2023 yılında en az 320 kadın katledilmişken; ana akım medyada failleri aklamaya çalışan tablo çıktı
JINNEWS hazırladığı haberle, 2023 yılına ait erkek şiddeti çetelelerine, bu katliamların kimler tarafından gündemde nasıl yer aldığına ve medyanın nasıl rol oynadığına dikkat çektiği bir haber hazırladı.
Rozerin Gültekin’in haberine göre, her ay birçok kadın kurumu ve ajanslar şiddet çetelesi yayınlamakta. Çetele yayınlayan kurumların başında JINNEWS, Bianet, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) geliyor. Yıl sonuna geldiğimizde JINNEWS, tüm yılın şiddet bilançosunu ortaya koydu. Ancak her kadın katliamında iktidar ortaklığında failleri aklayan ve yıl boyunca bu pratiğini sürdüren ana akım medyada bu konuya dair bir gündem oluşmadı.
Kadınların evlerindeki erkekler
Adeta cins kırımına dönen kadın katliamlarının basına yansıyan boyutuyla derleyen JINNEWS’te yer alan çeteleye göre 2022 yılında en az 311 kadın katledilirken ve 181 kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. 2023 yılında da en az 320 kadın katledildi ve 189 kadın ise şüpheli şekilde yaşamını yitirmiş halde bulundu. Çeteleye yer alan bilgilere göre 102’si evli olduğu, 34’ü boşandığı, 32’si boşanma aşamasında olduğu, 29’u tanıdığı, 24’ü arkadaşı, 20’si akrabası, 12’si tanımadığı/ faille yakınlık derecesi bilinmeyen, 10’u birlikte yaşadığı, 9’u ayrıldığı, 7’si kardeşi, 3’ü babası, 2’si damadı, 1’i nişanlı olduğu erkekler tarafından katledildi.
248 kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirdi
KCDP’in, 2023 yılı raporunu göre de yıl boyunca erkekler tarafından 315 kadın katledildi ve 248 kadın da şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Raporda, 155’i evli olduğu erkekler tarafından katledilirken, kadınların yüzde 19’u için “yüksekten düştü” gerekçesiyle yaşamını yitirdi. Kadınların yüzde 65’i evlerinde katledildiği, yüzde 31’i kesici aletle, yüzde 55’i de ateşli silahla katledildi. Raporda, kadınların yüzde 41’inin evli olduğu, 30’unun da boşanma aşamasında olduğu erkekler tarafından katledildiği ifade edildi. Yine raporda, 2023 yılında toplam 28 kadının koruma kararı aldırmasına rağmen katledildiği aktarıldı. Son olarak 8 kadının da işkence ile katledildiği paylaşıldı.
Öz savunma hakkı ana akımın hedefinde
Milliyet, Demirören Haber Ajansı (DHA), Anadolu Ajansı (AA), Yeni Asır gibi ana akım medyanın, kadın katliamlarını yıl içerisinde nasıl gördüklerine bakacak olursak, “Sevgilisini diri diri yaktı sonra karşıdan seyretti”, “Sokakta öldürülen gencin katili kıskanç koca çıktı” ve “İzmir’deki cinayetin sır perdesi aralandı! Cep telefonunu kaptırmak istemediği için boğazından bıçaklanarak öldürülmüş!” gibi başlıklarla kadın katliamlarını magazinleştiren, faillere yol gösteren ve fail erkekleri arka planda tutan habercilik anlayışlarını devam ettirdi. Bir diğer yandan ise kadınların öz savunma hakkı da ana akım tarafından yıl boyunca hedef alınarak suçlandı.
Başlık gerçeği yansıtmıyor
Yıl içerisinde ülke gerçekliğinden uzak bir habere yer verildi. Önceki dönem İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “2021 yılında toplam hayatını kaybeden kadın sayısı 309. İstanbul Sözleşmesi kaldırıldıktan sonra, 2022 yılında kadın cinayeti rakamı 279. Yüzde 12 azalma söz konusu. 1 Ocak ile 25 Nisan arasındaki rakam ise, 86’ya 78. Yani 86 2022 yılında, 78 bu yıl. Yüzde 12 bir yıl önce düştü, şimdi de yüzde 10’a düştü. Çünkü biz bununla ilgili ciddi şekilde çalışma ortaya koyuyoruz. Bakanlık olarak çok önemli adımlar attık” sözlerini iktidara yakınlığı ile bilinen AA Nisan ayında sayfasına “Bakan Soylu: Kadın cinayetlerinde azalma söz konusu” başlığıyla gündemine aldı. Bu sözlerin söylendiği Nisan ayında JINNEWS’in ulaştığı bilgilere göre, 23 kadın ve 4 çocuk katledildi. 17 kadın ve 4 çocuk şüpheli şekilde yaşamını yitirdi.
Cezasızlık derinleştiriliyor ama…
Kadın katliamlarında ana akım ve yargı, failleri cesaretlendiren rolü oynarken Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca’nın akıllara kazınan “Sanki sadece Türkiye’de kadın cinayetleri işleniyormuş gibi bir algı yaratılıyor” sözü hala güncelliğini korurken bu sefer de, “Kadın cinayetlerine verilen cezalar hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna, “Verilen ceza en ağır ceza ağırlaştırılmış müebbet. Eskiden bunun karşılığı idamdı. Suç işlerken kimse ağırlaştırılmış müebbet var diye işlemiyor. İstanbul sözleşmesi ile cinayetlerin ilgisi yok. Sözleşme varken de işleniyor, yokken de işleniyor. Yeteri kadar cezası var” şeklinde verdiği cevap ile cezasızlık politikasının olmadığını ve kadın kazanımı olan İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasını savundu. Bu açıklamaya birçok alandan tepki yükselirken ana akım sessiz kaldı.
Halkı gerçeklikten ve yaratılan kaostan uzak tutmak için iktidarın oluşturduğu çerçevenin içinde yapılan gazetecilik ile kadın katliamları meşrulaştırılmaya ve failler aklanmaya çalışılıyor.
HABER MERKEZİ