Kürt dili ve kültürünü yaşatmak için toplumla el ele vererek mücadele edilmesi gerektiğini belirten Kürt Dil ve Kültür Ağı katılımcıları, ‘Ağ planlı bir şekilde örgütlenirse asimilasyonun önü alınır’ dedi
300 aydın, yazar, yayıncı, gazeteci, hukukçu, iş insanı, sanatçı ve dilbilimcinin Diyarbakır’da iki günlük çalıştay sonucu oluşturduğu Kürt Dil ve Kültür Ağı’nın yankısı sürüyor. Ağın düzenlediği çalıştaya katılanlar, Kürt dilinin önemine vurgu yaparak, Kürt dilinin her zaman ve her yerde konuşulması gerektiğini kaydetti.
‘Hukuk Sözlüğü Kürtçe’
Mezopotamya Ajansı’ndan Ayşe Sürme ve Fahrettin Kılıç’a konuşan çalıştay katılımcılarından Diyarbakır Barosu avukatlarından Abdullah Cağer, Kürtçe konuşmanın önemli olduğunu söyleyerek, ağın yapacağı çalışmalarla Kürtçe’nin daha iyi bir yere geleceğini belirtti. Kürt Dil ve Kültür Ağı’nın düzenlediği çalıştayda da ortaya konulan sorunların çözümü için geniş çalışmaların yürütüldüğünü dile getiren Çağer, “Son 3-4 yıldır Diyarbakır Barosu’nun dil üzerine çalışmaları devam ediyor. Hukuk Terimleri Sözlüğü’nün basımı yapıldı. Avukatlara Kürtçe dil kursları veriliyor. Yine avukatların çocuklarına da kurslar verildi. Bizler Kürtçe’nin resmi dil olmasını ve kanunlarla tanınmasını istiyoruz. O zaman daha mutlu oluruz” diye konuştu.
‘El ele vermeliyiz’
Araştırmacı Zeynep Yaş, daha önce bireysel gruplar şeklinde çalışan dinamiklerin Kürt Dil ve Kültür Ağı ile bir araya gelip bir enerji oluşturduklarını söyledi. Çalıştayın planlamasına dikkati çeken Yaş, “Toplum, kurum ve kişilerin önlerine koyacakları, yapacakları şeyler tartışıldı. Çalışma için yol haritası ve statü lazım. Eğer bu çalışma planlı bir şekilde örgütlenirse asimilasyonun önü kapanır. Asimilasyondan bahseden herkesin bir şeyler yapması gerekiyor. Eskiden Kürtler topraklarında il, ilçe ve köylere dağılmışlardı. Fakat şimdi şehir ve metropollerde toplanmış köklerinden kopmuş durumdalar. Bu asimilasyonu kolaylaştırıyor. Dil ve kültürden uzaklaştırıyor. Şehirlere gidildiğinde Kürtçe yaşamı ve kültürlerini beraberinde götürmüyorlar ve bir kırılma yaşanıyor. Her şeyden önce içimizde ve dilimizde bir barışı inşa etmeliyiz. Kürt kültürünü yaşatmak için rolümüzü oynamamız için toplumla el ele vermeliyiz” ifadelerini kullandı.
‘Sağlıkta Kürtçe yok’
Dil ve kültür üzerinde yasakların arttığına vurgu yapan yazar-doktor Erdal Sipan ise hak ihlallerinin dil ve kültür üzerindeki yasakları arttırdığını vurguladı. Sipan sözlerine şöyle devam etti: “Kürdistan ve Türkiye’de olağanüstü bir durum var. Bu sebeplerden dolayı dil ve kültür üzerine böylesi bir çalışmanın yapılması çok değer kazandı. Biz bu çalışmayla dil ve kültürü toplum içerisinde tekrar yeşertmek, toplumun dilini konuşmasını ve kültürünü yaşamasını istiyoruz. Çalıştayda oluşturulan temalar toplumun parçalarından oluşuyor. Sorunlar tartışıldı ve tespit edilen sorunların çözülmesine yönelik adımlar atıldı. Kürtçe yaşamın her alanında yer edinmelidir. Çünkü dil konuşmanın yasaklanacağı dereceye gelmiş. Mesela kendi dilimizde eğitim ve sağlık hizmeti yok. En son Sağlık Bakanlığı 6 dilde verilen dilleri açıkladı. Fakat içerisinde Kürtçe yok. Bu ülkede Türkçe, Rusça, Almanca, İngilizce ve Arapça var. Bu zulümdür. Bu zulüm karşısında çalışmamız lazım. Her Kürt dilini konuşmalı, kültürüne sahip çıkmalı