Gülistan Doku, için yürütülen soruşturmada ihmaller olduğunu söyleyen avukat Çağla Yolaşan, ‘Soruşturma tek yönlü yürütülüyor. Oysa erkek arkadaşı şüpheli ve gözetim altında tutulmalı’ dedi
Munzur Üniversitesi öğrencisi Gülistan Doku (22), 5 Ocak’tan bu yana kayıp. Sualtı Arama Kurtarma (SAK) ekiplerinin “Gülistan’ın suda olmasına yüzde 1 bile ihtimal veremiyoruz” sözlerine rağmen, Valilik ve emniyet tarafından ısrarla suda aramalar devam ediyor. Soruşturmada henüz yeni bir gelişme sağlanmazken, ailenin kentte bekleyişi sürüyor. Yenigün Kadın Dayanışma Derneği üyesi ve Avukat Çağla Yolaşan, Gülistan Doku’nun kaybolmasının ardından yürütülen çalışmaları ve kentin genel durumunu değerlendirdi.
‘Demografik yapı değişti’
AKP’nin ve içinde bulunduğu ittifakın kadınlara yönelik cinsiyetçi söylemlerinin kadına yönelik şiddet ve katliam olaylarında artış yaşanmasına neden olduğunu ifade eden Çağla Yolaşan, televizyondaki birçok dizinin kadınlara dönük şiddette büyük etki yarattığını, kadınların hep ikinci planda olan, söz hakkı olmayan, sömürülen, köleleştirilen rollerde toplumun karşısına çıkarıldığını dile getiren Yolaşan, bunun da sistematik bir saldırı biçimi olduğunu vurguladı. “Bunun yanı sıra Dersim, tıpkı Şırnak ve Hakkari gibi demografik yapısı oldukça değişen bir kent” diyerek sözlerini sürdüren avukat Yolaşan, “Burada güvenlik politikaları ile bağlantılı olarak çok fazla kolluk kuvveti ikamet ediyor. Kolluk kuvveti olması da gerekmiyor aslında, bu herhangi bir kurum amiri olabilir, çeşitli bürokratlar ve onların yakın çevresi olabiliyor. Biz bu durumu Rabia Naz’ın şüpheli ölümünde de gördük, bunların hepsi aslında bir bütün” diye belirtti.
‘Tacizciler korunuyor’
Taciz eden, şiddet uygulayan, tecavüze maruz bırakan, katleden erkeğin yargı tarafından sürekli korunduğuna dikkat çeken Yolaşan, bu koruma hissinin de katliam, şiddet, tecavüz suçlarını üst seviyelere taşıdığını ifade etti. Yolaşan, şöyle devam etti: “Üniversiteli genç kadınların hem üniversite personeli tarafından hem de saymış olduğumuz tüm o meslek grupları tarafından taciz edildiği bize aktarılıyor. Birebir yapılan başvurular ne yazık ki sınırlı çünkü var olan toplum gerçekliği kadınların tacizciyi ifşa etmesinin önüne geçiyor. Toplumdan çekiniyor ve baskıdan korkuyorlar. Cezasızlık sistemi ile tacizciler korunuyor. Biz bu kişilerin halkın vicdanına göre yargılanmasını istiyoruz. Bu tarz olayların hasıraltı yapılmasını istemiyoruz ve bunun önüne geçmek istiyoruz.”
‘Bu bir erkeklik sorunu’
Dersim’de genç kadınları taciz ve istismar eden kişilerin isimlerini bildiklerini kaydeden avukat Yolaşan, şu bilgileri aktardı: “Bu isimlerin büyük çoğunluğu saydığımız meslek gruplarından olabilir ve bu suçları işliyor. Dersim hem inanç hem de kimlik bakımından azınlıkların yaşadığı bir kent. Bir algı var, tırnak içinde söylemek gerekirse, ‘Dersim aydındır, Dersim bilinçlidir, Dersim kültürlüdür’ şeklinde. Fakat şunu unutmamak gerekir, bu bir erkek zihniyeti sorunudur ve aydını da, kültürlüsü de, bilinçlisi de bu suçu işleyebiliyor. Kentle veya bölgeyle alakalı bir sorun değil. Kadına bakış açısıyla ilgili bir durumdur. Ataerkil sistemden bağımsız bir yer değil. Erkeklik burada da karşımıza çıkıyor. Yani o nedenle hem yerelden hem de kente yerleştirilen kolluk kuvvetlerinin birleşmesiyle yaşanan taciz olaylarında artış yaşandığını görebiliyoruz.”
Soruşturmada ihmal büyük
Avukat Çağla Yolaşan, son olarak şöyle konuştu: “Yeniden Gülistan Doku olayına değinecek olursak, aslında kaybolduğu günden bu yana kamuoyu müthiş bir gündem oluşturdu ve unutulmasına izin vermedi, vermiyor. Fakat bu soruşturmada en büyük hata soruşturmanın başında yapıldı. Gülistan intihar etmiş olabilir, öldürülmüş olabilir, kaçırılmış olabilir ama soruşturma tek bir ihtimal üzerinden yürütülüyor. Erkek arkadaşı onu katletmiş olabilir, olmayabilir de. Bu kişiler şüphelidir ve her anlamda gözetim altında tutulmaları gerekir. Arama ekipleri Gülistan’ın su altında olmadığını söylüyor ve dosyada henüz yeni bir şey yok. İntihar etmişse dahi neden intihar ettiği açığa çıkarılmalıdır. Türkiye’nin ceza yasasında ‘intihara yönlendirme’ diye bir suç var. Bunun da araştırılması gerekir. Kadınların intihar etmesi, kadın olmalarından kaynaklıdır ve biz bunların tümünün en ince şekilde araştırılmasını istiyoruz. Gülistan’a ne olduğu açığa çıkmalıdır.”
‘Kentte ciddi istismar var’
Gülistan Doku’nun kaybolmasının ardından derneklerine ve baro çocuk komisyonuna gelen başvuruların kentte çok ciddi oranda istismar olaylarının yaşandığını gösterdiğini söyleyen Çağla Yolaşan, “Bu olaylar dünyanın genelinde yaşanan cinsel istismar ve şiddet olaylarından bağımsız değil. Tüm bunların altında yatan zemin ise eşitsizliktir. Kadın ve erkek arasındaki veya kadınlarla çocukların içinde yaşadığı bu ataerkil sistemdeki güç dengesizliği ve eşit olmayan yaşam koşulları istismar edilmelerine, şiddet görmelerine sebep oluyor. Dersim’de son zamanlarda bundan kaynaklı yaşanan olaylar artmaya başladı ya da biz artık daha çok konuşmaya başladık. Hesaplaşmak için daha çok gündeme getirmeye çalışıyoruz, bu kadar görünür olmasında bunun da çok etkisi var” dedi.
‘Hesaplaşmak gerekiyor’
Pertek’te çocuklara yönelik yaşanan cinsel istismarı da hatırlatan Çağla Yolaşan, Dersim’in birçok ilçesinde ve köyünde bu tarz olayların yaşandığını dile getirdi. Yolaşan, “Tabi burada yaşayanlar da böylelerini kabul etmiyor. Tacizin açığa çıkmasının ardından kendi içlerinde bu tarz kişileri dışlıyor ve barındırmamaya çalışıyorlar. Dünyanın her yerinde ne yazık ki erkek zihniyeti kendini aynı şekilde gösteriyor. Bütün bunlarla hesaplaşabilmek gerekiyor. Bu da kadın özgürlük mücadelesinden geçiyor” diye ifade etti.
Beritan Canözer/Dersim-Jinnews