Haydar Ergül
Kur yükselişle TL karşısında eğrisi yukarıya doğru son sürat yükselişini sürdürüyor. Bilinen klasik ekonomi eğrileri sorunun anlaşılmasına yeterli olmak vasfını yitirmeye başladı. Herhalde yakın dönemde meselenin anlaşılır kılınması için kuantomik eğrilere geçiş yapmak gerekecektir. Buna da denilecek ki, “yeni ekonomi kitabı yazarının” yüksek katkısı oldu!
Türkiye’nin yaşadığı çöküş sadece ekonomik midir yoksa sistemin artık yönetilmeyen bir aşamaya mı sıçradığıdır? Bütünlüklü bir öngörmeme ve yönetememe halidir. Ekonominin bu düzeyde ana gündem haline gelmesi, işsizlik ve yoksulluğun zirveye doğru tırmanması, yarının nasıl olacağının görülememesi fazladan endişe, tedirginliklere yol açmaktadır. Ondandır, çok konuşulan konuların başına ekonomi oturdu; diğer temel sorunları adeta unutturdu. Ve bu durum da çözümlerin sağlıklı konuşulması ve çözüm bulunmasını güçleştiriyor. Ekonomi kötü yönetildiği için derin buhrana yol açmadı; hemen her sorunun kaynağındaki temel yapısal sorunların bulunduğu ve onlar çözülmediği için derin yönetilemeyen sorunlara yol açtı.
Yüz yıldır bu devletin kumaşı yamalar yapıştırılarak bugüne getirildi. Artık yamalanan yer kalmadı; yamanın üzerine yeni yama yapıldı, yapılmaya çalışılıyor. Başlangıçtaki devletin temel kumaşı görünmez, bağlantıları kopmuş, yamalar birbirlerine bağlanamıyor. Devletlerde buna restorasyon deniyor. Restorasyon yırtılan yerleri yamayarak kapatma durumu oluyor. Temel kumaş yok olunca nereye yama yamayacaksın?
Ekonomik krizin temelinde de devletin temel kumaşı yamalana yamalana kumaşın yok olmasına yol açtı. Bu da yönetememenin esası olmaktadır; sistemin veya devletin yapısal buhranı-krizin temelini oluşturmaktadır. Mesele bu anlamda sadece kapitalist ekonomik buhranı değildir, devlet mekanizmasının işlevsizleşmesidir. O değişmeden ve yeniden kurulmadan başta ekonomi olmak üzere hiçbir sorun çözülemez. Mesele liyakatli ve işinde ehil bürokrat ve memur aşamasını çoktan geçti.
Son bir hafta içinde zindanlardan dört tutsağın cenazesi çıktı. Yaşanan ekonomik krizin bu cenazelerle bağı görülmeden doğru çözümler bulunamaz. Garibe Gezer, Abdülrezzak Şuyur, Halil Güneş ve Salih Tuğrul mal mülk peşinde oldukları, çalıp çırptıkları için zindana düşmediler. Neden zindana konuldukları görülmez ve doğru yaklaşılmazsa ekonomik buhranlardan da kurtuluş olmaz. Devlet kumaşının paramparça olması Kürt varlığının inkarıdır. O kumaşla dikilen devlet elbisesi Kürt’ün canını çok yaktı, yakmaya da devam ediyor, Kürt de direniyor. En son Garibe, Abdülrezzak, Halil ve Salih bu çok yamalı devlet elbisesinin sıkması sonucu hayatlarını kaybettiler. Yüzlerce hasta tutsak bu çok yamalı elbise içinde öğütülmeye devam ediliyor. Buna ses vermek için Kürt olmak da gerekmiyor; krizsiz, demokratik ve özgür yaşamak isteyen her insanın temel görevi olduğunda düzlüğe çıkılabilir. Her şeyden önce hasta tutsak meselesi insani, vicdani ve ahlaklı olmakla ilgilidir.
Seçimlerde AKP-MHP iktidarının yıkılacağı, yerine Millet İttifakı’nın geçeceği beklentisi sorunları çözmeye yetmez. Millet İttifakı’nın açıklamalarından anlaşıldığı kadarıyla devleti yamama peşindedirler. Yalnız yamanacak yer kalmadı. Halklarımızın iradesi; yama değil, zamana uygun yeni bir elbise dikmektir. O da inkarı inkar eden, çoklu demokratik ulus çözümüdür.