Biyoçeşitlilik ve ekosistemik hizmetler üzerine hükümetler arası bilimsel ve siyasi platform (IPBES), geçtiğimiz günlerde doğa zirvesini topladı. 132 ülkeden bilim insanları ve temsilciler, bir haftalık zirve için bir araya geldi. Zirvenin gündeminde bin 800 sayfalık bir uzmanlar raporu vardı. Rapor, ekosistemlerin yıkıma uğratıldığı, suyun ve havanın kirletildiği, yüzbinlerce türün yok olma tehdidi altında olduğuna vurgu yapıyor. Rapordaki temel tespit şöyle dikkat çekiyor: “Doğanın büyük bir kısmı zaten kayboldu, kalanı ise gerilemekte.” Doğa insana paha biçilmez yaşamsal olanaklar sunuyor. Bunların başında su, gıda, enerji, tekstil, mineraller ve ilaçlar geliyor. Tarımsal üretim alanları çoğaldı, balık avı son 50 yılda yüzde 50 oranında arttı. 2 milyarı aşkın kişi ağaçları enerji kaynağı olarak kullanıyor. Yüzde 25 ile 50 arasında ilaç ürünü doğadan karşılanıyor. Mikro organizmalar suyun ve havanın filtrelenmesi için hayati rol oynuyor. Bitkiler ve okyanuslar küresel ısınmaya yol açan CO2 emisyonlarının yarısından fazlasını emiyor. Ancak doğa tarihte görülmemiş bir şekilde sömürüye uğratılıp kirletiliyor. Raporda, “Karasal çevrenin yüzde 75’i, deniz çevresinin yüzde 40’ı ve akarsuların yüzde 50’si önemli bozulma işaretleri veriyor” var.
Kentler yaşamı işgal ediyor
Karanın yüzde 40’ından fazlası artık tarımsal veya kentsel alanlara dönüştü. Okyanusların sadece yüzde 13’ü ve karanın sadece yüzde 23’ü halen “doğal” olarak sınıflandırılabiliyor. Bunlar da genellikle ücra alanlar veya üretimsiz alanlar şeklinde dikkat çekiyor. Topraktaki bozulma, yeryüzündeki tarımsal üretimi yüzde 20 oranında azaltarak, 3 milyarı aşkın kişiyi etkiledi. 1990 ile 2015 arasında küresel ormanlık alanlar yüzde 6 oranında azalarak, 4.28 milyar hektardan 3.99 milyar hektara geriledi. Dünya nüfusunun yüzde 60’ına yakınının kentlerde yaşaması ile birlikte, kentsel alanlar 1992’den beri ikiye katlandı. Kirlilik düzeyini belirlemek daha zor ancak gübre kullanımı arttı. Gezegende kullanılmış ve kirletilmiş suyun yüzde 80’i çevreye dökülüyor ve aynı zamanda 300 ila 400 milyon ton ağır metal, çözücü, kimyasal çamur ve diğer atıklar her yıl sulara bırakılıyor. Böylece, dünya nüfusunun yüzde 40’ından fazlası temiz ve içilebilir suya erişemiyor. Her yıl milyonlarca plastiğin döküldüğü okyanusların sağlığı da iyi durumda değil. Balık avı endüstrisine bağlı 70 bin gemi, denizlerin en az yüzde 55’ini kullanıyor. Temel balık stoklarının yüzde 75’ine yakını bugün tüketilmiş veya aşırı işlenmiş durumda.
Türler yok oluyor
Bilim insanları gezegende 8 milyon dolayında hayvan ve bitki türü olduğunu tahmin ediyor. Ancak bunların 1 milyonu tarım, balık avı veya küresel ısınmanın baskısı altında yok olma tehlikesi yaşıyor. Bilim insanları, türlerin yol olma oranının her an ani bir hız kazanabileceği uyarısını yapıyor. 3 bin dolayında omurgalı ve 40 bini aşkın bitki, yaşam alanlarına verilen zararlardan dolayı daha şimdiden yok olmaya mahkum edilmiş durumda. Rapor her ne kadar omurgalılar üzerine yoğunlaşsa da, karada ve denizde hayvan nüfusunda genel bir azalmaya dikkat çekiliyor.
PARİS