Türkiye’nin dört bir yanında ekolojik talan sürerken, hukuki mücadelede sürüyor. Ekolojistler, birçok davada raporlara rağmen durdurma kararı verilmediğini bazen verilse de uygulanmadığını belirterek toplumsal mücadelenin şart olduğunu söylüyor
Küresel iklim krizi, ısınma, karbon salınımının kontrolsüz artışı dünyayı felaketin eşiğine götürürken, ormansızlaştırma başta olmak üzere ekolojik talan sürüyor. Talana karşı Türkiye’nin dört bir yanında fiili mücadelenin yanı sıra hukuki mücadelede yürütülüyor. Bu hukuki mücadelelerde bazen raporlara rağmen yürütmeyi durdurma kararı çıkmıyor bazen de kararı çıkan birçok proje de, mahkeme kararlarına rağmen devam ediyor.
Toplumsal mücadele şart
Ekolojik talana karşı açılan davalarda gönüllü avukatlık yapan ekolojist avukat İsmail Hakkı Atal, Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Tolga Güney’e konuştu. Anayasa, Orman kanunu, Zeytin kanunu, su havzalarının korunmasıyla ilgili mevzuat yine kanunların kendilerinden yana olmasına rağmen mahkemelerden lehte karar çıkarmanın sürpriz olduğunu vurgulayan Atal, “Türkiye’de maden, termik, nükleer ne olursa olsun bütün kirletici, yok edici projelere karşı tek başına hukuki mücadelenin hiçbir anlamı yok. Toplumsal mücadele olmadığı, yöre halkı tepki göstermediği, hükümetin üzerinde baskı kurmadığı sürece davalar lehe sonuçlansa bile mahkeme kararları uygulanmayabiliyor. Dolayısıyla toplumsal mücadele mutlaka olmalı” ifadelerini kullandı.
Bilirkişiler suç işliyor
Bilirkişi heyetleri ve hakimlerin ifşa edilmesi gerektiğini ifade eden Atal, “Bilimsel gerçeklikleri göz ardı eden bilime, ettikleri yemine aykırı rapor veren, vicdanı olan bu bilirkişilerin hepsi suç işliyor. Bunların hepsi ifşa edilmeli” diye belirtti.
Kaybedersek insanlık kaybedecek
İklim krizinin geldiği noktada ekolojistlerin insanlığı savunduğunu sözlerine ekleyen Atal, “Bizim aleyhimize bilirkişi raporu veren bilirkişiler, karar veren hakimler, karşımızda olan termik, nükleer, maden şirketlerinin sahiplerinin hepsi kendi çocuklarının mezarını kazan insanlar. İnsanlık tarihinde ilk ve tek olarak ekoloji mücadelesi kazandığı takdirde insanlık kazanacak. Kaybedersek insanlık kaybedecek” diye konuştu.
İnanç erozyona uğruyor
Ekoloji Birliği Eşsözcüsü Halime Şaman ise, mahkeme süreçlerinin tam bir bilinmezi beklemek gibi ilerlediğini kaydetti. Hiç umulmayan davalardan olumlu karar çıkarken çok emin olunan başka karar çıkması mümkün olmadığı davalarda ise olumsuz sonuç çıktığını belirten Şaman, “Çok az kanunun emrettiği doğrultuda karar veriliyor. Ya süreci uzatıp karar vermeden imtina ediyorlar ya da baskı doğrultusunda karar veriyorlar. Çünkü çok yoğun baskı altındalar. Kanunlara olan inancınız erozyona uğruyor” diye belirtti.
İktidar kim?
Yürütmeyi durdurma kararı verilen projelerde çalışmaların devam etmesini güç zehirlenmesi olarak tarif eden Şaman, “Bu durum ‘iktidar kim’ sorusuna gider. Sermaye mi iktidar? Yoksa bizim seçtiğimiz vekillerimiz mi iktidar? Ama kaybeden hepimiziz. Bu ekosistem bu kadar ağır ve hızlı tahribata karşı kendini yenileyecek zamana sahip olamıyor” dedi.
Örgütlü mücadele
“Herkesin haklarını öğrendiği ve bunun takipçisi olduğu bir süreç yaratılmalı” diyen Şaman, “Biz bunu ekoloji hareketlerinden biliyoruz. Ekoloji hareketleri kararlı mücadele yürüttüğü için sonuca doğru ilerleyebiliyor. Bize kanunlar hakikatle değil o gün ki ihtiyaçlara göre anlatılıyor. Yoksa biz küçücük bireyler fillerin altındaki çimenler olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
İZMİR