İntiharlar Ankara’ya ulaştı!
Ekonomik nedenlerden dolayı bir yurttaş daha kendisini ateşe verdi. Olay önceki gün Ankara Güvenpark’ta yaşandı. R.P. isimli emekli bir yurttaş banka borçları sebebiyle maaşına bloke konulması üzerine benzin döküp kendisini yaktı. Ekonomik nedenlerle intihar girişimi ilk değil. Ekonomik krizin sürdüğü, işsizliğin arttığı Türkiye’de iş bulamadığı, borçlarını ödeyemediği, işten atıldığı vs. nedenlerle intiharlardaki artış dikkat çekici. Bunlara son olarak KHK ile işten atılmalar da eklendi.
2013’te on beş, 2014’te yirmi beş, 2015’te elli dokuz, 2016’da doksan, 2017’de seksen dokuz, 2018’de yetmiş üç kişi ekonomik gerekçelerle intihar etmiş. Bu yıl da aynı nedenlerle basına yansıyan canına kıyma olayları 10’u aştı. Gerçek rakamın bunun çok üstünde olduğu tahmin ediliyor. İşte 9 ayın kısa bir özeti:
5 Ağustos: Aydın’ın Efeler’de çiftçilik yapan Süleyman Şahin’in ekonomik nedenle; 17 Temmuz: Mardin Midyat’ta öğretmen adayı Güler Adam (35) atanamadığı için; 5 Haziran: Kastamonu Merkez Hisarardı’da matematik öğretmeni Kevser Abdülkadiroğlu (21), ataması yapılmadığı için; 4 Haziran: Adana’da Egemen Ş. (35), borçları yüzünden; 21 Mayıs: Antep’te Eyüp Dal, iş bulamadığı için kendini ateşe verdi; 11 Mayıs: Şırnak Beytüşşebap’ta Recep Argan, kayyum tarafından işten çıkarıldıktan sonra; 27 Nisan: Aydın’ın İncirliova’da Uğur Cihan (30) maddi sıkıntılar nedeniyle; 21 Şubat: Tekirdağ’ın Ergene ilçesinde, Saffet G. (34), İş bulamadığı için; 09 Şubat: Çorum’da İngilizce öğretmeni Halil Mustafa Bozkurt (33) ataması yapılmadığı için intihar etti. Bu “ah”lara karşı hükümetin “vah” dediğini duyan var mı?
İnsanların ahı üzerinden siyaset!
“Kapının önüne konan, canları yanan, yuvaları başlarına yıkılan insanların ahı üzerinde ne siyaset, ne hizmet bina edilebilir.”
Bu sözler Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ait. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde önceki gün düzenlenen Büyükşehir Belediye Başkanları Toplantısı’nda öne çıkan ifadelerden bir kaçı.
Doğru mu doğru. Peki bunun üzerinden siyaset ya da hizmet bina edilebilir mi? Hem de nasıl! Türkiye bunun örnekleriyle dolu. O halde Cumhurbaşkanı’nın bu sözleri söylemesini gerektiren olay ne oldu? 30 Mart seçimlerinin ardından CHP, HDP ve İYİ partiye geçen büyükşehir belediyelerinde AKP’ye yakın Hak-İş ve Memur-Sen’e üye işçilerin DİSK, Türk-İş ve KESK’e bağlı sendikalara geçmesi, sonrasında ise Bolu, Adana, Mardin ve İstanbul’da bankamatik çalışan olarak da adlandırılan işe gelmeden maaş aldıkları gerekçesiyle yaşanan işten çıkarılmalar. Belediyelerde seçim öncesi gelişigüzel işe alma ardından gelen yönetimlerin de bu işçileri işten çıkarma olayları yeni değil. Olan işçilere oluyor. Ancak asıl üzerinde durulması gereken nokta, “kapı önüne konan, canları yanan, yuvaları başlarına yıkılan”lar vurgusunun belediye başkanlarından önce hükümetin kendisine söylemesi gerekmez mi? Bu vurgular en çok da OHAL KHK’leri ile görevden uzaklaştırılan ya da atılan 120 bine yakın kamu çalışanı ile 406 barış akademisyenini ifade etmiyor mu? Barışı savundukları için akademi emekçilerinin geleceklerini karartılırken, AKP ve Cumhurbaşkanı bunların düşündü mü? AKP iktidarı, adalet diyorsa belediye başkanlarından önce kendi tutumunu gözden geçirse memleket için daha hayırlı bir şey olacak. İşte bunun bir fırsatı da önlerinde. CHP, OHAL KHK’sıyla görevlerine son verilen 406 akademisyenin işlerine iade edilmesi için yasa teklifi hazırladı. Üstelik, Anayasa Mahkemesi de, 406 akademisyenin görevlerine son verilmesinin “hak ihlali” olduğuna hükmetmişken…
Buyrun hakkı teslim edin!
Dayanışma aranıyor!Hükümet enflasyonu düşürme ile övününe dursan, sokakta işlerin düzeleceğine dair umut tükeniyor. İşsizlik büyüyor. Dayanışma giderek azalıyor. Sendikal hareket neredeyse bitirilmek üzere. Örgütlenme suç. Grev ve sokağa çıkan tehdit altında. Bireysel kurtuluşa yönelim daha ciddi sorunlara yol açıyor. Son 10 yılda geçim zorluğu gerekçesiyle İstanbul’da 379, İzmir’de 248, Ankara’da 216, Bursa’da 136, Adana’da 93 intihar vakası gerçekleşti. İSİG verilerine göre, 2013-2018 arasında 351 emekçi geçim sıkıntısı, borç ve işsizlik nedeniyle yaşamına son verdi. 2013’te on beş, 2014’te yirmi beş, 2015’te elli dokuz, 2016’da doksan, 2017’de seksen dokuz, 2018’de yetmiş üç… 2019’da durum daha vahim olabilir. Sadece Samsun’da 1 Ocak–23 Haziran 2019 tarihleri arasında 23 kişi çeşitli sebeplerle intihar ederek yaşamına son verdi. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Samsun Şube Başkanı Oğuz Özat’ın tespit olarak “Duygusal ve yaşantı zorlukları artıyor. Bunların üstesinden gelmek giderek zorlaşıyor” vurgusu dikkat çekici. Büyüyen güçlü Türkiye gerçeği…