Ekolojistler yaşanan doğa kırımına dikkat çekerek seçimlerde ‘yeşil’ politikaları programlarına alan ve hayata geçiren partilere oy verme çağrısında bulundu
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı eliyle talana açılan alanlar bir bir yok ediliyor. Yargı kararları ve bilirkişi raporlarına rağmen Akbelen Ormanı, Marmaris Milli Parkı başta olmak üzere birçok alana Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararları verildi. Bakanlık, 2023’ün ilk üç ayında 4 bin 362 proje için duyuru yaparken, bunların bin 567’si için ise “ÇED gerekli değil” kararı verdi. Bu süreçte hiçbir proje için “ÇED olumsuz” kararı çıkmazken, başta tarım ve ormanlık alanlar olmak üzere, yaşam alanları maden, enerji, konut, sanayi ve turizm gibi sektörlerin talanına açıldı.
Ekolojistler, 14 Mayıs seçimleri yaklaşırken oylarını doğayı önceleyen politikalardan yana kullanacaklarını belirtti.
‘Seçimle birlik de talana hız verildi’
Ekolojist Erhan İçöz, AKP’nin seçimler yaklaşırken ekolojik talana hız verdiğini belirterek, “Maden sahaları küresel ısınma başta olmak üzere birçok soruna neden oluyor. Bu doğa talanı 7 milyon küsur hektarın doğadan koparılarak yok edilmesine sebep oldu. Dolayısıyla milyonlarca canlının, yaşam alanlarının yok olmasına neden oldu” dedi.
‘Ekolojik yıkımı durduracağız’
Seçimlere giderken siyasi partilerin ekolojiyi öncelemesi gerektiğinin altını çizen İçöz, “Hep ekonomi konuşuluyor ama ekonomi bir şekilde yürütülebilir. Fakat ekoloji yok olduğu zaman bunun geri dönüşü olmaz. Ekolojik yıkımların etkisi bin yıllar sürer. Siyasi partilere çağrımız programlarına ‘Ekolojik yıkımı durduracağız’ sloganını koysunlar. ‘Yurttaş eko-kırım yasası yapıyor’ diye bir hareket başlatıldı. Partilerin buna kulak vermesini, eko-kırımın bir suç olmasını, programlarına alınmasını ve önümüzdeki dönem Meclis’te eko-kırım yasasının çıkarılmasını istiyoruz.
‘Doğayla uyumlu yaşam planlaması’
Ekolojist Derya Lim de, rant ve bazı grupların para kazanması uğruna doğanın yok edilmesine izin verildiğini kaydetti. ÇED raporları istenmemesi ve açılan davaların aleyhlerine sonuçlanmasının kabul edilemez olduğunu söyleyen Lim, “Yasaların bir an önce değişmesini istiyoruz. Betonlaşma ve şehirleşme anlayışı bir depremde ne kadar büyük acılar yaşattı gördük. Oysa doğaya uyumlu bir yaşam planlanması gerekiyor. Ormanların yok edilmesi, dere yataklarının kurutulup şehir kurulması, suların kirletilmesi gibi sayamayacağımız kadar tahribat var. Bunların hepsinin sonuçlarını yaşıyoruz ve yaşamaya devam edeceğiz” diye belirtti. Lim, “İktidar giderken de doğa talanına devam ediyor. Doğa savunucuları olarak bunları engellemeye çalışıyoruz. Ama bir an önce Meclis’te doğaya daha duyarlı vekillerin olması gerekiyor” şeklinde konuştu.
‘Mücadele etmemiz gerekiyor’
Ekolojist ve Çevre Mühendisi Helil İnay Kınay ise 20 yıldır yürütülen AKP iktidarının politikalarının bilimden uzak olduğunu, enkaz altında kalan hayatlarla bir kez daha gördüklerini belirtti. Havanın, suyun, toprağın kirlendiği, gıda güvenliğinin ortadan kalktığına işaret eden Kınay, “Dolayısıyla kentleşmeden sanayiye, madencilikten enerjiye, turizmden toplumsal politikalara, eğitime, adalete kadarki çürümüşlük şu anda da karşımıza çıkmış durumda. 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerle beraber hayatımızın nasıl devam edeceğine karar vereceğiz. Bu değerlendirmelere bilimden, kamudan, emekten, doğadan yana çözümler üretilmesi için mücadele etmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘Yeşil politikaların ilerlemesi lazım’
Kınay, “Ülkenin dününde de, bugününde de, yarınında da havasıyla, suyuyla, toprağıyla, tüm canlılarıyla beraber yaşadığı, her canlı için yaşam hakkının olduğu bir ülke hayal ediyorum. Bu ülkenin hayalini kurmaktan öte mücadelesini veriyorum. Seçimden sonra ki süreçte de bu kaygıyı taşıyan, liyakat sahibi, uzman, kamudan, doğadan yana çözümler üretecek, doğanın bir parçası olduğumuz gerçeğiyle kararlar verecek kişilerin yönetimde olması gerektiğini düşünüyorum. Yaşam sorunları hayatımızın temelindedir. Dolayısıyla siyasetin de attığı her adımda önceliğinin yaşam ve çevre sorunları olması gerekiyor. O yüzden de yeşil politikaların gerçek anlamıyla ilerlemesi lazım. Kamusal yönetimin etkin olduğu ve sektörlerin birbiriyle çatışan değil, üreten, doğadan yana politikalar üretmesi gerekiyor” diye konuştu.
Haber: Tolga Güney / MA