Ankara Katliamı’nda yaşamını yitirenler adına yapılan sembolik anıta yönelik yapılan saldırı soruşturmasında ilginç bir detay ortaya çıktı. Saldırıdan hemen sonra ‘var’ denilen görüntülere, savcının talebi üzerine bu kez ‘yok’ denildi.
Zemo Ağgöz/MA
IŞİD’in 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Tren Garı’nda gerçekleştirdiği bombalı saldırı sırasında yaşamını yitiren 103 kişi adına yapılan sembolik anıt bir kez daha saldırıya uğradı. Birçok kez saldırıya uğramasına rağmen failleri bulunamayan anıta son saldırı İstanbul seçimlerinin yapıldığı 23 Haziran tarihinde gerçekleşti.
10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği (10 Ekim- Der) tarafından yeniden saldırganlar hakkında suç duyurusunda bulunulmak üzere gidilen savcılıkta 26 Ekim 2018’de Milli Türk Talebe Birliği adında bir grubunun saldırısına uğrayan anıtın soruşturmasının akıbetinin de sorulması üzerine ilginç bir detay ortaya çıktı. 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği (10- Ekim Der) Başkanı Mehtap Sakinci Coşgun, bir önceki saldırıya dair görüntülerin emniyet tarafından savcıya verilmediğini öğrendiklerini belirtti.
53 gün sonra cevap verilmiş!
23 Haziran’da yapılan saldırının aynı saldırganlar tarafından yapıldığını düşünüp, mevcut dosyanın akıbetini sormak üzere dosyanın savcısı ile görüştüklerini ifade eden Coşgun, 8 ay önce gerçekleşen saldırı dosyasının sürünceme de kaldığını gördüklerini söyledi. Saldırı ardından yapılan suç duyurusu sonrasında savcının 1 Kasım 2018’de Ankara Emniyet Güvenlik Şube Müdürlüğü Kamu Güvenliği Büro Amirliği’ne yazı gönderdiğini dile getiren Coşgun, talep edilen güvenlik kamerası görüntülerine dair yazıya 53 gün sonra cevap verildiğini aktardı.
‘Kayıt yok’
Coşgun, 53 gün sonra verilen cevapta, “Kamera arşiv kayıtlarının yaklaşık 30 gün süre ile saklandığı, belirtilen adreste bulunan ANK-148 nolu KGYS kamerasında olay anına ilişkin görüntü kaydının bulunmadığı rapor tutularak bildirilmiş olup konu ile ilgili araştırma yapılamamıştır” denildiğini kaydetti.
Görüntüler var denilmişti
8 ay önceki saldırıya ilişkin suç duyurusunu saldırıdan 4 gün sonra yaptıklarını anımsatan Coşgun, “4 günlük süreçte de zaten bize güvenlik şube yetkilileri tarafından kayıtların alındığı, hatta oraya kapşonlu iki gencin gece geç saate geldiğini, tahribatları onların yaptığı söylenmişti. Teşhis edilen iki fail var ve 50 gün içerisinde kayıtlar yok deniliyor. O alanda bir katliam yaşandı. Oranın Mobese kameraları var görüntü alıyor. Yaşanan bu katliamın üzerine, halihazırda ‘orada bir kamera yoktu’ gibi bir savunmayı da artık beklemiyoruz. Orada bir kamera zorunluluğu olmasaydı bile, 10 Ekim 2015’ten sonra artık mecburiyettir” şeklinde konuştu.
‘Her şey sığıyor bir anıt sığmıyor’
23 Haziran’da yapılan saldırıya ilişkin de suç duyurusunda bulunduklarını ifade eden Coşgun, “Elimizde kalan tek şey o anıt. Acının bu kadar hiçe sayıldığı başka bir süreç yoktur diye düşünüyorum. Ankara’ya her şey sığabiliyor ama bir anıtı sığdıramamanın kamusal ve vicdanen sorumlulukları var. Bugün hesap vermeyenlerin yarın öbür gün mutlaka hesap vereceklerine inanıyoruz. Ne yaparlarsa yapsınlar bizi daha fazla üzemezler. Bizi mücadelemizden vazgeçiremezler” dedi.
Belediyeye çağrı
Diğer yandan Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından Gar’ın önüne anıt yapılması kararının üzerinden 44 ay geçtiğini de hatırlatan Coşgun, belediyeye seslenerek, anıt yapılması kararının biran önce uygulanması için çağrıda bulundu.