Ahilik’ten günümüz esnafına
Ahilik Haftası kutlanıyor. Bu hafta dolayısıyla esnaflar bir kez daha gündemde. Dolayısıyla esnaf sorunları da. Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu verilerine göre, 2019’un ilk 6 ayı itibarıyla esnaf sayısı 1 milyon 775 bin olurken, toplam işyeri sayısı 1 milyon 910 bine geriledi. Nüfusun yüzde 2.16’sı esnaf ve sanatkârlardan oluşuyor. Kriz nedeniyle 5.5 yılda yarım milyonun üstünde esnaf iflas bayrağını çekti. Bu yılın ilk yarısında da 53 bin 420 esnaf iflas etti. Takipteki KOBİ kredileri son bir yılda yüzde 91’lik artışla 51 milyar TL’yi aştı Ancak ne esnaf Ahiler dönemindeki esnaf. Ne de TESK’in Ahi’lik ile bir benzerliği var. Esnafların kapitalizmin tekelleşme çabalarının bir sonucu olarak ciddi anlamda zorlandıkları bir süreci yaşıyoruz. Bu vesileyle Ahilik konusuna bilmeyenler için bir yeniden dönüp bakmak istedim.
İlkin Füttüver adıyla Abbasi halifelerinden Nasir Dinibillah’ın çabalarıyla devlet denetimine alınan bu örgüt, XIII. yüzyılda Ahilik adıyla Selçuklular zamanında Anadolu’da gösterdiği etkinlikle dikkat çekiyor. Ne tam bir dinsel yapılanma ne tümüyle bir esnaf örgütüdür. İçrekliğin kimi ilkelerini savunmuşlar ve işçiler arasında yayılarak, esnaf loncalarını da örgütlerine katmışlardır.
Ortak sofralarda yemek yiyip ortak bir keseden para harcarlardı. Şalvar giyerler. Başlarındaki serpûş’un üstündeki beyaz şerit Ahiliğin işaretiydi. İçlerinde birinin saldırıya uğraması bütün Ahileri ayağa kaldırdı. Ahilik, dışarıya kapalı bir dayanışma ve yardımlaşma örgütü olup kimi araştırmacılar tarafından Batı’ın şavolyelik kurumuna benzetilir. Onlardan beyler, padişahlar dahi çekinirlerdi. Uzun yılllar Ankara’yı denetimlerinde tuttular. Bir dönem Ahilerden yararlanan Osmanlı devleti güçlenince Ahilerin siyasi güçlerini ortadan kaldırıp denetime aldı. Ahilikten bundan sonra yok olmaya başladı.
Ahilik ve Anadolu ilişkisi
Başlıca ilkeleri ezilenleri korumak, ezenleri cezalandırmak olarak tarif edilin Ahilik adı, kimi iddialara göre Arapça kökenlidir: “Ahi”, kardeşim anlamın gelen “exwi/ehwi”den gelmektedir. Kanıt olarak da olarak da Ahiliğin ilk olarak Araplarda Fütüvvet Teşkilatı adıyla çıktığını ve Ahilik ile ilgili terimlerin Arapça olmasına dayandırılır. İkinci iddiaya göre “ahi” kelimesi Türkçe “akı” kelimesinin zamanla değişimi sonucu ortaya çıkmıştır. Divânu Lügati’tTürk’te “akı”: eli açık,, cömert, yiğit anlamında geçmektedir. Ancak her iki görüş de bilimsel olarak havada kalmaktadır.
Bazı tarihçiler, milliyetçilik duygularının etkisiyle Ahîliğin Anadolu’da Türkler’in ortaya koyduğu özgün bir kurum olduğunu ısrarla savunmuşlardır. Bu teze göre Ahîliğin kurucusu, debbâğların pîri olup XIII. yüzyılda Kırşehir’de yaşamış Ahî Evran’dır. İlmî görünüşte olmakla beraber tamamıyla sübjektif bir bakış açısını yansıtan bu tezlerin ilmen doğrulanması çok zordur. En önemlisi, Ahîliğin kurucusu olduğu iddia edilen Ahî Evran da dahil, Anadolu’da mevcudiyetleri tarihen tesbit edilebilen en eski ahilerin XIII. yüzyıldan daha eski olmadıkları bilindiğine göre, İran’da XI. yüzyılda yaşayan -meselâ Ahî Ferec Zencânî gibi- ahîlerin nasıl açıklanacağı sorusudur.
Özellikle eski İran Mistik kültürünün ocağı sayılabilecek Horasan bölgesinde IX. yüzyılda Orta Asya ve Ortadoğu’da pek çok sûfi teşekkülü geniş ölçüde etiklleyecek olan Melamettiye cereyani Fütüvvetle iç içe gelişti. Bu Melametî sûfilerin hem ehli fütüvvet hem de esnaf tabakasına mensup olduklarına dikkat edilirse teşkilatı fütüvvettin nasıl bir sosyal zeminde başladığı, İran ve Anadolu’da nasıl Ahilik Şekline büründüğü hakkında bir fikir edinilebilir.
Füttüvet, isim ve kavram olarak İslam öncesi Arap toplumundan beri tanınan feta tipiyle alakalı bilinmekle birlikte bu toplumda teşkilatlanmış bir fütüvvet kurumuna rastlanılmamıştır.
Mitra kültürüne uzanan izler
İslam öncesi eski İran Kültür ve medeniyeti uzmanlarının yaptıkları araştırmalar, Abbasiler dönemindeki fütüvvet ehline benzeyen, bekar ve savaşçı bir gençler teşkilatının eski yerleşik İran kültürünün hakim olduğu sahalarda Zerdüşt öncesi dönemde (m.ö. 1000 yılından önce) mevcut olduğunu ortaya koymuştur. Mairya (Sanskritçe Marya) adıyla bilinen bu gençler teşkilatının başlangıcı, Ariler zamanına kadar uzanmaktadır. Esas inanç olarak Mitra kültüne bağlı olan bu gençler, üstünde bir ejderha motifi olan siyah bir bayrakla kendilerini temsil ediyorlar da. (TDV İslam Ansiklopedisi). Ahi Evran ile ilgili kimi menakıbnamelerde onun yılan ya da ejderha donuna girdiği vurgusu bu açıdan dikkat çekicidir.