Abdullah Aysu
Herkes her şeyi biliyor. Birinin diğerine anlatmasına gerek yok artık. İnsanlar zaten yaşıyor. Her şey kör gözüm parmağına misali. Sürekli yapılan yanlışları sıralamanın da faydası yok. Yanlışları söylemek hükümeti doğru yapmaya yöneltmiyor.
Öngörüsüzlük
Pakdemirli, Mayıs ayında buğdayın fiyatını 2 bin 250 TL olarak açıklamıştı. Açıkladığı bu fiyatın iyi olduğu ile de övünmüştü. Şimdi Tarım Bakanlığı’na bağlı Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü-TİGEM elinde olan ekmeklik ve makarnalık buğday satışı için ihale açtı. Açtığı ihalede ekmeklik buğday 5 bin 320 TL/Ton, makarnalık buğday ise 5 bin 218 TL/Ton’dan alıcı buldu.
Devletin elindeki buğdayın şirketlere düşük fiyata satılmamış olması elbette iyi. Fakat çiftçilerin buğdayı için düşük fiyat belirlemesi iyi değil, öngörüsüzlüktü. Bunu bir kenara not edelim.
Neler oluyor?
Geçmişte devlet karagün için Toprak Mahsulleri Ofisi’ne (TMO) buğday alımı yaptırıyordu. Yaptığı bu alımla hem piyasayı düzenliyor hem yeni hasat mevsimine kadar halkın gıda güvencesi için silolarında buğdayı bekletiyordu. Yeni üretim sezonunda yeterli ürün elde edilmişse elindeki mevcut stoku satıyor, yeni hasattan karagün için saklamak üzere tekrardan alım yapıyor, piyasayı üretici ve tüketici çıkarına düzenlemeye devam ediyordu. Bu nedenle ekmek fiyatlarında kayda değer bir artış olmuyordu. O dönemlerde TMO, şirketler çıkarına değil toplum yararına çalışıyordu. Uzun yıllardan bu yana TMO artık böyle çalışmıyor. Eğer çalışıyor olsaydı; çiftçi toprağını boş bırakmıyor, işliyor olacaktı, dolayısıyla bugün buğday ithal etmiyor, döviz kaynaklı buğday ve buna bağlı olarak ekmek fiyatı artmıyor olacaktı. Ancak AKP hükümeti, toplum yararına çalışsın diye 1930’larda kurulmuş olan TMO’yu şirketler çıkarına yönetiyor, kullanıyor. Bugünkü buğday ithalatının ve fiyatının yükselmesinin nedeni; hükümetin bu yanlış, şirketlerden yana uyguladığı tercihli politikaların sonucu olduğunu belirtelim.
Kanıtı
Kanıta elbette gerek yok. Her şey apaçık ortada. Eğer TMO toplum yararına stok alım yapsaydı, silolarında yeterli buğdayı olurdu. Silolarındaki stok buğday için, TİGEM benzeri şimdi ihale açar, buğdayı değerinde satardı. Değerine sattığı buğdayda elde ettiği kazancı-aradaki farkı çiftçiye dağıtabilirdi, üreticinin mağduriyetinin bir bölümünü böyle karşılardı. Çiftçinin TMO’ya değil de, özel sektöre sattığı buğday miktarının fiyat farkını ise sosyal devlet olma gereği olarak “telafi edici ödeme” adı altında çiftçilere öder, Mayıs’ta Bakanlığın belirlediği öngörüsüz yanlışını düzeltebilirdi. Çiftçinin bugünkü mağduriyeti az da olsa giderilmiş olurdu. Ekmek fiyatının artmasını önüne geçilebilirdi.
Peki hükümet ne yapıyor?
Hükümet çiftçiyi değil sanayici kayırıyor. TMO Kasım ayı ekmeklik buğday satış fiyatını 2 bin 250 TL/Ton olarak açıkladı. Aynı TMO buğdayın tonuna 4.680 TL ödeyerek ithal ediyor, sanayiciye 2650 TL/Ton üzerinden satıyor. Yani sanayiciye sattığı buğdayın her tonunda 2 bin 030 TL zarar ediyor. Böylece hükümet üretici için uyguladığı yanlış fiyat politikası nedeniyle çiftçinin üretimini desteklemiyor, bir yandan buğday ithal eden şirketleri destekliyor, diğer yandan ithal ettiği buğdayı düşük fiyata-zararına şirketlere (sanayiciyi) satarak onları sübvanse ediyor. Buğday ekmeğin anasıdır. Hükümet yanlışlarından hızla arınarak buğdayı Türkiye’den üretmeyi sağlayacak fiyat politikalarını uygulayarak ve yeterli ekonomik desteği çiftçilere sağlayarak ekmek fiyatının yükselmesinin önüne geçmelidir. Yoksa ekmeğin fiyatı uçacak esas!