Süleyman Soylu’nun hedef göstermesinin ardından gözaltına alınan Dilşah Ercan’ın aile bireylerine, ‘Kızınız nerede?’ diye soruldu. Polisin, daha önce Ercan ailesinin HDP önüne gitmesi için baskı yaptığı öğrenildi
Mersin’in Mezitli ilçesine bağlı Deniz Mahallesi’nde bulunan Tece Polisevi’ne 26 Eylül’de gerçekleştirilen bombalı ve silahlı eylemde bir polis yaşamını yitirdi, çok sayıda polis yaralandı. Saldırının ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun eylemi gerçekleştirdiğini iddia ettiği Dilşah Ercan’ın Mersin’de bulunan aile evine, 27 Eylül’de baskın yapıldı. Baskında Ercan’ın babası, annesi, 3 ağabeyi, 3 ablası ve eşlerinin de aralarında bulunduğu 22 kişi gözaltına alındı. Günlerce gözaltına tutulan Dilşah Ercan’ın ailesiyle birlikte 12 kişi, savcılık ifadelerinin ardından serbest bırakılırdı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun iddialarını gözaltına alındıktan sonra emniyette öğrenen aile bireylerine, eylem anına dair güvenlik kameralarının görüntüleri izletildi. Ailenin iddia edildiği gibi eylemi gerçekleştiren kişinin Dilşah Ercan olmadığını belirtmesi üzerine, anne ve babadan DNA örneği alındı. Serbest bırakılan Dilşah Ercan’ın annesi M.E. ve kardeşi E.E., gözaltında yaşadıklarını anlattı.
‘HDP önüne git’ baskısı
Polislerin her 4-5 ayda bir eve gelerek, “Dilşah Ercan’ın yerini biliyor musun?”, “Nerede?” şeklinde sorular sorduklarını aktaran anne M.E., 10 yıldır kızından haber alamadıklarını söylediğini belirtti. Anne M.E., polisin “Diyarbakır’a annelerin yanına git, sende otur” diyerek, çocuklarının dağa gönderildiğini iddia ederek Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır İl Örgütü binası önünde oturtulanlara katılmasını istediğini anlattı.
Gözaltında yaşananlar
Tece Polisevi’ne 26 Eylül’de gerçekleştirilen bombalı ve silahlı eylemin ardından 27 Eylül’de evlerine baskın yapıldığını söyleyen anne M.E., “Hiçbir şeyden haberimiz yoktu, sabah 4’te eve baskın yaptılar. Emniyette bekletilirken, polisler haberleri izliyorlardı, içlerinden bir polis ‘kızın parça parça olmuş, sana gösterelim mi?’ dedi. O anda öğrendim, bağırdım. Bilmiyordum, haberim yoktu olaydan. Daha sonra güvenlik kamerasından fotoğrafları gösterdiler, ben ‘kızım değil’ dedikçe, ısrarla kızım olduğunu söylediler. Sorguda sürekli ‘Kızının yerini biliyor musun?’ şeklinde sorular sordular. Bilmediğimi söyledim. Allah’ta biliyor ki benim kızım bu evden çıktığından beri bir daha bize ulaşmamış. Ben nerden getireyim kızımı. 6 aylık hamile kızımın evine baskın yaptıklarında, kapılarını kırıp eşini gözünün önünde darp ettiler, kızımı da dövmekle tehdit ettiler. Beni ve çocuklarımı rahat bıraksınlar, Dilşah gitmiş, ben nerden getireyim. Torunlarım çok korktu, psikolojileri bozulmuş. Ben hakkımı nerde arayacağım?” şeklinde konuştu.
Çocuğa işkence
Gözaltına alınan Ercan’ın kardeşi 16 yaşındaki E.E., iki gün boyunca Mersin Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube’de bekletildiğini söyledi. E.E., gözaltında yaşadıklarını şöyle anlattı: “Sorgu odasına girdiğimde, sandalyeye oturdum. Polislerden biri, ‘Kalk, babanın sandalyesi mi?’ diyerek yüzüme tokat attı, sandalyeyi yere vurup kırdı. Bağırıyordu, durmadan ‘seni paramparça edeceğim’ diyordu. Korktuğum için kendimi savunamadım, tek başıma tutuldum iki gün boyunca. Sürekli ‘Ablan nerde?’ diye soruyorlardı. Bilmediğimi, görmediğimi söyledim. Olaydan dahi haberim yoktu. Sadece karakolda polisevine saldırıldığını komiserin odasında televizyondan gördüm. Her şeyi serbest bırakıldığımda öğrendim” diye anlattı.
Ailenin, hedef gösterilmeleri ve gözaltına alınmalarına karşı maddi ve manevi tazminat davası açacağı öğrenildi.
Mukadder Akyol – Mersin-MA