Emekli Albay Süleyman Şadi Gür’den savaş yorumu: Dolmabahçe Mutabakatı masasını devirdiyse ve kendi kitlesini bir arada tutma yönünde bir avantaja çevirdiyse, yeni taktikler de geliştirecek. Bunlara aldanmadan, prim vermeden barış istediğimizi sürdürüp, diyalog kurmalıyız
Türkiye’nin Federe Kurdistan Bölgesi’nin Zap, Avaşîn, Metîna ve Xakûrkê bölgelerine dönük saldırıları devam ederken, Savunma Bakanlığı (MSB) 22-23 Aralık’ta çıkan çatışmalarda 12 askerin yaşamını yitirdiğini açıkladı. Fırat Haber Ajansı’nda (ANF) yer alan HPG açıklamasında ise, Xakûrkê’de 27, Zap’ta 34 asker hayatını kaybetti.
Son dönemde yaşanan çatışmaları değerlendiren Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği (ADAM-DER) Yönetim Kurulu üyesi emekli Albay Süleyman Şadi Gür, “Dağları ve taşları bombalayarak, şehirleri yıkarak çözüm olamaz” dedi.
‘Sızma yapıldı demek için kendi topraklarında olmak gerekiyor’
Federe Kürdistan Bölgesi’nde askerlerin bulundurulup bulundurulmamasına stratejistlerin karar verdiğini belirten Gür, buna karşı bakanlığın “Sızma girişimi sonucu zayiat verildi” açıklamasına dikkat çekerek, “Sızma yapıldı demek için ordunun kendi topraklarında konumlanmış olması gerekiyor.” dedi. “Sızma yapıldı” denilen yerin Türkiye toprağı olmadığını ifade eden Gür, “Orası başkalarının ülkesi. Başkasının ülkesine sızma nasıl oluyor, anlam veremiyorum” ifadelerini kullandı.
‘Toplumun her kesimi ırkçılığa karşı direnmeli’
Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik saldırılarını “kirli bir savaş” olarak yorumlayan Gür, savaşta her iki taraftan da yaşamını yitirenler için üzüntü duyduğunu belirterek, barış içinde yaşamanın militarist güçlerin işine gelmediğini ifade etti.
Gür, “Bir taraf çeşitli vasıtalarla milliyetçilik üzerinden kışkırtılıyor, gruplaştırılıyor. Diğer taraf savunmaya geçiyor. Her iki taraf için de bezdirici, zarar verici bir savaş var. Dağları taşları bombalayarak, şehirleri yıkarak, ölü ele geçirmekle çözüm olamaz. Bunun orta yolu barış talebini bıkmadan usanmadan dile getirmek ve topluma yaymaktır” diye belirtti.
İktidarın 40 yıldır süren savaşta topluma ırkçılık pompalamaya çalıştığını vurgulayan Gür, toplumun her kesiminin ırkçılığa karşı direnmesi gerektiğini söyledi.
‘Barış isteğimizi sürdürmeliyiz’
Diyalog kanallarının kapanmasıyla barışı konuşamaz hale gelindiğini kaydeden Gür, iktidarın savaş isteğine karşı uyarılarda bulunarak, şöyle dedi:
“Barışı konuşma isteğimize karşı iktidar önümüze duvar örmeye devam edecek. Nasıl Dolmabahçe Mutabakatı masasını devirdiyse ve kendi kitlesini bir arada tutma yönünde bir avantaja çevirdiyse, yeni taktikler de geliştirecek. Bunlara aldanmadan, prim vermeden barış istediğimizi sürdürüp, diyalog kurmalıyız.”
‘Savaş sermayenin işine yarar’
Gür Militarizmin tehlikelerine dikkat çekerek, militarizmi sorgularken, “savaşlar kimin işine yarar” diye sormak gerektiğinin altını çizdi. Militarizmin, sivil toplumu da askeri bakış açısıyla yönlendirme öğretisi olduğunu ifade eden Gür, “Buna karşı çıkacağız. Militarizm savaştan besleniyor. Savaş kimin işine yarar? Sermayenin işine yarar. Bunu anlatmak gerekiyor. Ve sayımız ne kadar çok olursa o kadar iyi anlatırız” dedi.
Savaşın halklara yansımalarına değinen Gür, “Ülke olarak kazanımlarımız var. Bunları korumak zorundayız. İsimleri ne olursa olsun insanlar ölüyor. Ülkenin enerjisi savaşa gidiyor. Savaşa harcanan para bu ülkenin fakirlerine harcanabilir. İHA-SİHA üreteceğimize yoksullara kaynak ayırırsak daha mutlu bir toplum oluruz. Savaşı durduracak güç bu ülkenin aklı başında insanlarının savaş gerçeğinin farkında olmayanları uyarmasıdır. Anlatacağız ve karşı tarafı anlamaya çalışmalıyız. Onlarla konuşacağız. Başka çaremiz yok” diye konuştu.
Kaynak: MA