Hüseyin Deniz
Tek adamlı AKP iktidarının dolarla her dansı daha yıpratıcı sonuçlar yaratıyor. Sonuncusu önceki günlerde kamuoyuna duyurulan ve sayıları 10’a yaklaşan ekonomi paketi enflasyonu durduramıyor. Buna bir de toplumun geleceği olan öğrencilerin barınma sorunu geldi. Pahalı yurtlarda dahi yer bulamayan öğrenciler, “uçuşa geçen” kiralar karşısında battaniye ile sokağa döküldü.
Dolardaki yükseliş sadece bir para değişim sorunu olmaktan öte bu ülkede yaşam için gerekli iğneden ipliğe her şeye etki eden bir belirleyiciliğe ulaşmış durumda. Yani dolarizasyon…
İş sadece borç miktarını arttırmakla kalmıyor, elektrik, doğalgaz, petrol, ilaç, gübre başta olmak üzere her şeyi etkilemesi nedeniyle yaşamdaki yük de ağırlaşıyor.
Daha önemlisi yediğimiz ekmeğe, suya yani gıda fiyatlarını belirleyen tarımsal üretime doğrudan tesir eder hale geldi. Tarımda belirleyici girdiler olan mazot, elektrik, gübre ve ilaç dövize bağlı. Dolardaki her artış tarım ürünlerini daha da pahalı yapıyor.
Gübre Üreticileri İthalatçıları ve İhracatçıları Derneği Başkanı Metin Güneş, 2020 yılında Türkiye’de gübre kullanımının 7 milyon tonun üzerinde olduğunu ve gübre fiyatlarında geçen seneye kıyasla iki kattan fazla artış olduğunu belirtiyor. Buna bir de bu yılki kuraklık eklenince işler daha bir sarpa sarmaya başladı bile.
En temel gıda maddesi olan ekmeğin ana maddesi un, buğday üretimindeki düşüşten kaynaklı olarak zamlandı. Bir ay önce 180 TL olan 50 kg. bir torba un 200 liraya çıktı; bir ekmek 3.5 liraya satılıyor.
TÜİK’in Eylül ayı TÜFE verilerine göre, raflarda makarna fiyatları aylık bazda yüzde 5’in üzerinde artarken, yıllık bazda yüzde 28 zamlanmıştı.
İşin bu kadarla da sınırlı kalmayacağına dair işaretler da peş peşe geldi. Dolardaki son artışa en çok buğdayın ithal edildiği ülke olan Rusya’nın kota getirme kararı eklendi. Kommersant’ın haberine göre, 15 Şubat’tan itibaren buğday ihracatına ayrı bir kota uygulanacak. Nedeni ise Türkiye’nin son dört haftada büyük miktardaki buğday ithalatı ile Rusya’da buğday üretiminde görülen düşüş. Sonuç: Ton başına 11 dolarlık bir fiyat artışı.
Tüm bunlara yol açan ise AKP iktidarının tarım politikaları oldu. Çiftçi, ürününü maliyetinin altında satmak, tüketici ise tarladaki fiyatın 5-6 katına almak zorunda. Buna bir de tarımsal alanları yapılaşmaya açan karar eklendi. Türkiye iki yıl önce 2.3 milyar dolarlık ithalatıyla dünyanın en büyük buğday ithalatçısı haline geldi. TÜİK verilerine göre son 12 yılda Türkiye’de çiftçi sayısı yüzde 48 azaldı, tarım alanlarındaki azalma ise yüzde 12.3 seviyesinde.
Enflasyon resmi olarak yüzde 20’de iken, emekli maaşına yüzde 8.45 zam yapıldı. Ev kirası 2 bin, ortalama emekli maaşı 2 bin 500 lira. Bugünlerde kamu bankaları üzerinden 5 bin lira (sanki hibe edilmiş havası) verilerek emeklinin tepkisi azaltmak isteniyor. İktidar, bu iç karartıcı tabloyu örtbas etmek için Suriye’de Kürtlere karşı yeni bir savaş peşinde!