Polen Ekoloji Enstitüsü’nden Levent Büyükbozkırlı başlatacakları ‘Altın Madenleri Kapatılsın. Siyanürle Ölümün Ekolojisi’ kampanyası için dayanışma çağrısı yaptı
Polen Ekoloji Enstitüsü, Türkiye ve Kurdistan’da işletilen ve açılması planlanan altın madenlerine karşı “Altın Madenleri Kapatılsın. Siyanürle Ölümün Ekolojisi” kampanyasına hazırlanıyor.
Hazırlanan rapora göre, mevcut 22 altın madeni işletilirken, 1 Ocak 2020 ile 1 Mayıs 2024 tarihleri arasında 123 altın madeni için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci başlatıldı. Bu ÇED süreçlerinin grafiklerinin de çıkarıldığı rapora göre, 54 proje ile en çok altın madeni projesinin olduğu bölge Karadeniz Bölge olurken, en fazla projenin olduğu kentler ise 23 projeyle Gümüşhane, 11 projeyle Giresun ve 10 projeyle Balıkesir oldu.
Projelerin birçoğuna ‘ÇED gerekli değil’ kararı verilmiş
10 yeni madenin açılması planlanan Balıkesir’de 3, 23 madenin planlandığı Gümüşhane’de ise 2 altın madeni halihazırda işletiliyor. Yine 123 ÇED sürecinin 36’sı için “ÇED gerekli değil” kararı verilirken, 8 kararla öne çıkan kent Gümüşhane oluyor. Raporda dikkat çeken bir diğer detay da, 123 projenin 49’unun Koza Altın İşletmelerine ait olurken, şirketin 14 projesi için “ÇED gerekli değil” kararı verilmiş durumda.
Raporun hazırlayıcılarından Polen Ekoloji Enstitüsü üyesi Levent Büyükbozkırlı, hazırladıkları rapor, altın madenlerinin etkileri ve verilecek mücadeleye dair Mezopotamya Ajansı’ndan ( MA) Tolga Güney’e konuştu.
Ağır bir maden kuşatması altındayız
Büyükbozkırlı, Erzîngan’ın Licik (İliç) ilçesindeki Çöpler Altın Madeni’nde 13 Şubat’ta yaşanan toprak kaymasından sonra raporu hazırlama ihtiyacı duyduklarını söyledi. Planlanan yeni madenleri merak ederek girdikleri yolda 123 rakamıyla karşılaşmayı beklemediklerini belirten Büyükbozkırlı, “123 projesinin sadece 2’si için ‘ÇED iptal’ kararı verilmiş. Raporda ne kadar ağır bir altın madeni kuşatmasıyla karşı karşıya kaldığımızı sunmaya çalıştık” ifadelerini kullandı.
Zararın hesabı yok
Yeni projelerin birçoğunun siyanürlü ayrıştırma yapan açık maden ocakları olacağına dikkati çeken Büyükbozkırlı, raporlarında altın madenleri için kullanılan “kamu yararı”, “ekonomik büyüme” ve “istihdam” gibi kavramları da sorguladıklarını aktardı. Bu söylemlerin gerçekle bağdaşmadığını dile getiren Büyükbozkırlı, “Raporda ekolojik yıkımlardan hava kirliğine, su varlıklarının kirletilmesinden milyonlarca ton suyun tüketilmesine kadar birçok zarardan bahsettik. Burada Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerine ulaştık. 2018 yılında 11 milyon ton olan tehlikeli atık, 2020 yılında 26 milyon tona çıkıyor. 2 sene içiresindeki artışın neyden kaynaklandığını sorguladığımızda ise her yıl 20 milyon ton civarında sadece madenlerden kaynaklanan tehlikeli atık söz konusu olduğunu gördük” diye belirtti.
Madenlerin yüzde 98’ine ruhsat verilmiş
Özellikle altın madenciliğinin yoğunlaştığı Giresun ve Gümüşhane’nin dev bir maden sahasına dönüşeceğine dikkati çeken Büyükbozkırlı, maden ve orman kanunlarında yapılan değişiklik ile 12’nci Kalkınma Planı’nda madenlerin “kamu yararı” olarak gösterilmesinin bunun önünü açtığını söyledi. Bununla birlikte yerüstünde korunması gereken hiçbir varlığın artık maden kuşatmasından kaçamayacağını ifade eden Büyükbozkırlı, “Gümüşhane’de sadece 23 altın projesinden bahsediyoruz. Yüzde 98’inin maden ruhsatı verildiği bir yer. Yani bu kente yeni bir madenin eklendiği zaman mevcutları ile birlikte olan toplam etkisine bakılması gerekir “dedi.
Gıda güvenliği kalmadı
Raporda öne çıkan bir diğer detayın ise bu madenlerde yaşanan “kaza”lar olduğunu vurgulayan Büyükbozkırlı, altın madenlerindeki “kaza”ların küresel olarak da nadir vakalar olmadığını söyledi. Yeni madenlerle birlikte bu riskin artacağına değinen Büyükbozkırlı, “Siyanür havayla temas ettiğinde ölümcül bir gaza dönüşüyor. Bundan ilk olarak madende çalışanlar etkileniyor. Dolayısıyla bu tür ekolojik ve sosyal yıkımlar katlanarak artacak. Kanser istatistikleri, hava, su, toprak analizlerinin hiçbiri paylaşılmıyor. Toprak, hava ve suyun kirlendiği bir yerde gıda güvenliğinden bahsedemezsiniz” dedi.
Uluslararası dayanışma gerekli
Hazırlanan rapor doğrultusunda bir kampanya örgütleme süreci başlatacaklarını söyleyen Büyükbozkırlı, “Altın madenciliği sadece Türkiye değil çoğu güney ülkesinde yapılıyor. Bu nedenle uluslararası dayanışmak, ortak işler yapmak, oralardaki doğal felaketlerden, erken ölümlerden bahsetmek önemli. Dolayısıyla uzun vadeli olarak farklı disiplinlerden kişilerin bize katılması ile bu kampanyanın geniş bir platforma dönüşmesini hedefliyoruz” diye belirtti.
İSTANBUL