başlatan meşhur Milli Güvenlik Kurulu toplantısı 28 Şubat 1997 günü yapılmıştı. Tarihe daha sonra ‘postmodern darbe’ olarak geçecek olan bu toplantı sonrasında Erbakan iktidardan olurken; kendisini -başka bir parti kurmak üzere- terk edenlerin başında Recep Tayyip Erdoğan vardı. 28 Şubat’ın ürünü sayılabilecek AKP’nin bugünlerde, kendisini 28 Şubat mağduru göstermesi ironik bir şey olsa gerek.
AKP iktidarının PKK ile sürdürülen silahlı mücadeleyi bitirmek için İmralı ile yapılan görüşmelerde tarafların ulaştığı en üst düzey, 28 Şubat 2015 günü yaşanmıştı. İstanbul’daki Dolmabahçe Sarayı’nda AKP ve HDP’nin temsilcileri bir araya geldi. Bundan sonra hangi görüşmelerin nerede ve nasıl yapılacağının başlıkları açıklandı. Bu toplantıya Erdoğan önce ‘beklediğimiz bir gelişmeydi’ dedi; ancak çok kısa bir süre sonra görüşme masası yine bizzat Erdoğan tarafından devrildi. Ardından yaşananlar biliniyor.
Dolmabahçe Mutabakatı olarak anılan bu toplantının yankıları medyaya daha yeni yeni yansırken; sadece ülkemizde değil, tüm dünyada tanınan ve sevilen Yaşar Kemal’in öldüğünü de duyduk aynı gün. Türkçeye ölümsüz romanlar kazandıran Yaşar Kemal’in Kürt olduğunu daha yeni yeni öğrenenler var maalesef.
Şubat ayının son günü, birçok şehirdeki mahkemelerde duruşmalar yapılacak. Bunlardan en önemlisi herhalde, HDP’ye yönelik olarak açılmış olan Kobanê Davası olmalı. Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülmekte olan davanın 10. duruşması bugün başlayacak. Pazartesi, salı, perşembe ve cuma günleri olmak üzere iki hafta boyunca sürecek. Davada bir yandan savunmalar sürerken, bir yandan da müştekiler dinlenecek.
Bugünkü duruşmalardan biri de Hendek’teki havai fişek fabrikasındaki patlamayla ilgili. Davada bugün -eğer ertelenmezse- karar çıkması bekleniyor. Şimdiye kadar yapılan duruşmalardaki gidişata bakılırsa, ölümlerle sonuçlanan bu patlamalardan sorumlu olanların ciddi bir ceza alması beklenmiyor maalesef.
Bugün sadece ülkemizde değil, aynı zamanda Almanya’da merakla izlenen bir başka duruşma ise gazeteci Deniz Yücel davası olacağa benziyor. Almanya vatandaşı Deniz Yücel’in nasıl dönemin Başbakanı Angela Merkel’in baskısıyla tahliye ettirildiği ve özel uçakla Almanya’ya götürüldüğünü aranızda hatırlayanlar çoktur herhalde.
Ankara’daki demokrat haber ajansları, her ayın 28’inde Ankara’da anması yapılan Roboski’de yaşananları sizlere bir kez daha ulaştırmaya çalışırken; yapılacak ilk seçimlerde iktidara gelmeyi hedefleyen Millet İttifakı yanlısı altı parti liderinin ‘güçlendirilmiş’ parlamenter sistem hakkında ulaştıkları sonuçlar açıklanacak.
Bugün en kısa ayın son günü ama biz gazetecileri uzun bir mesai bekliyor…