Farklı ülkelerde 41 yıl boyunca Dışişleri görevlerinde bulunan emekli büyükelçi Uluç Özülker, Türkiye-ABD ilişkilerini, yaşanan krizi ve olası sonuçlarını değerlendirdi. ABD ile yaşanan gerginliğin Brunson olayıyla sınırlı olmadığını belirten Emekli büyükelçi Uluç Özülker, bu olayın hastalıklı ilişkiler içinde sadece bir bahane olduğunu söyledi.
‘Şirket devlet’
ABD Başkanı Trump’ı “Bir çılgın” olarak tanımlayan Özülker, “Devleti bir şirket gibi düşündüğü için algılar politikası ile iş başına geldi. ABD dünyayı yönetebilecek konumdan çıktı. Pasifikteki anlaşmaları bozdu,İran’ı düşman haline getirdi, Rusya ve İran’a ambargolar ağırlaştırıyor. Bütün bunlar sonuç itibari ile bize de yansıyor. Halihazırda İran ve Rusya ambargosu Ekim’den itibaren ağırlaştırılacak ABD tarafından” diye belirtti. “Rahip olayı Türkiye ile ABD’nin artık hastalıklı bir duruma geldiğini düşündüğüm ilişkiler içinde en son sırada yer alabilecek ve lüzumsuz yere çıkarılmış basit bir olay. Adeta bir bahane teşkil ettiği düşüncesindeyim” diyen Özülker, “Aslında her ikitarafın da bu konuda bazı sıkıntılar yarattığını kabul etmek lazım. Biz kendi açımızdan bu olayı da adeta bir FETÖ’nün karşıtı olarak lanse ediyoruz. ‘Siz FETÖ’yü vermiyorsunuz bizde işte Brunson’u içeri aldık’ diye. Fakat sonra ev hapsine alındı. 12 Ekim’de bir ihtimal bırakılabilirdi de. Diğer taraftan unutmayalım Alman gazeteciyi de davalıyken bıraktık gitti. Aynı duruma geleceğini beklerken, birden bire ABD çok ileri gitti. ABD ile ilişkilerde Brunson olayı sadece önemsiz bir hadise iken, ABD’nin bu tehdit ve sonrasında iki bakan ile ilgili yaptırım öne çıkarması işin boyutunu uluslararası para ve aynı zamanda bir onur sorunu haline dönüştürdü. Hiçbir ülkenin başka bir ülkenin egemenlik hakları çerçevesinde var olan hukuk ve hakkına tecavüz hakkı yoktur” dedi.
‘Sorunlar büyüyecek’
Özülker, ABD’nin İçişleri ve Adalet Bakanı’na yaptırım uygulaması için de, “Çok basit bir şekilde çözülebilecek olan bir sorun ilişkileri geri dönülmez bir noktaya taşıma tehlikesi mevcuttur. Bu riske girilmiştir. Bu bir prestij onur sorunu haline dönüşmüştür” dedi.
Var olan meselenin 4 noktada çok büyük sorunlar yaratacağını dile getiren Özülker, “ABD’ye güven duygusu tamamen bitmiştir. Türkiye yeni arayışlar içerisindedir. Türkiye her halükarda Rusya’ya daha çok itilecektir. Türkiye sonbaharda İran ve Rusya’ya ambargolar ağırlaştırıldığında bunları kabul etmeyeceğini açıkladı. Türkiye sonbaharda sorunların sadece Brunson ile değil daha da ileri gideceğini beklemeliydi. Ayrıca Brunson da bu gelişmelerden sonra serbest kalma şansını yitirmiştir gibi” diye konuştu.
Andrew Brunson’un ev hapsi şartı ile tahliye edilmesini değinen Özülker, gazeteci Deniz Yücel’in bir yıllık tutukluluğunun serbest bırakılmasını hatırlatarak, şöyle devam etti: “Türkiye’de demokrasi, insan hakları ve diğer hukukun üstünlüğü gibi konularda gerçek anlamda reform yapmaya ihtiyacı var. Bunu yapmadığınız taktirde sizin üzerinizdeki baskıların azalmayacağı gayet net.” Özülker, Türkiye’nin Brunson olayı ile birlikte bir onur meselesi ile karşı karşıya bırakıldığını da vurguladı.
Türkiye’nin bu kadar baskı altına girebilmesinin doğrudan ekonomisi de dahil olmak üzere fevkalade riskli bir konuda bulunması ile orantılı olduğunu dile getiren Özülker, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yani dışardan sizin üzerinizde bu etkileri kullanabilme imkanına sahip olabilecek ülkeler sizi köşeye sıkıştırmak istemektedirler. Türkiye bunlardan kurtulmak istiyorsa kendini düzeltmesi ve hastalıklarını tedavi etmesi lazım.”
Türkiye cezaevlerinde bulunan gazeteci ve siyasetçileri hatırlatan Özülker, “Türkiye’de hapiste bulunan gazeteciler, milletvekilleri bu kadar şikayet konusu iken Türkiye’nin de ak sütten çıkmadığını herhalde kabullenmek gerekiyor” dedi.
Yasin Kobulan-İstanbul/MA