AKP’nin gerici, piyasacı, cinsiyetçi, tek tipçi bir eğitim sistemini inşa etmeye çalıştığını ifade eden Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, “İktidar paran kadar eğitimi tam anlamıyla hayata geçirdi” dedi.
Yeni sistemin ilk kabinesine özel okul sahibi Ziya Selçuk’un Milli Eğitim Bakanı olarak atanmasına ilişkin değerlendirmede bulunan Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim- Sen) Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, eğitimdeki piyasalaşmaya dikkat çekti.
‘AKP için ideolojik bir hattır’
AKP’nin gerici, piyasacı, cinsiyetçi, tek tipçi bir eğitimi inşa edeceğini ifade eden Aydoğan, “AKP özellikle 2012 yılında yaşama geçirdiği 4+4+4 eğitim yasası ile birlikte net bir şekilde deklare etti ve uygulamaya koydu. Dünya genelinde de tüm rejim inşa süreçlerinde gerçekleştiği gibi eğitim sistemi üzerinden inşa edilmiştir. Bu AKP açısından da ideolojik bir hattır ve bu hattı asla ve asla terk etmeyecektir. Çünkü varlığı bu ideolojik hatta bağlıdır. Milli Eğitim Bakanı olarak Ziya Selçuk isminin seçilmesi ise eğitimdeki başarısızlığın itirafı, ‘eğitimci’ kimliği öne çıkarılarak, kamuoyunda tepkilere neden olan eğitim politikalarına ilişkin itiraz ve eleştirileri azaltmaya yönelik bir hamledir“ dedi.
‘Özelleştirme adım adım geliyor’
Özelleşmenin adım adım geldiğini anlatan Aydoğan, şöyle devam etti: “AKP döneminde özel okullara giden öğrenci sayısı 12 kat arttı. Örgün eğitim dışına çıkan öğrenci sayısı 1,5 milyona ulaştı. Örgün eğitime devam ediyor görünen öğrencilerden meslek ve imam hatip liselerine giden öğrencilerin yüzde 40’ı devamsız. Örgün eğitim dışına çıkan veya okula devam ediyor görünse bile devamsız olan öğrencilerin büyük bir çoğunluğu yoksul ailelerin çocukları. 1989’da 305 kişi ile başlayan taşımalı eğitim AKP döneminde köy okullarının kapatılması ile birlikte 1 milyon 400 bine ulaştı.”
‘En fazla yoksullar zarar görüyor’
Bu süreçten en fazla yoksul ailelerin zarar gördüğünü vurgulayan Aydoğan, Aladağ ve Kulp’taki öğrenci ölümlerine dikkat çekerek, “En yoksullar taşımalı eğitme mahkûm edildiğinde cemaatlere mecbur bırakılıyor; tacize, tecavüze, istismara uğrayarak ya da eğitimin cemaatlere, taşeronlara devredilmesi sonucunda son derece kötü binalarda, alınmayan önlemler sonucu yangında, patlamalarda yaşanılmamış hayatlar ülkesinin çocukları oluyorlar. Tüm bu tabloya rağmen Maya okulları tanıtımında şu cümle kullanılıyor: ‘Başarıyı mutlulukla mayalama zamanı’ Yaşanılmamış yüz binlerce hayatı görmeyen bir yerden başarıyı mutlukla mayalama nasıl mümkün olabilir?” diye sordu.
‘Bütçeler özel okullara aktarıldı’
Aydoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yıllardır devlet okullarına ayrılmayan bütçeler, milyonlarca liralık teşvikler adı altında özel okullara aktarıldı. Dünya’nın her yerinde çok iyi bilindiği gibi ranta dayalı bir eğitim sisteminden mutlu ve ‘başarılı’ çocuklar beklenemez. Özelleştirme politikası AKP iktidara geldiğinden bu yana izlenilen ideolojik bir hattır. İktidar paran varsa; o da yetmez paran kadar eğitimi tam anlamıyla hayata geçirdi. Yalnızca liseye geçiş sınav sistemi sürecinde bile eğitimcilerle, eğitim sendikaları ile veliler, öğrencilerle bir araya gelmeyen MEB defalarca özel okul sahipleri ile bir araya gelmiş ve özel okulların tüm talepleri yaşama geçirmiştir. Bu sınav sistemi ile de amaçlananların en başında gelen özel okullara giden öğrenci sayısını arttırmaktır ve tüm yerleştirmeler tamamlandıktan sonra bu artışın fotoğrafı da net bir şekilde ortaya çıkacaktır.”
‘Eğitim yaşamsal bir mücadele alanıdır’
Yeni sistem ile zorlu bir dönem başladığını dile getiren Aydoğan, “Öğrencileri, kamusal, bilimsel eğitimin bir devlet politikası ile tamamen yok edildiği bir süreç bekliyor. Sınıfsal eşitsizliklerin eğitime ulaşımda daha da artacağının verileri fazlasıyla mevcut. Yoksul ailelerin çocuklarına 2 adres gösteriliyor ya meslek liselerine giderek staj süreçlerinden başlayarak ucuz hatta bedava işgücü olacaksınız ya da kindar-dindar nesil çağrısında da net bir şekilde ifade edildiği gibi imam hatipli olacaklar. Aileler açısından eğitim hakkı artık yaşamsal bir mücadele alanıdır. Eğitim Sen olarak iktidarın tüm saldırılarına karşı dimdik ayaktayız. Hem bu saldırılara karşı dayanışmayı, mücadeleyi örgütledik. Önümüzdeki dönemde de eğitim ve bilim emekçilerinin haklarına, öğrencilerimize, geleceğimize sahip çıkma mücadelesine devam edeceğiz. Her okul, her üniversite bir mücadele alanıdır. Bu hattı birlikte ellerimizle inşa edeceğiz” şeklinde konuştu.
Kaynak: MA / Berivan Altan