Küresel ısınmaya çare arandığını iddia eden kapitalist dünya gerçekleri gizliyor. ‘Temiz’ enerji ve elektrikli arabalarla sermaye kendine yeni birikim alanları yaratırken, bu yolla doğada yaşanan yıkımlarda büyük bir artış yaşanacak
Yusuf Gürsucu
Kapitalist üretim süreçlerinde zenginliğin meta yığınlarından başkaca bir şey olmadığı bilinen bir gerçek. Kapitalizmin doğal yaşamı bir hammadde deposu olarak görmesi ve bunun dışında bir değer yüklemiyor oluşu, dünya da süren ekonomik krize paralel olarak daha büyük sorunları ortaya çıkaran ekolojik krizde giderek derinleşiyor. Yeşil enerji iddiasıyla derinleşen ekolojik krizin sonuçlarından biri olan küresel ısınmayı önleme iddiasıyla rüzgar, güneş enerjisi ve elektrikli arabalar çare olarak sunulurken, ‘yenilenebilir enerjinin’ geniş çevresel etkileri ve tedarik sorunları üzerine yapılan değerlendirmeler ise çok sığ. Enerji üretimlerinin tamamı, doğal yaşam da yaratılan yıkım üzerinden elde edilmektedir. ‘Yenilenebilir’ enerji üretimlerinde ihtiyaç duyulan mineral madenciliği ise küresel boyutta benzeri görülmemiş bir artışa yol açacağı ve doğal yaşamın yıkımını şiddetlendireceği bilinmektedir.
Madencilik 10 kat artacak
ABD, 1990 yılında dünyanın bir numaralı mineral üreticisiyken bugün 7. sıradadır. ABD şu anda 17 önemli mineral için yüzde 100 ithalata bağımlı olduğu ve diğer 29 mineral için de yerel ihtiyaçların yarısından fazlasını ithal ettiği belirtiliyor. Elektrik üretmek için rüzgar türbinleri ve güneş panelleri ile elektrikli araçlarının bugün tüketim oranıyla kıyasladığımızda aynı miktarda enerji sağlamak için konvensiyonel üretimlere göre doğal yaşamdan 10 kat daha fazla madenciliğe ihtiyaç vardır. Tek bir elektrikli arabayı sürmenin her kilometresi için 5 kg nadir toprak elementine ihtiyaç duyulur. ‘Yenilenebilir’ enerjide kullanılan beton, çelik, plastik ve saflaştırılmış mineralleri üretmek içinse petrol, doğal gaz ve kömür gerekmektedir.
Plastik atığı artacak
2050 yılına kadar, çoğu geri dönüştürülemeyen eskimiş güneş panellerinin miktarı, günümüzün küresel plastik atığının iki katı tonajla birlikte, yılda 3 milyon tondan fazla aşınmış rüzgar türbininden geri dönüştürülemeyen plastik ortaya çıkacak. 2030 yılına kadar ise yılda 10 milyon tondan fazla pil çöpe yani plastik atıklarla birlikte doğal yaşama karışacak. Rüzgar santrallerini inşa etmek için beton, çelik ve cam elyafı gibi çok büyük miktarlarda geleneksel malzemelerin yanı sıra disprosyum gibi “nadir toprak elementleri” (NTE) dahil olmak üzere daha az yaygın malzemeler tüketir.
Çimento, demir, plastik
100 MW’lık tek bir rüzgar çiftliği inşa etmek için yaklaşık 30.000 ton demir cevheri ve 50.000 ton betonun yanı sıra dev kanatlar için 900 ton geri dönüştürülemez plastik gerekmektedir. Güneş tarlalarında ise 100 MW için çimento, çelik ve camdaki tonaj rüzgara göre yüzde 150 daha fazladır. Güneş ve rüzgar mevcut olduğunda, olmadığı zamanlarda kullanılmak üzere enerjiyi depolamak için kabaca iki ila üç kat daha fazla ek imalat gerekirken, 100 MW’lık RES’in depolama sistemi için, en az 10.000 ton pil kullanılması gerektirmektedir.
Neodim üretimi yüzde 4 bin artacak
Bu kadar büyük miktarlarda malzemenin taşınması ve işlenmesi, enerji maliyetlerinin yanı sıra çevresel sorunları da beraberinde gelmektedir. Tüm bu artışlara rağmen asıl sorun, çeşitli minerallerin miktarlarında radikal artışlara olan ihtiyaçtır. RES’lerde kullanılan temel elemetlerden biri olan neodimyum dünyada yıllık olarak yaklaşık 7.000 ton üretilmektedir. Mevcut enerji üretiminin yerine ikame edilmek istenen temiz enerji senaryolarına göre, önümüzdeki 10 yıl içinde neodimyum üretiminde yüzde 1.000 ila yüzde 4.000’lik bir artış ortaya çıkacak.
1 ton kobalt, 10 milyon ton toprak
Güneş panelleri üretimi için gerekli olan yarı iletkenlerinin imalatında kullanılan indiyum madenciliğinin ise yüzde 8.000 artması gerekmektedir. Piller için gerekli olan kobalt madenciliği yüzde 300 ila yüzde 800 oranında artacak. Elektrikli arabalar için kullanılan (GES ve RES üretimlerine depolama için gerekli olan hariç)) lityum üretiminin yüzde 2.000’den fazla artmasına ihtiyaç var. Örneğin 200 ton cevher çıkarılır, taşınır, ezilir ve bir ton bakır elde etmek için işlenir. Bir ton kobalt elementi elde etmek içinse yaklaşık 1.500 ton cevher çıkarılır. Genellikle derine gömülü mineral içeren 1 ton cevhere ulaşmak için 3 ila 7 bin ton toprak kazılır. Yani 1 ton kobalt için 10 milyon ton toprağın yerin derinliklerinden yüzeye çıkarılması gerekmektedir.
450 kg akü için 250 bin kg cevher
‘Yeşil enerji’ için doğal yaşamda yaratılacak yıkımın neye işaret ettiğini gözünüzün önüne getirin ve bir elektrikli araba aküsü için gerekli olan tedarik zincirini düşünün. Ortalama sürüş menzili sağlayan tek bir pil yaklaşık 450 kg ağırlığındadır. Tek bir araç pili üretiminde gereken rafine minerallerin sağlanması için dünyanın herhangi bir yerinde yaklaşık 250 bin kg malzemenin çıkarılması, taşınması ve işlenmesi gerekmektedir. Bu rakam, içten yanmalı motora sahip bir arabanın ömrü boyunca kullandığı petrolden 20 kat daha fazladır.
Toksit atık artacak
NTE madenciliğinin yapıldığı alanı çevreleyen tarım arazileri ve sular bu süreçte zehirlenirken, doğal alanlar atık alanlarına dönüşür. Altın madenciliğinde kullanılan siyanürle ayrıştırma işleminde ortaya çıkan zehirli atıkları kat be kat aşan miktarda toksit madde bu süreçte ortaya çıkar. Bir ton nadir toprak metalinin üretim sürecinde iki bin ton toksik atık ortaya çıkmaktadır. 17 elementi içeren ve “Nadir” olarak adlandırılmalarına neden olan tek şey bulunma zorluğu değil, ekstraksiyon yani ayrıştırma işleminde ortaya çıkan toksit maddelerin yaratacağı kirlilik ve bu kirliliğin asla önlenemeyecek olmasıdır.
NTE savaşları
Dünya da üstü örtülü yeni bir paylaşım savaşı sürerken bu süreçte kapitalistler, yeni ittifaklar kurup kaynaklar açısından sınırına ulaştıkları kapitalizmi yeni birikim alanları yaratarak sürdürme peşinde. Tek çözüm ise kapitalizmin metaa yığınlarına ve büyük bir atık sorununa yol açan üretim süreçlerini durdurmak ve kullanım değeri üreten üretim biçimine dönmek dışında bir seçenek bulunmamaktadır. NTE madenciliğini büyütmek ve doğal yaşamda çok daha büyük yıkımları yaratacak olmalarına rağmen kapitalist-emperyalist ülkeler arasında rekabetin kızışmakta olduğu izlenmektedir.
ABD’nin ittifakları
Çin, dünyada nadir toprak element (NTE) madenciliğinde ve tedariğinde yüzde 97’lik bir pazara hakim olan bir emperyal güç. Çin, NTE madenlerinin çıkarılma ve işlenme sürecinde ortaya çıkan çevresel sorunlar iddiasıyla üretim azaltılmasına gidildiğini açıklamış ve ardından dünyada özellikle araç üretimlerinde tedarik sorunu yaşanmıştır. Çin’in işlenmiş NTE ihracatını tamamen durdurması halinde, ABD ve AB’de birçok sektörün üretim yapamaz hale gelme riskine karşı; ABD, Japonya, Avustralya ve Hindistan ‘güçbirliği’ için anlaşma yaparken, Almanya ise Güney Amerika’da bazı ülkelerle anlaşmalar yapmakta.
AB, Şili ve Arjantin’le anlaştı
Avrupa Birliği (AB) ise elektrik depolamada kritik bir hammadde olan lityum arz güvenliğini sağlamak için lityum zengini ülkelerle işbirliğini geliştirmeye girişti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen yaptığı açıklamada, Şili ile Avrupa Birliği’nin (AB) Şili’de katma değerli lityum projeleri geliştirme konusunda yakında bir mutabakat zaptı imzalayacağını duyurdu. Şili Devlet Başkanı Gabriel Boric ile düzenlenen ortak basın toplantısında gazetecilere konuşan von der Leyen, iki tarafın lityum geliştirmek, ayrıca tedarik zincirlerini güçlendirmek amacıyla bir stratejik ortaklık geliştirmek üzere anlaşmaya vardığını açıkladı.
‘Lityum çok önemli’
AB, ayrıca aynı amaçla Arjantin ile de bir anlaşma imzaladı. Arjantin Cumhurbaşkanı ile Avrupa Komisyonu Başkanı, 14 Haziran 2023 tarihinde Buenos Aires’te düzenlenen toplantıda NTE konusunda işbirliğini artırmak üzere mutabakat zaptı imzaladı. Söz konusu mutabakat zaptı, ülke yönetimlerinin yerküre çapında tedarikini güvence altına almak istedikleri lityumun da içerisinde olduğu NTE hammaddeleri için yeni araştırmaları genişletmek amacıyla oluşturuldu. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Buenos Aires’te düzenlenen basın toplantısında, 2030 yılına kadar Avrupa’da lityuma olan talebin 12 kat artacağının öngörüldüğünü belirterek, “Lityum çok önemli, çünkü lityum temiz enerji teknolojileri için yaşamsal bir metal” olduğunu iddia etti.
Türkiye’de NTE
Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez Malatya Kuluncaklılara ‘Yerli’ otomobilde kullanılacağını iddia ettiği Nadir Toprak Elementleri (NTE) madenciliğinin burada başlatılacağını belirten yazılı açıklamasında, “Laboratuvar ölçeğinde, yüzde 99’un üzerinde saflıkta seryum, lantanyum, neodimyum, paraseodmiyum, uranyum, toryum ve Ağır Nadir Toprak Oksitleri (ANTO) kazanıldı” dedi. Ayrıca, Eskişehir Sivrihisar ilçesinin kuzeybatısında bulunan Karaburhan, Kızılcaören, Karkın ve Okçu köyleri arasında yer alan 1 milyon 500 bin hektar sahada, başta toryum olmak üzere barit, fluorit gibi elementleri içeren yataklar olduğunu belirtti. İktidarın uranyum, toryum ve diğer nadir toprak elementlerine yönelik hazırlıkları Beylikova’da inşa edileceği belirtilen işletme ile bir adım daha ileriye taşınmak isteniyor.