Türkiye kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim Defne Bayrak. Eşi El Kaide’nin intihar bombacısıydı. Kendisi ‘gazeteci’ kimliğiyle hep Selefi görüşün en ateşli savunucusuydu. Şimdi ise yaşadığı ‘düş kırıklıklarını’ anlatıyor.
Fatma Koçak-Kobani
IŞİD için kadınlar sistemlerinin temel unsurudur. 2014’teki hilafet ilanı sonrasında sisteminin sürekliliği için kadınlara yönelik yaşam kılavuzu yayınlayan IŞİD, kadınlara “halifeliğe hicret çağrısı” yaptı. Herkes kan dondurucu infaz ve soykırım görüntülerini izlerken, dünyanın birçok yerinden binlerce kadın bu çağrıya uyarak IŞİD’e katılmak üzere Suriye’ye geldi. IŞİD’in temizlenmesinin ardından kamplara yerleştirilen bu kadınların çoğu kadını köleleştiren ideolojilerine bağlılıklarını sürdürüyor. Çok azı da pişman olduğunu söylüyor. Defne Bayrak bunlardan biri… Defne Bayrak… Örgütteki adıyla Um Leyla… Kamuoyu onu “IŞİD’in Türk propagandacısı” olarak biliyor. Türkiyeli Defne’nin ilginç bir yolculuğu var. Hikayesi Fatiha ile benzerlikler taşıyor. 40 yaşındaki İzmit doğumlu Defne, İstanbul Üniversitesi’nde gazetecilik okumuş ve aynı üniversitede tıp okuyan Ürdünlü Halil Ebu Mulal El-Belavi’yle evlenerek, 7 yıl Ürdün’de yaşamış.
CIA raporunda geçiyor
Defne Bayrak’ın adı, 2010 yılında, CIA ile ABD’nin Ankara Büyükelçiliği arasındaki kripto yazışmalarda şöyle geçiyor: “Bu raporda adı geçen şahsın, ABD’de ya da yurtdışında sivil havacılığa tehdit oluşturabileceği gerekçesiyle, Amerikan Taşımacılık Güvenliği İdaresi’nin ABD’li ve yabancı hava taşımacılarına ibraz ettiği Uçuş Yasağı Güvenlik Direktifi kapsamına alınmasını öneriyoruz.”
Eşi El Kaide’nin bombacısı
Kripto raporun yazılmasından iki hafta önce yani 30 Aralık 2009’da, Defne Bayrak’ın Ürdünlü eşi El-Belavi, El Kaide liderlerinden Eymen El Zavahiri’ye ilişkin elinde önemli bilgiler olduğunu söyleyerek gittiği Afganistan’daki ABD üssünde, bir Ürdün ve yedi CIA ajanına intihar saldırısı düzenledi. Defne eşinin intihar saldırısından iki hafta önce iki kızı ile birlikte Türkiye’ye döndü. Hürriyet, Vakit, TimeTürk, İnkaNews, Küresel Haber gibi yayın kuruluşlarında ve IŞİD’in yayın organlarında çalıştı.
En ateşli savunucusuydu
Defne, El Kaide ile IŞİD’in ayrıştığı dönemde, Türkiye’de çalıştığı IŞİD bağlantılı yayın organlarında örgütün şiddetli bir savunucusuydu. Nisan 2015 tarihinde, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda iki kızıyla birlikte IŞİD’e katıldığını duyurdu. Defne Bayrak IŞİD’e niçin katıldığını söyle anlatıyor: “Gerçekten bir İslam devletinin kurulduğuna ikna olarak, iki kızımla birlikte İslam topraklarına göç etmeye karar verdim. Gazeteci olarak çalıştığım dönemde örgütle zaten bağım vardı.”
İlk şok
Tabqa ve Meyadin’de maddafelerde kalan Defne, çocuklarının eğitim almasını istediğini, bunun için okula kayıt yaptırmaya çalıştığını ve evli olmadığı için buna izin verilmediğini söylüyor. “Evli olmadığında ve başında bir erkek olmadığında hiçbir şey yaptırmıyorlardı” diyen Defne, maddafedekilerin önerisi üzerine Mısırlı biriyle evlenmiş. “Bu sadece benim değil tüm kadınların yaşadığıydı” diyen Defne sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kadınlar tavsiye ettiler, öyle tercih ettim ama hayal kırıklığıydı. Mısırlı olan hem bana hem çocuklarıma sürekli şiddet uyguluyordu, bizi sürekli tehdit ediyordu. Hatta kaçmak istediğimizde Vali’ye söylemişti, bizi öldürtmekle tehdit etti. 1 yıl 3 ay onunla evli kaldım, ‘mahkemeye gidersen seni yalancı çıkarırım, rezil ederim’ diye tehdit ediyordu. Çok zor oldu ama boşanabildim.”
‘Akıllı kadın turşu yapar!’
“Mısırlı eşimle evliyken birçok kez çalışmak istediğimi söyledim, kesinlikle izin vermedi. Hatta bir gün yine çalışmak istediğimi söylediğimde, bana ne dedi biliyor musun? ‘Akıllı kadın evinde turşu yapar’ dedi. Anlıyor musun, kadına yaklaşımları böyleydi… Benimle evlendiğinde evli değildi ancak biz evlendikten sonra çocuğum olmuyor diye Suriyeli 16 yaşındaki bir kızla evlendi.”
Türkiye’ye kaçarken yakalandı
Boşandıktan sonra Tabqa’ya geçtiğini söyleyen Defne çok zorluk çektiğini ve yine evlenmekten başka seçenek bırakılmadığı için Kilisli biriyle evlendiğini anlatıyor. Son evlendiği kişiden de boşandıktan sonra kızları ile kaçmaya karar veren Defne, “Rakka’dan yola çıktık. Ancak Fırat Nehri’ni geçerken YPG bizi yakaladı. İki ay cezaevinde kaldıktan sonra çocuklarımla beraber kampa geçtik. Kilisli eşimden olan çocuğumu da Haseke’de doğurdum” diyor.
‘Kadınlar çok suistimal edildi’
IŞİD’in kadınları suistimal ettiğini söyleyen Defne, devamında tanıklıklarını şöyle anlatıyor: “Çok sayıda evlilik yapılıyordu ve bu kadınları çok etkiliyordu. Kadınlar duygusal varlıklardır, şok üstüne şok yaşadılar. Erkekler maddafede güzel bir kadın olduğunu duyduğunda, onu almak için evli oldukları kadınları yalan bahanelerle boşuyorlardı. Görmüyorlardı ama duyuyorlardı ve kendi aralarında hep kadınlardan bahsediyorlardı. Ben bir tanesini hatırlıyorum, adam sürekli kendi karısıyla komşusunun karısını kıyaslıyormuş. Neden? Çünkü komşu kadının kocası sürekli karısını ona anlatıyormuş. Komşunun karısı ile sürekli kıyaslanan kadın sonunda, ‘Söyle o adama, ölürse karısını sana vasiyet etsin’ demiş. Gördüğüm kadarıyla oraya gelip giden insanlar (IŞİD’e katılanlardan bahsediyor), geldikleri ülkede yapamadıklarını orada kadınlar üzerinden yapmaya çalıştı. Hırsızından arsızına hepsinde onu gördüm. Çoğunluğunun eğitim seviyesi çok düşüktü. Cahil bir toplum oluştu ve kadınlar çok fazla suistimal edildi. Bazı kadınlarda da o tür eğilimler vardı. Ama erkeklerde çok yaygındı. Bazı erkekler kaç tane kadınla evlendiğini bile hatırlamıyordu. Sürekli evlenip, kadına iftira atıp, boşuyorlardı.”
‘Maddafeler genelev gibiydi’
IŞİD sisteminde ortalığın kadın-erkek pazarına dönüştüğünü söyleyen Defne, şu çarpıcı bilgileri dile getiriyor: “Daha yas bitmeden birbirlerine koca tavsiye ediyorlardı. Kadın geliyordu, daha kocası yaşarken, ‘Kocam ölürse Rus’la evlenmek istiyorum’ diyordu. O kadar çığırından çıkmıştı ki, çocuğu bile annesine ‘Anne babam ölürse, sen Mısırlı ile evlen’ diyebiliyordu. Ahlaksızlık doğallaştırılmıştı. İnsan ahlak gereği böyle şeyleri açık açık dile getirmez. Erkekler durmuyorlardı zaten, birinin eşi öldüğünde daha iddet (yas) döneminde, ‘Sizin evde evlenilecek bir kadın varmış’ diye arıyorlardı. Dul kadının olduğu maddafeler neredeyse genelev gibi çalışıyordu. Çok utanç vericiydi. Allah-u Teâla’nın evliliğe verdiği değeri hissetmiyorlar, adeta bir oyuncak gibi kullanıyorlardı. Zaten IŞİD sistemi kadının erkeğe itaatini o kadar abartmıştı ki, kadın erkeğin kölesi olarak görülüyordu. Kadına erkeğin sınırsız isteğine hizmet etmekten başka bir yol sunulmuyordu. Bunu sorgulamak, ilahi bir gücü sorgulamak gibi görülüyordu.”
Tek eşlilik alay konusu
Konuşmasında IŞİD içindeki kadınlara özellikle vurgu yapıyor Defne. Nasıl ve neden örgüte katıldıklarını kendince şöyle yorumluyor: “IŞİD’e gelen kadınlarda büyük bir bilinç eksikliği vardı. Yüzde 90’ı kocalarının peşine takılıp gelmişti. Zaten kadınların çoğu bilmeden geliyordu. Ben de bilmeden gelenlerdenim. Ama yüzde 10’luk bir kesim ise bilerek, fazla kocayla evlenmek için gelmişti. Kampta yanımızda kalan bir kadınla, tek bir erkekle evlendiği için dalga geçildiğine tanık oldum. Muhacir kadınları ‘Seninle Allah için evleniyorum’ diye çok kolay kandırıyorlardı. Çünkü IŞİD, evlenen adamlara evlendikleri kadınlara bakmaları için para veriyordu. Para erkeğe verildiği için erkek bunu suistimal ediyordu. Erkek aldığı parayı cebine atıyordu ve bir süre sonra kadını çeşitli bahanelerle boşuyordu.
Suriyeli kadınlarla evlenen erkekler, kadının ailesi de burada olduğu için belli bir miktar mehir parası vermek zorunda. Muhacir kadınlar nasıl olsa malda mülkte gözü yoktur diye duygu sömürüsü ile suistimal edildi. Tabi maddi açıdan böyle ama manevi olarak baktığımızda pek fark yoktu. Bütün kadınlar bir şekilde erkek tekmesini yedi. Yaşanılanların anlatılması zor. Sanki herkes o sisteme, biraz şehvetini doyurmak için gelmişti.”
* Bu yazı dizisi Gazete Karınca ile eş zamanlı yayınlanmaktadır.
Yarın: Amerikalı Samantha ve Tacikistanlı Zeynep Aziz… Ezidi kızı köle yaptılar. Ancak hayatlarını da yine Ezidi kadın kurtardı.